Hazır | Konular | Kitaplar

Bütün Dünyanın Namaz Vakitleri Nasıl Hesaplanıyor?

Diyanetin 1982 yılında çıkardığı bir kararla, bütün ibadetleri tehlikeye atmasından beri hep tartışılan vakitlerle ilgili bazı izahatlarda bulunmak şart olmuştur.



Namaz vakitlerinden dini bir zaruret olan temkini kaldıran diyanet, namaz ve oruçların tehlikeye düşmesine sebep oldu.

30 yılı aşan bir süreden beri, hala halkını düşünmeden bu yanlış kararı uygulamaktan çekinmeyen diyanete rağmen, Namaz vakitlerini tam olarak doğru yayınlayan takvimler de var.

Hatta doğru vakitleri verdiği için halkın büyük bir çoğunluğu, diyanet yerine Fazilet Takvimini kullanmakta.

Daha da ötesi, Diyanet Takvimine hatta diyanete olan güven gittikçe azalmakta...


Neyse, İnsan ve Hayat Dergisi, Aralık 2012 sayısında namaz vakitleri ile ilgili Fazilet Takviminin vakit hesaplama uzmanları ile söyleşi yaparak bazı yazılar yayınladı.

İşte o yazıdaki açıklamaları, buradan sizlerle paylaşıyoruz

İnsan ve Hayat Dergisinden:

İslam âlimleri, astronomi sahasında günümüzü etkileyecek
bir seviyeye gelmeyi başardılar.

Bize bunu, onların tespit ettiği
rakamların bugünkü teknolojiyle tespit edilen rakamlara çok
yakın olması gösteriyor.


Yine bu âlimlerin ibadet vakitleri
hakkındaki çalışmalarıyla yüzyıllar öncesinden doğru değerler
tespit edilmiştir.


Fazilet Takvimi ibadet vakitlerini hesaplarken,
hem bu tecrübeli tarihi geçmişi, hem de günümüz teknolojisini
fıkhî hassasiyetle kullanıyor.


Astronomi ya da “İlm-i
Hey’et, İlm-i Felek” olarak
bilinen ilmin tarihine
baktığımızda, bu sahada
İslam âlimlerinin ne kadar da
önemli bir noktaya geldiklerini
rahatlıkla görebiliriz.


‘Vakti muayyen
(belli vakit) olan ibadetleri’ hakkıyla
yerine getirebilme hassasiyeti, İslam
âlimlerini bu sahada çalışmaya ve
ilerlemeye teşvik etmiş.


Günümüzde
de bu hassasiyet devam ediyor.


“Takvim hazırlarken
kullandığımız materyallerle
yaptığımız hesaplamaların hepsi
günümüze göre yüksek standartlara
sahip.” diyen Fazilet Takvimi
Muvakkidi Adem Yılmaz’la hassas
olduğumuz ibadet vakitlerinin nasıl
hesaplandığını İnsan ve Hayat
Dergisi okurları için konuştuk.



Teknik bir konuyu astronomiyle
alakası olmayan herhangi bir
Müslüman’a izah etmenin zor
olduğuna değinen Adem Yılmaz,
önce kameri ayları nasıl tespit
edildiğini anlatıyor arkasından da
namaz vakitlerini isabetli bir şekilde
hesaplamanın üç yolu olduğunu
söylüyor.



Ayın başlangıcını
nasıl hesaplıyorsunuz?

Kameri ay meselesi
Her ayın başında Ay, Dünya,
Güneş aynı hizaya gelirler.

Buna
astronomide kavuşum (içtima)
deniyor.

Aynı hizaya geldiği an,
uluslararası standartlarda yeni
ay başlangıcı kabul edilir.

Ay’ın
yeni ay, ilk dördü, son dördü,
dolunay şeklinde farklı safhaları
vardır.


Anlattıklarımız astronomik
bilgilerdir. Ancak bir ayın yeni ay
olması, fıkhî olarak her zaman
kameri ay başlaması demek
değildir.


Bir de şunun özellikle altını
çizmek istiyorum. Ayın her yerden
görünmesi teknik olarak mümkün
değil zaten.

Çünkü Ay Dünya’dan
küçüktür ve Güneş’ten her zaman
ışık almaz.


Ay’ın geometrik ve görülebilen
(ru’yet) olmak üzere iki türlü
doğuşu ve batışı vardır.

Geometrik
olarak Ay, ufuktan yukarıda
olduğunda doğmuştur, aşağıda
olduğunda batmıştır.


Görülebilen
doğuş batış ise, bir gök cisminin
çıplak gözle görülmeye başlanması
ve görülmenin bitmesidir.


Biz
kameri ayları başlatırken görülebilen
doğuşu (ru’yet) esas alırız. “Görerek
başlayınız, görerek bitiriniz.” hadis-i
şerifini ölçü olarak kabul ederiz.


Bunun için de yine astronomik
birtakım şartlar gereklidir.


Ay’ın geometrik olarak doğup
battığı çok özel teleskopla yahut
Ay’a lazer ışığı gönderilerek
anlaşılabiliyor.


Kameri ayı
başlatabilmek için böyle bir şeyi
insanlardan beklemek mümkün
mü? Lazerin keşfedilmediği bir
dönemde siz böyle bir şey yapalım
derseniz, insanlara kaldıramayacağı
sorumluluklar yüklemiş olursunuz.



Onun için “Görerek başlayın
görerek bitirin.” buyrularak
çok mükemmel bir çözüm yolu
gösterilmiş.


Dağdaki çoban bile
bunu basitçe anlayabilir. Görerek
başlanacak görerek bitirilecek bu
kadar basit.



Fıkhî olarak, Hanefi mezhebine
göre dünyanın herhangi bir yerinde
Ay görülürse bunu haber alan
herkesin amel etmesi gerekir.


Şafi
mezhebinde ise her beldenin ayrı
ayrı görme şartı vardır.

Bunları
anlatırken hadiselere bugünkü
gözlükle bakmayalım.

Böyle
düşündüğünüz zaman her iki
görüşte aslında büyük bir nimet.


Biz, sabah vaktini hesaplarken ibadeti
güvence altına alacak ihtilafsız noktaya
gelmeye çalışıyoruz.


Bu sene takvime
‘sabah namazı’ diye bir bölüm ekledik.
İnsanlar tereddütte kalmadan bu vakte
göre sabah namazlarını eda edebilirler.


devamını ise, mezkur dergiden takip edebilirsiniz.