Hazır | Konular | Kitaplar

Dünyada En Etkileyici 10 Ressam Alkolik

Dünyada En Etkileyici 10 Ressam Alkolik

Tarih boyunca sanat akımlarının başlangıcını sağlamış, etkileyici kişilikleri ve yetenekleriyle sanat tarihine damgasını vurmuş sanatçılardan bahsedelim biraz da.




Şu anki tüm sanatsal disiplinlerinin mihenk taşları olan bu ressam, heykeltraş, seramikçi gibi plastik sanatın duayenlerinin hayat hikayelerinden ziyade sanat tarihine katkıları ne olmuştur, onu konuşalım.

10. Giotto di Bondone (1267-1337)
Gotik dönemden Rönesans dönemine geçişi sağlayan, resmin içine perspektifi koyup, figürleri üç boyutlu bir doğa parçası ya da mimari bir mekanana yerleştiren Giotti di Bondone, sanat tarihinin en önemli fresk ressamlarındandır. Gerçek hayatı birebir yansıtmak Giotto’dan önce pek görülmezdi. Giotto’yla birlikte dış dünya nesnel bir biçimde ele alınıp, modeller gerçekçi olarak resmedilmiştir ve bu da Rönesans’a öncü olmuş, ondan sonra gelecek olan ustaların gelişimine katkıda bulunmuştur. Ayrıca bir diğer özelliği ise resmin altına imza atmasıdır. Ondan önce sanatçının bağlı olduğu kilisenin ismi yazar veya hiçbir şey yazmazdı.

9. Jackson Pollock
Resim sanatını sadece görsellerin birebir aktarılmasıyla, konusu ve buna benzer ‘basit’ duygularıyla izlemiyorsanız, bir dönem Jackson Pollock’u bunların dışında varsayıp, saygı ile sanatına hayranlıkla ve imrenerek bakmışsınızdır. Damlatma tekniğini kullanarak, Soyut Dışavurumculuk’un en büyük sanatçılarından biri olan Jackson Pollock yere serdiği devasa boyutlardaki tuval bezlerinin üstüne boyaları dökerek, damlatarak ve fırlatarak (özellikle bu harika bir şeydir) aşağıdaki örnekteki gibi muhteşem resimlere imza atmıştır. Hatta kullandığı bu teknik yüzünden Jack the Dripper lakabını almıştır.
Jackson Pollock’un yaşam öyküsünün anlatıldığı Ed Harris’in yönetip oynadığı ‘Pollock’ adında bir film de yapıldı. (Buna bir ekleme yapmak istiyorum. Ressamların hayat hikayelerinin yapıtlarının önüne geçtiğini düşünüyorum. Sanki izleyiciler, bu yazılan/gösterilen hayat hikayelerini okuyarak/izleyerek sanatçıların yapıtlarını daha iyi anlayacaklarını sanıyorlar. Van Gogh‘un kulağını kesmesi, Modigliani‘nin kısacık ömrünü (34 yıl) açlık ve yoksullukla geçirmesi, yine genç yaşta hayatını kaybeden Basquiat‘nin Andy Warhol’la birlikte neler yaşadıkları, bunlar önemli olmamalı. O ressamı anlamak için (ne gerek varsa) resimlerine bakmak, renklerini görmek, kompozisyonlarındaki dengeyi anlamak, fırça darbelerinin hareketlerine odaklanmak vs., bunlar yeterli olmalı.)
Maalesef 1951′den sonra koleksiyoner ve galerilerden daha değişik resimler yapması için baskılar gelmeye başlar Pollock’a. Zaten alkol sorunu olan Pollock, bu baskılar karşısında daha çok içmeye başlar. Resimleri karanlıklaşır, figüratif ögeleri de kapsamaya başlar. 1956′da bir araba kazasında hayatını kaybeder. Harekete ve sürece verdiği beden sanatı (Body Art), süreç sanatı (Process Art), performans sanatı (Performance Art), Fluxus, Happening’ler gibi birçok çağdaş akımın temelini hazırlamıştır.

