Hazır | Konular | Kitaplar

Kel Aliço; Üst Üste 27 Yıl Kırkpınar Başpehlivanı

Kel Aliço; Üst Üste 27 Yıl Kırkpınar Başpehlivanı




Kırkpınar'ın gelmiş geçmiş en büyük Başpehlivanı Kel Aliço'nun hayatını özetleyerek anlatalım.

Öncelikle kırılması imkansız bir rekora sahiptir Kel Aliço.

27 yıl üst üste Kırkpınar Başpehlivanlığı...

Üstelik devam etse yine rakibi olmayacak. Ama o kendiliğinden çekilmiş, bir çırak yetiştirerek...

Kel Aliço Pehlivan, o günün Osmanlı toprağı olan Bulgaristan'ın Lofça kasabasında 1844 yılında doğmuştur.

Gelmiş geçmiş en büyük Kırkpınar Başpehlivanıdır. Hayatında hiç güreş kaybetmemiştir. 27 yıl üst üste Kırkpınar başpehlivanı olmuştur.

Daha sonra kendiliğinden güreşleri bırakarak meydanı çırağı olan Adalı Halil’e devretmişken, Şumnu’dan gelen 17 yaşındaki Yusuf isimli bir pehlivan, Aliço’nun çırağı olan Adalı Halil’i yenmişti..

Bunun üzerine Aliço, Yusuf’a güreş teklif etmiş ve 6 ay hazırlık süresi vererek kendisi de bu güreşe hazırlanmıştır.
6 ay sonra yapılan bu özel müsabakada, genç Yusuf, Aliço’yu zorlamış ve yere düşürmüştü.

Aliço, kendisini yere atabilecek bir pehlivanı ömrü hayatında görmemişti. Kendisini yere atabilen bir pehlivan görünce, ona yol vermiş ve güreşe devam etmemiştir. Yusuf pehlivanı galip ilan ederek onun önünü açmıştır.

İşte o Yusuf bu olaydan sonra Koca Yusuf olmuş ve öyle anılmaya başlamıştır.

Aliço’nun hayatını anlatmaya devam edelim:

Güreşe Deliorman’da başlamıştır. O zamanlar Bulgaristan’da, düğünlerde gençler arasında güreşler yapılmakta, Aliço bu güreşlere de katılarak karşısına çıkan rakipleri yenmektedir.

Bulgaristan’dan Trakya’ya kardeşi Kara İbo ile birlikte gelmiştir.

1864 yılında Kırkpınar’da güreşirken yakın köylüsü ve kendisinden önce Sultan Abdülaziz tarafından saraya alınmış, Kavasoğlu İbrahim Pehlivan aracılığı ile saraya girmiştir.

Padişaha bağlılığı ve iyi hizmeti dolayısıyla sarayda Şamdancıbaşılık’a kadar yükselmiştir.

Kavasoğlu’ndan sonra saray başpehlivanı olmuştur. Güreşi bıraktığı 1894 yılına kadar 27 yıl üst üste Kırkpınar Başpehlivanlığını kazanarak bu alanda kırılması güç bir rekorun sahibidir.

Kendisini tarihte yenen kimse çıkmamıştır.

Bilhassa elense ve tırpanlarıyla meşhurdur. 190 cm boyunda 120-130 kilo ağırlığında, kolları kalın, göğsü geniş bir pehlivandır.

Aliço'yu Osmanlı ülkesinde tanımayan güreş meraklısı yok sayılır. Saçının azlığından dolayı “Kel Aliço” ve güreşteki amansız hücumlarından dolayı “Gaddar Aliço” lakaplarını takılmıştır.

Aliço, Sultan Abdülaziz’in padişahlıktan indirilişine kadar (30 Mayıs 1876) sarayda kaldı. Sultanın ölümünden sonra saraydan ayrıldı. Yaşlılık günlerini Malkara köylerinde bekçilik yaparak geçirdi.

56 yaşında iken kendi yetiştirmesi olan Adalı Halil’in meydan okumasını kabul etmiş ve kendisinden 25 yaş küçük olan çırağını, Gelibolu’da bir düğün güreşinde yarım saat içinde yenerek halen ne kadar kuvvetli olduğunu göstermiştir.

Yaşlılık yılları malesef çok kötü geçmiştir. Yaşamının son yıllarında gözlerine perde inmiş ve dünyayı görememeye başlamıştır. Ona yeğeni Kel İbrahim yardımcı olmuştur.

Yakalandığı Tifo hastalığı nedeniyle 1919 yılında Edirne ili, İpsala ilçesi Aliçopehlivan Köyü’nde (Eski adıyla Koyunyeri) vefat etmiştir.

Mezarı bu köydedir. Yaşadığı evin arsası üzerinde kendi adını taşıyan Aliço Pehlivan İlköğretim Okulu inşa edilmiştir.

Okul eğitim-öğretime devam etmektedir. Her yıl 16 Mayıs’ta Kel Aliço Pehlivan’ı Anma ve Yağlı Güreş Festivali yapılmaktadır.

Gerek güreş meydanlarında gerekse meydan dışı hayatında mertliğin, doğru sözlülüğün, cesaretin ve yiğitliğin bütün özelliklerini taşımış ve göstermiş olmasından dolayı Rumeli’de adeta efsaneleşmiştir. Ata sporumuz yağlı güreşlere katkısı çok fazla olan bu pehlivanımız hakkında, maalesef yeteri kadar kaynak bulunmamaktadır.

Aliço’nun güreşleri ve özellikleriyle ilgili en önemli kaynak kitap, M.SAMİ KARAYEL’in yazdığı “En Meşhur Türk Pehlivanları Kel ALİÇO”dur. Kitap, 1941 yılında Muaalim Ahmet Halit Kitapevi tarafından basılmıştır.

Kel Aliço’nun cesareti, mertliği, dürüstlüğü ile tam bir sporcu olması dilden dile yayılmış, takdir edilmiş, Kırkpınar sarayiçi ve yaşadığı köy meydanına heykelleri yapılmıştır.