Hazır | Konular | Kitaplar

Gusül (Boy Abdesti) ve Guslü Gerektiren Haller

Gusül (Boy Abdesti) ve Guslü Gerektiren Haller



Bugün ülkemizde en fazla dikkat edilmeyen durumlardan biri de gusül abdestidir. Haliyle bilmeyen birçok insan, cünüp olarak hayatını geçirmektedir.

Gusül

Gusül, cünüplük, hayız ve nifastan çıkmak için ağzın ve burnun içini bütün vücutla birlikte yıkamaktır.

Gusül, cinsi münâsebet, ihtilâm sebebiyle, hayız ve nifasın bitmesiyle icap eder.

ihtilâm, uyku halinde meninin tenasül uzvundan şehvetle dışarı çıkmasıdır.
________________________________________
Guslün Farzları
Guslün farzları üçtür:
1. Ağıza su vermek,
2. Burna su vermek,
3. Bütün bedeni yıkamak,
________________________________________
Guslün Sünnetleri
1. Niyet etmek
2. Besmele çekmek,
3. Önce avret mahallini yıkamak,
4. Önce başına, sonra sağ, daha sonra sol omuzuna üçer defa su dökmek ve her defasında vücudu ovmak,
5. Avret mahallini örtülü tutmak.
________________________________________


Gusül Abdesti Nasıl Alınır

Sünnet üzere gusül abdesti şöyle alınır:

1. Gusle niyet edilir. Eller yıkanır. Temiz olsalar dahi ön ve arka avret yerleri yıkanır.
2. Besmele çekilip tam bir namaz abdesti alınır. Yalnız, ayakları altında su toplanıyorsa ayaklar en sonunda yıkanır.
3. Bu abdesti alırken ağız ve burna su bolca çekilir. Çünkü bu yıkama ile, gusüldeki farz olan ağız ve burna su vermek de yerine gelmiş olur.
4. Başa üç defa su dökülür. Ve her döküşte ovulur. Bu esnada, sakal, bıyık ve saç altına suyu ulaştırmak lâzımdır.
5. Sağ omuza üç defa su dökülür ve her döküşte vücut ovulur.
6. Sol omuza üç defa su dökülür ve her döküşte vücut ovulur. Vücut, göbek çukuru dâhil hiç kuru yer kalmayacak şekilde ovularak yıkanır.


________________________________________
Gusül Abdesti ve Kaplama Diş Mes'elesi


Bazı kimselerin, kaplama veya dolgu dişi olanların gusüllerinin câiz olmadığını ve böylelerinin cünüplükten kurtulamayacaklarını söylediklerine şâhit oluyoruz.
Hanefî mezhebine göre, gusülde ağız ve burun, bedenin dış kısmı kabul edildiğinden yıkanması farzdır.

Şâfiî mezhebine göre ise sünnettir.
Gusledecek kimsenin ağzındaki dişler kaplatılmış veya doldurtulmuşsa kaplanan ve doldurulan dişin, kaplama ve dolgunun dışının yıkanmasıyla gusül tamam olur. Ancak dişler sâbit değil de çıkarılabilecek şekilde ise, çıkarılması icap eder.

Bu husus; yara ve sargı üzerine meshin câiz olduğu gibidir. Yaranın üzerindeki sargıyı söküp, altını yıkamak mecburiyeti olmadığı gibi, diş için de hüküm aynıdır.


Kezâ abdestte yüzü yıkamak farz olduğu halde, sakalı sık olan kimsenin sâdece sakalının üzerini yıkamasının kâfi geldiği ve sakalının diplerini yıkamak mecburiyeti olmadığı gibi, kaplanmış dişi söküp veya söktürüp altını yıkamak icap etmez. Kaldı ki, dişte zarûret de vardır.


________________________________________



Diş Doldurtma Mes'elesi


Dişinin birazı çürümüş veya kırılmış olan kimsenin dişini doldurtması veya kaplatması câizdir. Ancak, zarûretsiz, süs olsun diye keyfî şekilde yapmak câiz değildir.
Hanefî mezhebi müctehidlerinden İmam Muhammed Rahimehullah'a göre sallanan dişleri altın tel ile bağlatmak, düşen ve çıkarılan diş yerine altın diş takmak câizdir.İmâm-ı Âzam Ebû Hanife'ye göre ise altın ile kaplatmak câiz değil, gümüş ile caizdir. İmam Ebû Yusuf da (bir rivâyette) İmam Muhammed gibi buyurmuştur. Altın ile kaplamada İmam Muhammed'in ictihadiyle amel edilebilir. Âlimler imameyn'in (İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'in) ictihadı üzerine fetvâ vermişlerdir.


