Hazır | Konular | Kitaplar

Kabir Ziyareti Şirk midir? Caiz midir?

Kabir Ziyareti Şirk midir? Caiz midir?

Kabirleri Ziyâret Hakkında İzah


1800 lü yılların özellikle ikinci yarısında, islamiyeti yekvücut olmaktan çıkarmak ve farklı farklı gruplara ayırarak, zaafiyete uğratmak niyetinde olan Batı, özellikle de İngilizler, bir takım planlar yapmışlardır.

Müslümanların Osmanlı bünyesinde "Halife'ye bağlı olmaları ve islamın esaslarında hiçbir farklılığa düşmüyor olmaları", bu planları yapmak zorunda bırakmıştır onları.

Ve bu planların hemen hemen hepsi, içten ve sinsice planlardı.

Çünkü açıktan ve kaba güçle müslümanları zaafa uğratmanın ne denli zor olduğunu biliyorlardı.

Arapları kullanarak İslam dünyasında ihtilaflar çıkardılar.

Yetiştirdikleri ajanları, İslam dininin bir çok esasını öğrenmiş alim hüviyetinde Arap coğrafyasına saldılar.

Çok daha ayrıntılı anlatılması icap eden binbir desise ve hileler uyguladılar. Ehli SÜnneti(Peygamberimiz S.A.V. ve Ashabının İtikadı ve yaşayışını harfiyyen esas alanları) reddeden ve tamamen İslamın temel esaslarının dışında yollar uydurdular.

Vehhabilik, İngilizlerin te'sis ettiği en büyük din dışı hareket olmuştur. Daha sonra İngilizler, para karşılığı bazı Arap Kabilelerinin reislerini de kullanarak bu sapık inancı Arap yarımadasında etkin hale getirmeyi başarmıştır.

Daha sonra, müslümanlar Halife'den kopartılmış ve masa başında ayarlanmış bir sürü devletcikler ortaya çıkartılmıştır.

Buralarda artık islamın temelini teşkil eden herşey alaşağı edilerek, din adına sapıklığın envâi çeşitleri ortaya sürülmeye başlanmıştır.

Medrese usülünden çıkılarak, Felsefe Okulları tarzında İngilizlerin kontrolü altında "Mısır'daki El-Ezher" başta olmak üzere çok sayıda itikat (inanç) noktasında "zehir" saçan Üniversiteler kuruldu.

Akabinde, Peygamberimiz (S.A.V.)in hadisleri de dahil dinimize kaynaklık eden her şeyi tartışan bir zümre peydahlanmıştır.

Dinin asıl olan hükümlerini tartışan ve reddeden bu sapık okullardan üretilmiş profesörler, halkın arasına karıştılar. Ve zehir kusmaya başladılar.

Kendi fikirlerinin tartışmasız doğru olduğunu ve başlangıcından bugüne yaşanan İslami esasların ise yanlış olduğunu anlattılar ve hala anlatıyorlar.

Gelelim Kabir ziyaretine:

İşte yukarıda anlattığımız sapık mezheplerden biri olan ve suud yönetiminin himayesinde bulunan vehhabilik, Kabir ziyaretini şirk kabul eder.

Güya, kabirdeki ölüden medet umulur ve o (Hâşâ) ilah yerine konurmuş.

Bu apaçık bir iftira ve tartışmasız bir fitnedir. En cahil bir müslüman bile kabirde yatan ölüden medet ummaz ve herhangi bir istekte bulunmaz.

Ancak onun ruhuna hediye etmek üzere ve de kabirdekine faidesi olsun diye Kur'an okur.

İşte, Vehhabiliğin Ehli Sünneti "Kâfir" ilan ettiği tek mesele bu kadar uyduruk ve ucuzdur.

Çünkü Vehhabiliği te'sis edenlerin temel amacı, dini bir esası izah etmek yada ortaya koymak değildir. Sadece Müslümanları bölmek, ayrıştırmak ve dinden koparmaktır.

Nitekim; Peygamberimiz (S.A.V.), ashabdan ve ailesinden vefat eden mü'minlerin kabirleri başında dua etmiştir. Birçok hadislerde bu dualar zikredilir.

Kabirde ve heryerde dua, Tabii ki, Allah-ü Teala'ya yapılır.

Peygamberimiz (S.A.V.) de dahil hiçbir insandan birşey istemek dinimizde ve Ehl-i Sünnette yoktur.

Ancak Allah-ü Teala'nın sevgili kullarının hatırına yine Allah-ü Teala'dan istenir. Kabir de de böyledir.

Kabir ziyaretinin hükmü:

Erkek ve kadınlar için kabirleri ziyâret menduptur.

Zi-yaret esnasında, 1 Fâtiha, 11 İhlâs-ı Şerîf okunur ve hediye edilir. Bununla birlikte Yâsîn-i Şerîf ve Elhâkümüt-tekâsür sûrelerini de okumak müstehabdır.

Okumak için kabirler üzerine oturmakta kerahet yoksa da, okumaksızın geçmek, üzerlerinde uyumak veya kirletmek mekrûhtur. Eğer kabirlere basmak zarûreti varsa, 1 Fâtiha,11 İhlâs-ı Şerîf okunup, o kabristanda yatan müslümanların ruhlarına hediye edildikten sonra basılıp geçilebilir.

Kabir üzerindeki otları yolmak ve ağaçları kesmek mekruhtur. Çünkü ağaç ve otlar yaş olarak devam ettiği müddetçe, altında yatanların günahlarına keffârettir.

Kurumuş olan ağaçları kesmek ve otları yolmakta beis yoktur. Evlâ olan, ondan da kaçınmaktır. Bilhassa insan kendi evine götürüp yakmamalı buna çok dikkat etmelidir.
________________________________________