8. Henri Matisse (1869-1954)
Modern sanatın en büyük sanatçlarından olan Henri Matisse Fovizm Akımı’nın başlatıcısıdır. 1898-1908 yılları arasında geliştirilen bu sanat akımı tüpten çıkmış gibi çiğ ve bağıran renklerin doğrudan tuval üzerinde kullanılmasıyla oluşturulur. Matisse, Derain ve Vlaminck‘in Paris’te açtıkları bir sergide ilk kez duyulmuştur. Sergide bulunan ünlü eleştirmen Louis Vauxcelles bu gruba le fauves (vahşi hayvanlar) olarak hitap etmistir. Akım da ismini buradan alır.

7. Rembrandt Harmenszoon van Rijn (1606-1669)
Hollandalı ressam ve baskı ustası. Barok ışığın ustası olan Rembrandt, 16. yüzyılın önemli sanat okullarından Leiden Okulu’na gider ve orada gravür ustası olan Lucas van Leyden‘den ders alır. Daha sonra Rembrandt, Amsterdam’da Pieter Lastman‘dan ders almaya başlar. Sonrasında yaptğı başarılı evlilik ve ressamlıktan aldığı yüksek ücretler sayesinde 1635′te henüz 29 yaşındayken Amstel kıyılarında şık bir eve taşınır. Ayrıca büyük bir atölye kurar. Tabii her şey bu kadar mutlu gitmez. Karısı Saskia, yaptığı son doğumdan sağ çıkamaz ve verem olup ölür. Tek çocukları (diğer doğumlar olmusuz gerçekleşir) Titus, Rembrandt’ın tek varlığıdır. Sonra çocuğunun dadısıyla yasak bir ilişki yaşar ve toplumdan dışlanır. Resim siparişleri alamamaya başlar. Mali durumu gitgide bozulur ve en sonunda 1658′de tüm özel koleksiyonu ve evi üzerine gelen haciz sonucu satılır.

Rembrandt gençliğinden yaşlılığına doğru 80 otoportre yapar ve bu portrelerde mutsuzluğu apaçık ortadadır. Teknik olarak da, Barok üslubun keskin açık ve koyu değerlerini kullanır. Caravaggio’nun yarattığı bu teknik Rembrandt tarafından dinsel ve tarihsel tablolarda önemli olay ya da kişilere vurgu yapmak için kullanılır. Rembrandt’ın bu tarz çalışmalarında boya henüz kurumadan yapılan ve alttaki tuval parçasını ortaya çıkaran kazıma tekniği önemli bir yer tutuyordu. Koyu zemin üzerinde beyaz kurşun kullanımı da tablolarında özellikle ışık hüzmelerini belirginleştiren bir yöntemdi.

6. Pablo Picasso (1881-1973)
20. yüzyıl sanatının en bilinen ve yaşadığı dönemin en pahalı ressamlarındandır. Sanırım hiçbir ressam onun şansına erişememiştir çünkü yaşadığı dönem içinde yapıtları çok büyük paralara satılmış, sergilenmiş ve müzelere kabul edilmiştir. Arkadaşı Georges Braque ile birlikte (aşağıda da belirttiğim üzere) Kübizm akımının temelini atmış, geliştirmişlerdir.
Picasso’nun yeteneği tartışılmaz. Küçüklükten itibaren inanılmaz bir çizim yeteneğine sahip olan Picasso, 1895′te Barcelona Güzel Sanatlar Okulu’na girer. Desenleri ilk kez Juventut adlı İspanyol bir dergide yayınlanır.

Fakir bir ailenin çocuğu olan ressam, 1900′de Paris’e gider ve Montmartre‘da yaşamaya başlar. İlk dönemlerinde (Montmartre’da yaşayan birçok ressam gibi) sıradan insanların, sirk palyaçolarının, akrobatların resimlerini yapar. Sanatçının bu dönemi ise Mavi Dönem olarak anılır. Konuları eğlenceli gibi görünse de, bu dönem resimlerinde yaşlılık, fakirlik ve ölüm konseptini birleştirmiştir. Ağırlıklı olarak mavi rengi kullandığı bu dönemden sonra sıra, yine bir temel rengi kullandığı Kırmızı Dönem‘e gelir. Bu dönemde gri-pembe aşı boyası. turuncu ve kahverengi kullanır. Bu dönemde kullandığı figürlerin yalın ve köşeli düzenlenişi Kübizm’in doğuşunun habercisi niteliğindeydir.