Ayrıca Osmanlı ulemasından, Şeyhulislam Uryanizâde, diş doldurmak için ve Şeyhulislam Mûsâ Kâzım Efendi de, altın diş takmak için fetva vermişlerdir.


İslâm dininde, kolaylık yapacağız diye, şerîatin cevâz vermediği bir hususa, elbette caizdir denilemez. Fakat caiz olan bir mesele için de, câiz değildir denilerek zorluk çıkarılamaz.


________________________________________
Teyemmüm


Teyemmüm, Abdest almak veya gusletmek için suyun bulunmaması veya kullanılamaması hâlinde, hangi maksatla teyemmüm edeceğine niyet edip ellerini toprak cinsinden bir şeye iki defa vurarak, birincide yüzünü, ikincide dirseklerine kadar ellerini meshetmektir.


_______________________________________
Teyemmümün Farzları

Teyemmümün farzı ikidir:
1. Niyet,
2. İki darp (vurmak) ve mesh.
________________________________________
Teyemmüm Nasıl Yapılır

Bir müslüman gusletmek, yahut abdest almak için su bulamazsa veya bulduğu suyu kullanmasına hastalığının şiddetlenmesi, düşman tehlikesi vesâire gibi ciddî bir mâni mevcutsa, niyet ederek toprak cinsinden bir şeyle teyemmüm eder.
Şöyle ki; Niyet edip Eûzü -Besmele çekerek bir defa ellerini toprak veya toprak cinsinden bir şeye vurup ileri-geri sürter. Onunla yüzünü mesheder. İkinci defa ellerini aynı şekilde vurup, ileri - geri sürter. Evvelâ sağ, sonra sol kolunu mesheder.
Teyemmüm alırken parmaktaki yüzüğün çıkartılması yüzüğün yerinin de meshedilmesi ve parmak aralarının hilâllenmesi zarûrîdir.
________________________________________

Mestler Üzerine Mesh

Erkek ve kadın müslümanlar için, mestler üzerine meshetmek câizdir.
Bunun için şu şartlar gereklidir:
1. Mestler, abdestli iken giyilmiş olmalıdır.
2. Mestler topuklarla birlikte ayakları örtmeli ve en az 12 bin adım yürünebilecek vasıfta olmalıdır.
3. Mestlerin hiç birinde, (ayak parmağının en küçüğü ile) üç parmak miktarı delik ve yırtık bulunmamalıdır.
4. İçine kolayca su almayacak şekilde ve bağlamak-sızın ayakta duracak kadar kalın olmalıdır.
5. Mest giyilecek ayağın ön kısmından, en az üç el parmağı genişliğinde bir yer bulunmalıdır. (Bir ayağı kesilmiş ve sadece topuğu kalmış bir kimse, diğer ayağına da meshedemez).
________________________________________


eshin Miktarı

Meshin farzı, mestin ön kısmından üç serçe parmağı kadar bir yeri ıslatmaktır. Sünnet üzere yapılan mesh ise, ıslatılan el parmaklarını açarak, ayağın ucundan itibaren mestin koncuna doğru çekmektir.
________________________________________

