Hazır | Konular | Kitaplar

Ulu Hakan Sultan Abdülhamit Han Hz. 'nin Hal (Tahttan İndirilme) Fetvası

Ulu Hakan Sultan Abdülhamit Han Hz. 'nin Hal (Tahttan İndirilme) Fetvası

Uluslararası alanda dehası en fazla takdir edilen hükümdarımız, Ulu Hakan Sultan Abdülhamit Han Hz. dir.


İçeride değerini bilmeyenler ve hainler ne kadar eleştirse de, onun yaptıklarını hayal edecek kapasitede değildir hiçbiri...

...

Osmanlı döneminin (HAİNLERCE)en çok tartışılan hükümdarı olan II. Abdülhamit Han, 32 yıl, 7 ay ve 27 gün imparatorluğu yönetti.

1876’nın 31 Ağustos’unda başlayan saltanat, 27 Nisan 1909 Salı günü yürek burkan bir şekilde sona ermişti.

II. Abdülhamit Han’ın hal’ edilmesiyle İmparatorluğu yöneten üç isim, peşpeşe benzeri akıbete uğrayacaktı.

Sultan Abdülaziz han(öldürüldü), peşinden Sultan Beşinci Murat (akli dengesini kaybettiği gerekçesiyle tahttan indirildi) ve Sultan II. Abdülhamit Han.

“31 Mart Vak’ası” olarak bilinen isyanın bastırılması, hükümdarın indirilmesi ile son bulacaktı.

Bu olayın ayrıntıları çok hüzünlü. Ama bir yönü var ki hep gözardı edildi.

İttihatçılar ya da Jön Türkler hareketinin lider kadrosunun şeyh'ül-İslamlık makamını nasıl kullandıkları konusu...

Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Harekat Ordusu, şehirdeki isyanı kanlı bir şekilde bastırdığı günlerde, sonradan İttihat ve Terakki’nin liderliğini ele geçirecek olan iki isim vardı.

Biri Talat Bey (Paşa) diğeri Enver Bey (Paşa). Enver Bey, Yıldız Sarayı’nın etrafıdaki Hassa Kuvvetleri’nin son koruma çemberini de kırma peşinde idi. Talat Bey ise padişahı indirecek olan “şer’î heyet”ten fetvanın çıkması ile meşguldü.

Yeşilköy’deki Yat Klübü, Meclis-i Milli’nin toplantısı için hazırlanmıştı. 7 defa II. Abdülhamit Han’a sadrazamlık yapan Sait Paşa kürsüde idi. Büyük bir heyecanla gelecek fetvayı bekliyordu.

Bir padişahın tahttan indirilmesi için fetva şart idi. Fetvayı, şer’i makamların en büyüğü olan Şeyhülislam hazırlayacaktı.

Ama bu fetvanın şeriat hükümlerine uygun olup olmadığını tasdik edecek bir makam var idi bu da Fetva Emini idi.

Fetva Eminliği makamında Hacı Nuri Efendi, Şeyhülislam makamında ise Ziyaeddin Efendi vardı.

Mebusan Meclisi Reisi Ahmet Rıza Bey, Hacı Nuri Efendi’ye Şeyhülislam’ın kaleme aldığı fetvayı uzattı ve şöyle dedi:

“Millet artık bu zatı, saltanat ve hilafet makamında görmek istemiyor.

Şeyhülislam Ziyaeddin Efendi Hazretleri ile mutabıkız. Hal' (indirme) fetvasını tebyizle (temize çekmek) meşguldürler.

Şimdi zat-ı fazılanelerinden rica ediyoruz. Lütfen şer’i şerifin muhtevasına göre bu müsveddeyi imza buyurur musunuz.”