1906 yılı sonlarında Picasso yalnızca resim ve desen değil, heykel ve gravürleriyle de tanınmaya başlamıştır… Ve sonunda arkadaşı Georges Braque‘la birlikte 1907 yılında sanat tarihinin en önemli akımlarından Kübizm Akımı‘nı başlatır. Bu anlayışın ilk örneği ise Avignonlu Kızlar isimli tablosudur. Bu muhteşem tablo Kübizm’in genel anlayışını sergiliyordur: Resimlerde geometri ve geometrik şekiller kullanılıyor ve resmedilen nesneler geometrik formlar oluşturacak şekilde basitleştirilmiş veya geometrik şekillere bölünmüştür. Kübizmin bir diğer özelliği de uzaydaki üç boyutlu bir cismi iki boyutlu yüzeye aktarma çabasıdır ve Picasso bu amaçla şekilleri yanal yüzeylerine bölüştürüp her birini iki boyutlu yüzeyde göstermeye çalışıyordur. Bir sanat fabrikası olan Picasso yaşadığı dönem boyunca 13,500 resim, 100,000 baskı, 34,000 kitap resmi ve 300 heykel ve birçok seramik ve çizim üretmiştir.

5. Claude Oscar Monet (1840-1926)
En büyük devrimci sanat hareketlerinden biri olan Empresyonizm’in babasıdır Claude Monet. Empresyonizm (Impressionism), yani İzlenimcilik Claude Monet’nin yaptığı Impression, sunrise -Impression, soleil levant- (İzlenim, gündoğumu) adlı resim sayesinde çıkar ve akıma da bu isim verilir. İlk başta Paris salonları bu resmi ve akımı yadsır, büyük tepkiler gösterilir, yuhalanır, çünkü bu sanat akımı tamamen geleneksel ve akademik sanatı dogmalarına zıttır. Burada renk ve fırça darbeleri ışık etkisini oluşturur. Akademik sanata nazaran daha özgürdür. Zaten amaç da budur.
Teyzesi olmasaydı herhalde Empresyonizm de doğmazdı. Zira teyzesinin ısrarlarıyla resim dersi almaya başlar. Bu sayede Pierre-Auguste Renoir, Frédéric Bazille ve Alfred Sisley ile tanışır. Bu ressamlarla birlikte Empresyonizm adı verilecek yeni bir akım ve bakış açısı getirirler. Daha sonra bu ressamlara Camille Pissarro, Paul Cézanne ve Armand Guillaumin katılacaktır.

4. Paul Cézanne (1839-1906)
Salt renk ve gerçek form değil, doğanın içinde bulunan, doğayı yaratan geometrik formların resmin bütününü oluşturması gerektiğini savunan, bunu ise renk ve fırça darbeleriyle inanılmaz bir güzellikte yaratan tarihinin en önemli sanat adamlarından Paul Cezanne, bu üslubuyla Kübizm’in temelini atmıştır. Empresyonizm’den Kübizm’e geçiş sürecindeki eserleri Kübizm’in planları gibidir. Picasso ve Braque Cezanne’ın izinden gidip, bu akımın gelişmesini sağlamışlardır. (Üniversitedeyden en etkilendiğim ressamlardandı Cezanne. Hatta bir gün yaptığım bir resme hocamın tepkisi şu olmuştu: “Bu Cezanne’ın karikatürü gibi olmuş!” Eğer hocam bana bu eleştiriyi yapmamış, ben de bunu kaale almamış olmasaydım şu anki kendi tarzımı geliştiremezdim sanırım.)

