Hazır | Konular | Kitaplar

İzmit Pişmaniyesi'nin Tarihi ve İmalatı

İzmit Pişmaniyesi'nin Tarihi ve İmalatı

Tatlı çeşidi olarak çok sayıda benzerleri olsa da, pişmaniye İzmit'e has özel bir tatlıdır.



Pişmaniye, Tel Helva olarak da bilinir. Kocaeli yöresinde çok meşhur olan bir tatlı türüdür. Kocaeli'de tüm yöresel şenliklerin, şölenlerin de vazgeçilmez yiyeceklerindendir.

Özgün bir tatlı çeşidi olması, hafifliği, pişmaniyenin il dışında da aranmasını ve ilgi görmesini sağlamıştır. Pişmaniyeyi ilk yapan kişi Kandıra'lı Hayri Usta'dır.

Margarin, vanilya (türüne göre kakao), limon tuzu, şeker, un ve sudan yapılır.

Pişmaniye yapmak için ağda haline gelinceye kadar eritilen şeker, dondurulduktan sonra büyükçe bir halka biçimine getirilir. Büyük bir sininin üstüne konan kavrulmuş una eritilmiş tereyağ yedirilir.

Sonra tepsinin çevresinde duran birkaç kişi halka biçimindeki ağdayı unun üstünde çevirmeye başlar. Her çevirişten sonra ağda yeniden halka biçimine sokulur ve bu işleme sinideki unun tümü ağdaya yedirilinceye, ağda tel tel helva biçimine girinceye değin devam edilir. Çevirme sırasında ağdanın kopmamasına özen gösterilir.

Yag,un,seker ile yapılan ve gücü ve kuvveti yerinde kollar isteyen bir helvadır Pişmaniye. Bu helvanın neden pişmaniye olarak anıldığına dair rivayetler muhtelif. AnaBritannica' ya bakılırsa ,ilk yapıldığı yerin İran olma ihtimali var.

Bu ülkede “pesmek” diye adlandırıldığı için de sözcüğün zamanla Türkçe'de “pişmaniye” biçimini almış olması muhtemel. 1957'den bu yana pismaniye ustaligi yapmis Mehmet Ustaya bakilirsa da, bu helvanın yapımına girişenlerin ağdaya kıvam tutturmakta karşılaştıkları güçlükler üzerine bu işe kalkışmış olmaktan duydukları pişmanlığı ifade ediyor helvanın adı.

Tatlı hikayesi konu başlığı olunca, bu konudaki rivayetler de tatlı oluyor...

Yine böylesi bir rivayette ise:

Çok uzun yıllar önce İzmit’ te nam salmış bir tatlıcı varmış. Yaptığı tatlılar çok meşhurmuş. Yolcuların, onun tatlılarını yemek için dükkanının önünde uzun kuyruklar oluşturup beklemesi, Baharat ve İpek yollarının geleceğini dahi tehlikeye sokmuş.

Bizim tatlıcı ustanın, güzeller güzeli çok şişman bi sevgilisi varmış. Aşkın gözü kördür. Bizim tatlıcı ustanın gözü şişman sevgilisinden başka kızı görmüyomuş. Kızı o kadar çok seviyomuş ki çıkardığı anda çok meşhur yeni tatlısının ismini, ’Şişmaniyem’ koymuş.

Tatlıcı sonunda muradına ermiş ve sevgiliyle evlenmiş. Ancak evlilik, sevgilisinin kıskançlıkları ve huysuzlukları yüzünden cehennem azabına dönüşmüş.

Bizim tatlıcı ustamız da, o çok sevdiği, uğruna tatlılar yaptığı sevgilisinden ayrılmak zorunda kalmış. Evlendiğine pişman olan ustamızın tatlısı da, bu olay duyulduktan sonra, ’Pişmaniye’ olarak anılmaya başlamış. Görüyosunuz değil mi? Nerdeen, nereye...

Bileği güçlü delikanlılar geniş sini etrafında halkalanıp da genci yaşlısı bütün konuklar yerlerini aldığında, kaynatılan şekerli su limonla kestirilmesiyle hazırlanmış ve mermere yayılarak dondurulmuş olan ağda, yuvarlak siniyi çepeçevre saracak biçimde yerleştirilir, halkanın ortasına kulak memesi kıvamını alıncaya dek tereyağıyla kavrulmuş un (meyhane) boşaltılır ve güçlü bilekler, helvada mahir büyüklerinin talimatları ile başlarlarmış o kaskatı ağdayı unun üzerinde çevirmeye.

Sininin altında yakılan ateşin ayarının önemi ise büyük. Çünkü ısının ayarlanmayıp, helvanin tel tel olmak yerine bulgur gibi dökülüp ellerinde kalmasi ihtimali, sık karsılaşılan bir durum değilse de, her zaman mevcut. Burada hüner talimatları verende.