Hacı Nuri Efendi’nin gözlüğü yanında yoktu ve okuması için yanında oturan Süleyman Tevfik Bey’e uzattı. Şeyhülislam’ın kaleme aldığı metin şöyle idi:

“İmamül-müslimin olan Zeyd, bazı mesail-i mühimme-i şer’iyeye kütüb-ü şer’iyeden tay ve ihrac ve kütüb-ü mezkûreyi men’i hark ve ihrak, beyt’ül-mal’de tebrir ve israfla müsevvek-i şeri hilafından tasarruf ve bila sebeb-i şer’i katil ve haps ve tağrib-i raiyyet ve sair gûne mezalimi itiyat eyledikten sonra salaha rücu etmek üzere aht ve kasem etmiş iken yemininde hânis olarak ahvâl ve umûr-u müslimini bilkülliye muhtel kılacak fitne-i azime ihdasında ısrar ve mukatele ika etmekle menea-i müslimin Zeyd’i mezburun tegallübünden izale ettiklerinde bilad-i İslamiye’nin cevanib-i kesiresinden mezburu mahlû tanıdıklarına dair ihbar-ı mütevaliye vürûd edip mezburun bekasında zarar-ı muhakkak ve zevalinde salah melhûz olmağın Zeyd-i mezbura imamet ve saltanattan ferağat teklif etmek veya hal’ etmek suretlerinden hangisi erbab-ı hal ve akd ve evliya-i umûr tarafından ercah görülür ise icrası vacip olur mu?”

Fetvanının günümüz Türkçesi ile ifadesi şöyle idi:
“Müslümanların imamı olan kimse, bazı önemli şer’i konuları şeriat kitaplarından çıkarsa ve bu kitapları yasak etse, yaksa ve yırtsa devlet hazinesini israf edip şeriata aykırı şekilde harcasa, idare ettiği kimseleri şer’i sebep olmadan öldürse, hapsetse, sürse, başka türlü zulümleri de adet edindikten sonra doğru yola yemin etmişken sözünden dönerek Müslümanların yaşayışını tamamen bozacak şekilde fitne çıkarmakta direnip onları birbirlerine öldürtse, buna engel olacak durumdaki Müslümanlar, onun bu zora dayanan tutumunu ortadan kaldırınca, İslam memleketlerinin pek çok yerlerinden hal’ edilmiş tanıdıklarını ispatlayan haberler gelip yerinde kalmasına kesinlikle zarar ve ayrılışında iyilik düşünülürse, kendisine imamlık ve sultanlıktan vazgeçme teklif etmek veya hal’ etmek şekillerinden hangisi meseleyi çözen ve bağlayan işlerin sahibi olanlar tarafından daha iyi görülürse yapılması yerinde ve gerekli olur mu?”

Fetva Emini Hacı Nuri Efendi, son cümleleri bir daha okuttuktan sonra, tahttan indirmelerin hayır getirmediğini söyledi. Fetvada da “indirme” veya “çekilme”den birinin tercih edilebileceğini hatırlatan Hacı Nuri Efendi, “Ben ancak birinci şıkkı, yani imamet ve saltanattan ferağat teklifine evet derim” dedi.

İhtilal komitesini oluşturanlardan Talat Bey, Ahmet Rıza Bey ve Pertev Paşa ile birlikte özel bir görüşme yapmak üzere salondan ayrıldı. Bu sırada içeri İstanbul mesusu dersiam (ordinaryüs profesör) Mustafa Asım Efendi girdi. Hacı Nuri Efendi’yi bir köşeye çekti ve kulağına birşeyler fısıldadı.

Salonda bulunan Süleyman Tevfik Bey hatıralarında bu tabloyu, “Hacı Nuri Efendi yerine döndüğünde yüzü sararmış ve dudakları titriyordu” diye anlatıyor.
Bu tabloyu bir köşede seyreden Şeyhülislam Ziyaeddin Efendi, Hacı Nuri Efendi’nin kararında bir değişiklik olup olmadığını sordu:

“Birader!.. Fetva üzerine başkaca mütalaanız var mı?”

Hacı Nuri Efendi, soruya cevap verme yerine titreyen elleri ile masanın üzerinde duran fetva nüshasını aldı, kalemi mürekkebe batırdı. Fetvanın belli yerlerine imzalar koydu.

Artık 33 yıl süren saltanatın sonlandırılması için ihtilalcilerin önünde bir engel kalmamıştı.

II. Abdülhamit Han’ın 7 kez sadrazamlık mührünü teslim ettiği Sait Paşa’nın yaptıkları orada bulunanları nasıl şaşırttı. Abdülhamit Han düşmanlığının liderliğini nasıl yaptı?