3. Michelangelo Merisi da Caravaggio (1571-1610)
Işıın ve gölgenin efendisi de denilen Caravaggio çok genç yaşta hatırı sayılır bir üne kavuşmuş ender yeteneklerden biridir. Barok sanat akımının öncüsü olan bu önemli ressam kendisinin oldukça farkında, gösterişi seven ve dönemin şartlarına aykırı bir şekilde sanatını konuşturur, figürlerini genelde koyu bir fonda, yoğun ışık gölge değerleriyle yapar. Bu ışık gölge karşıtlığı kendisinden sonra gelecek ressamlar için ilham kaynağı olmuştur.

2. Marcel Duchamp (1887-1968)
Eğer şu anda bienallerde “anlamsız” bulduğunuz, anlam yüklemeye çalıştığınız, size ilginç gelen, süslü cümlelerle anlatılmaya çalışan sanat eserleri sergileniyorsa, bilin ki bunun atası Marcel Duchamp’dır. 20. yüzyılın bu en değerli sanatçısı ve kuramcısı, II. Dünya Savaşı sonrası Amerika’da Pop Sanatı ve Kavramsal Sanat akımlarının temellerinin atılması konusunda en önemli sanatçılarından biridir Duchamp. Geleneksel ve kabul gören sanat üretim yöntemlerine karşı çıkan bir üslup ve düşünce geliştiren Duchamp, buluntu nesneler (found object) kullanarak tamamen farklı bir üslup geliştirmiştir. Geleneksel resim ölmüş, onun yerine nesne sanat eseri olmuştur ve usta sanatçı onu o şekliyle yaratmıştır. Mesela bir pisuarı yerleştirip onu Çeşme yapmıştır. 1920′lerde sanatı terkedip satranç yapmaya başlamış ama sanatçı-provokatör rolünden asla kopmamıştır. O zamana kadar kalıplaşmış tüm sanat normlarına karşı bir düşünceyle birçok sanatçıyı etkileyerek, Pop Art, Minimalizm ve Kavramsal Sanat gibi birçok akıma yol açmıştır.

1920′lerde sansasyonel birşekilde sanat yapmayı hayatının sonuna kadar satranç oynamak için bıraktığını açıklasa da, sanatçı-provokatör rolünden tam olarak kopmamıştır. Duchamp Cubism’den Dada’ya ve Sürrealizme birçok sanat akımıyla bağlantılandırılmış, ve Pop sanat (Andy Warhol), Minimalizm (Robert Morris) ve Kavramsal Sanat (Sol LeWitt) gibi birçok akıma yol açmıştır. Bu üretken sanatçının, sanat tarihine en büyük katkısı, statükoyu kırmak için, varolan normları sorgulama, uyarma, eleştirme, ve oyuncu bir şekilde aşağılama yetisiydi. Kendisi çalışmalarıyla sanatçının bu rolünü tasdik ettirmiştir. Duchamp’ın Çeşme eseri 2004 Aralığında İngiliz sanat çevresinden 500 kişinin oylarıyla 20. yüzyılın en etkili eseri seçilmiştir. Bugün de günümüz sanatçıları üzerindeki etkisi devam etmektedir.



1. Leonardo di ser Piero da Vinci (1452 – 1519)

Sadece ressamlık değil, mimar, mühendis, mucit, matematikçi, anatomist, müzisyen, heykeltıraş gibi meslekleri de yapmıştır. Herhalde dünyanın gelmiş geçmiş en önemli, en çok konuşulan, en çok araştırılan, en fazla kompo teorisi üretilen sanatçılarındandır Da Vinci. Sadece sanat üzerine değil, çeşitli alanlardaki araştırma ve buluşlarıyla da sadece sanat dalında değil, mimari ve mühendislik gibi dallarda da önemli bir yere sahiptir. Mona Lisa (La Gioconda) ve Son Yemek adlı eserleri sanat tarihinde üstünde en fazla araştırma yapılan yapıtlardır… İnsan vücuduna olan ilgisi tıp tarihi için çok önemli bilgiler sağlamıştır. Figürün dış yapısından ziyade, iç organları,kemik, kas ve eklemlerin birbirleriyle ilişkilerini kavramak istemiş, bunu da kağıtlara eskiz ve yazı olarak aktarmıştır. Çizimleri, bazı detaylardaki yanlışlıklara karşın son derece nettir.