Meshi Bozan Şeyler

1. Mestin ayaktan çıkması,
2. Mestler ayakta iken, ayaklardan birinin ekserisinin ıslanması,
3. Mesh müddetinin dolması. (Mest giyen kimse seferî değilse, mestini giydiği andaki abdestinin bozulmasından itibaren 24 saat, seferî ise 72 saat mesheder.)
Ayrıca, abdesti bozan her şey meshi de bozar. Bu sebeple, mestin müddeti henüz bitmemişse yeniden alınacak abdestte mestlere yeniden mesh yapılır.
Sargı ve Yara Üzerine Mesh
Bir uzvun çıkması, kırılması veya yaralanması halinde üzerine sargı yahut alçı sarılsa, o uzvu yıkamak mahzurlu ise sargının çoğu üzerine meshedilir. Eğer mesh de zarar verecek olursa, mesh de yapılmaz.
Sargının mest gibi bir zamanı yoktur. Özür devam ettikçe meshedilmeye devam edilir. Abdestli olarak sarılması şart değildir. Meshedildikten sonra sargı açılsa veya düşse, yahut mevcut sargı üzerine ikinci bir sargı bağlansa, meshi yenilemek icap etmez.
________________________________________
Kadınlara Mahsus Haller
Kadınlara mahsus üç hal vardır:
1. Hayız,
2. Nifas,
3. İstihâza.
1. Hayız: Kadınlık çağına ulaşmış birinin rahminden, muayyen müddetler içinde gelen kandır. En erken 9 yaşında başlar, en geç 55 yaşında biter. Bu sûrette gelen kana “hayız kanı”, bu hâle “hayız hâli” veya “aybaşı hâli”denir.
2. Nifâs: Doğumdan hemen sonra kadının rahminden akan kandır. Lohusalık kanı da denir.
3. İstihâza: Hayız görmekte olan bir kadından üç günden eksik, yahut on günden fazla gelen kana istihaza kanı denir. Lohusa kadından ise, 40 günden fazla gelen kan istihâza kanıdır. Bu kan, kadının namazına, orucuna ve diğer ibâdetlerine mâni olmadığı gibi, cinsî yakınlığa da engel teşkil etmez. İstihâza kanı gelen kadın, her vakit başında abdest alır, namazını kılar. Bu, kesilmeyen burun kanı gibidir.
Hayız; en az üç gün üç gece, en çok on gün on gece devam eder.
İki adet arasındaki temizlik haline “tuhur”, denir. Bunun en az müddeti 15 gün olup, en çok müddeti için ise hudut yoktur.
Nifâsın en az müddeti için konulmuş bir hudut yoktur. Hattâ bazı yerlerin kadınlarında çocuk doğduktan sonra kan gelmez, veya gelse bile hemen kesilir. Onların derhal yıkanarak namaz ve diğer ibâdetlerini yerine getirmeleri lâzımdır. Nifâsın en çok müddeti doğumdan başlayarak kırk gündür. İkiz doğuran bir kadının nifâs günleri evvelki çocuğun doğduğu vakitten hesaplanır.
Kadının mûtad (kendisince alışılmış) hayız müddeti gerek az, gerek çok olsun, onun hayız müddetinin arasına giren tuhûr yâni kan gelmeyen zaman, hayızdan sayılır. Meselâ: en az hayız müddeti olan üç günün birinci ve üçüncü günlerinde kan gelip, arada geçen ikinci gününde kan gelmemiş olsa, bu ikinci gün de hayızlı sayılır.
Hayızın bittiğinin anlaşılması için akıntının renginin tamamen beyaza dönmesi lâzımdır. Kan kırmızı renkte olmakla beraber, toprak rengi, bulanık, yeşil, sarı ve siyah olarak da gelebilir.
Bazı kadınlarda âdet günleri sâbit değildir. Meselâ bir ay altı, diğer bir ay beş gün âdet görebilir. Bu durumda kesildiği gün olan beşinci gün yıkanır, namazını kılar, orucunu tutar fakat ihtiyâten kocası ile beraber olamaz. Mûtadı olan günü sayar.
Bazı kadınların âdet günleri muayyendir. Meselâ, her ay altı veya yedi veya dokuz gün âdet görürler. Bir âdet bir defa ile kararlaşmış sayılır. Şöyle ki; ilk defa âdet görmeye başlayan bir kız 7 gün kan, bundan sonra temizlik görse, âdeti 7 gün olarak kararlaşmış olur.
Kadınların muayyen âdet günleri bazı kere değişir. Bir âdetin değişmiş olması için ona zıt iki âdet hali görülmelidir. Her ay altı gün âdet gören bir kadın, üst üste iki ay Meselâ sekiz gün âdet görecek olsa artık âdeti altı gün değil, sekiz gün olur.
________________________________________



Hayız ve Nifas Hallerinde Yapılması Haram Olan Şeyler


1. Namaz kılmak. Hayız ve nifas hâlinde olan hanımlar namaz kılamaz. Bu halde kılınmayan namazlar sonradan kazâ da edilmez. Tilâvet ve şükür secdesi de yapılmaz. Ancak, arzu edilirse namaz vakitleri girdiğinde abdest alıp, seccadeye oturulup; "Estağfirullah, Sübhânallâh, Elhamdülillah" gibi tesbihlerle meşgul olunur.
2. Oruç tutmak. Hayız ve nifas halinde oruç tutulamaz. Ancak; ramazan orucu sonradan kaza edilir.
3. Kur'an-ı Kerim okumak. Sadece zikir, senâ yahut duâ makamında olan âyetler bu maksatlarla okunabilir. Fakat, hüküm ve haber bildiren âyetler duâ, senâ ve zikir maksadiyle de olsa okunamaz.
4. Kur'ana el sürmek (Bir âyet bile olsa...). Kâğıt, bez ve duvar üzerinde bile olsa, âyete dokunamaz. Ancak, yapışık ve dikişli olmayan bir kılıf ile dokunabilir. Elbisenin yeni ile tutmak da tahrîmen mekruhtur.
5. Mescide girmek. (Tekke ve medreseye girebilir.)
6. Kâbe'yi tavaf etmek.
7. Kocası ile zevciyyet muâmelesinde bulunmak.
8. Kocası, göbeği ile diz kapakları arasından çıplak olarak faydalanmak. Kocası ile aynı yatakta yatmalarında bir mahzur yoktur. Pişirdiği yemekler ve içtiği suların artıkları da mekruh değildir.