İzmit pişmaniyesine ün kazandıranlar, 1601-1611 yıllarında İran ve Ermenistan'dan gelerek İzmit ve çevresinde yerlesen Ermeni ustalar olmus.

İzmit pişmaniyesine ününü kazandıran ise bu ustalardan Şekerci Hacı Agop Dolmacıyan. Ne var ki 1. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda diğerleri gibi Dolmacıyan da şekerci dükkanını kapatarak başka ülkeye göçmüş.

Onun maharetinin de kendisiyle birlikte göç etmesini önleyen ise, Dolmacıyan'in çocuklarına Türkçe ve Fransizca ögretmek üzere dükkanında çalışmış bulunan İzmit Muhasebe Başkatipliği'nde görevli İbrahim Ethem Efendi olmuş.

Kendisine pişmaniye yapımının tüm inceliklerini öğreten Hacı Agop Dolmacıyan'in Amerika'ya göç etmesi üzerine, Kapanönü semtinde bir şekerci dükkanı açmış.

Botanik kültürü, müzik yeteneği ile de tanınan ve soyadı kanunu çıktıktan sonra Çınar soyadını alan, 1892-1953 yılları arasında yaşamış bu renkli kişiliğin imalathanesi adeta pişmaniye ustası yetiştiren bir okul olmuş ilerleyen yıllarda.

Türk mutfağının en ünlü helvaları arasında bir yeri olan pişmaniye, Anadolu folklor geleneğinde önemli bir yer tutar. Daha çok erkekler tarafından yapılan bu helva, Anadolu'nun bir çok yerinde yapılmasına karşın İzmit pişmaniyesinin özel bir tadı ve dolayısıyla haklı bir ünü vardır.

PİŞMANİYENİN YAPILIŞI

Pişmaniye, ana maddeleri şeker, un ve yağ olan, yapımı ustalık gerektiren, yapıldıktan sonra tel tel olan kendine özgü bir tatlı çeşididir. Kavrulmuş una kaynamış şekerin yedirilmesi ilk bakışta kolay gibi görünse de, küçük bir yanlışlıkla tüm emek ve harcamalar boşa gidebilir. Çevrede “pişmaniye” adının buradan kaynaklandığı öne sürülür. Teknoloji pişmaniye imalatını ne kadar kolaylaştırmış olursa olsun, bu tatlının yapımı hâlâ ustaların maharetine muhtaçtır.

Şeker ve sudan oluşan karışım bir kazanda 165 dereceye kadar kaynatılır. Kaynamış şeker soğutma tazgahlarına dökülür.

Şeker soğutma tezgahlarında soğuyup yavaş yavaş macun halini alır.

Macun halini almış şeker daha sonra beyazlatma işlemine tabi tutulur. Eski zamanlarda ustanın şekeri demir bir çubuğa asarak uzata uzata yaptığı beyazlatma işini, günümüzde özel beyazlatma makineleri yapmaktadır. Bu işlem bittiğinde şeker büyük bir sakıza benzer.

Diğer yandan un ve yağdan oluşan ve bir kazanda 7-8 saat pişen özel hamur, pişmaniye’nin çekileceği büyük tepsiye belli bir miktar yayılır. Bu özel hamura pişmaniyeciler “Miyhane” adını verirler.

Halka haline getirilmiş ve hamur ile karıştırılmış şeker çekilerek açılmaya başlanır.

Şeker, esnedikçe ve tepsi genişliğinde açıldıkça katlanıp tekrar açılır. Bu işlem, hamur kaybolana (hamurun şekere yedirilmesi) ve şeker tel tel ayrılana kadar (yaklaşık 15-20 dakika) sürer.

Hamurun zamanla şekeri tel tel ayırıp, kendisinin kaybolması, çekimi izleyen kişiler tarafından şaşkınlıkla ve ilgiyle izlenmektedir.

Şeker tel tel ayrılıp hamur kaybolduktan sonra artık "pişmaniye" olmuştur. 2 usta tarafından karşılıklı çekilerek koparılan pişmaniye halkası, soğutma tezgahlarına serilerek soğutulur.

Eskiden pişmaniye ustalar tarafından elle çekilirdi. Günümüzde ise özel makinelerle çekilmektedir.

Çekilen pişmaniye’nin bir kısmı tel tel yemekten hoşlananlar için o şekilde paketlenirken, büyük bir kısmı sade, kakaolu ve şamfıstıklı olarak özel fincanlar ile top haline getirilir. Pişmaniye’nin top şekli yeme kolaylığı sağlaması açısında daha çok tercih edilmektedir.

Pişmaniye’nin yanı sıra “Saray Helvası” da çok sevilen bir üründür. Pişmaniye’den farklı yanları; hamurunun farklı olması, özellikle ufalanarak daha pamuksu hale getirilmesi ve özel makinelerle preslenerek basılmasıdır.