Hazır | Konular | Kitaplar

Helal Gıda Hakkında Açıklamalar

Helal Gıda Hakkında Açıklamalar:


Yeniden Gıda Raporu”



Yard.Doç.Dr.Hüseyin Kami BÜYÜKÖZER

“Gıda Raporu Yediklerimiz İçtiklerimiz Helal mı,Haram mı?” isimli kitabımızın 1986’da ilk baskısı yapıldığı zaman,ülke müslümanları olarak,büyük çoğunluğumuz,sanayi ürünü gıda maddelerinin muhtevaları hakkında pek bilgi sahibi değildik

Bilgilenme ve şuurlanma,zaman içinde yükseldi.Kitabımın beşinci baskısının yapıldığı 1992 yılında ise en yüksek noktasına çıktı.

Halk tarafından pekçok ürünün boykot edilmesi üzerine bu ürünleri üreten firmalar ve bunların toplaştığı meslek teşkilatları,besleme medyalarını da yanlarına alarak,büyük bir suçlama ve karalama kampanyasına soyundular.Bir yandan TV kanalları kameramanlarını sıraya dizip,bizimle röportaj yaparak, suç unsuru yakalatmaya çalıştılar. Bir yandan da bazı margarin firmaları “Haksız rekabete” sebep olduğumuz iddiaları ile mahkemelerde davalar açtılar.Başta Sabah gazetesi baþ manşetten ve birçok yazılı basın bizi teşhir etmeye çalıştı.


1984 seçimlerinde ise sayın Ecevit hızını alamayarak bir seçim meydan konuşmasında “ülkemizde gıda üretimi yapan firmaların üretimlerinde domuz yağı kullandığını iddia eden yobazlar var.Bu iddiayı yapanların kendisi domuzdur” gibi her türlü edepten uzak saldırılarda bulundu.
Müslüman halkın bu reaksiyonu tabii olarak bazı firmaları daha dikkatli olmaya teşvik ederken,önemli bir kısmını göz boyama yolu ile işlerini devam ettirmeye yönlendirdi.Devletinde 1992’de,1995’de yayınladığı yönetmelik ve kararnamelerle kağıt üzerinde de olsa tedbirler almasına vesile oldu.

Ancak,Gıda Maddelerinin üretiminde kullanılan katkı maddeleri üzerindeki kaos ve şüphe bulutları henüz tamamen bertaraf edilmemiştir.

Elime,fotokopi usülü ile sayfaları çoğaltılmış,ciltlenmiş 2 cm.kalınlığında bir doküman geçti.Kapağında “Gıda Katkı Maddeleriyle Ilgili Somut Gerçekler” yazısı bulunmakta.Ne zaman? Nerede? Kimin tarafından hazırlandığı yazılı değil. Ancak dökümanın sonunda;86 üyesinin adı yazılı Türkiye Gıda Sanayii Işverenler Sendikası,52 üyesinin adı yazılı “Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği”6 üyesinin adı yazılı “Meşrubatçılar Derneği”42 üyesinin adı yazılı “Tüm Gıda Ithalatçılar Derneği”57 üyesinin adı yazılı “Setbir”12 üyesinin adı yazılı “Salça Imalat ve Ithalatçılar Derneği” 54 üyesinin adı yazılı “Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği” başlıklı listeler yer almakta.


Bütün sayfaları,Gıda Sektörümüze,müslümanlar olarak yaptığımız ciddi ve ilmi eleştiri ve uyarılarımıza cevap verme yerine,elden ele dolaştırılan,E rumuzlu katkı maddelerinden bazıları için yanlış bilgiler ihtiva eden bir listeye reddiye”ile doldurulmuş.

Bu dökümanda toplanan,çeşitli üniversite,araştırma ve Bakanlık kuruluşlarından alınan yazı ve belgeler,gıda sektörü ve kullandıkları katkı maddeleri üzerindeki şüphe bulutlarını maalesef kaldırmamış bilakis daha da şüpheli hale getirmiştir.

Bu iddiamızı açıklığa kavuşturarak,gerek sanayicilerimizi,gerek ithalatçılarımızı, gerek Sağlık Bakanlığını, gerek Tarım Bakanlığını,gerekse mahalli Belediyeleri hem bilgilendirmek hem de uyarı vazifemizi yerine getirmek istiyoruz.

Olay,insan sağlığına zarar verme veya vermeme boyutundan çok,müslümanın inançlarında yasaklanmış katkı maddelerinin kullanılması olayıdır.Kamu ve özel kurum ve kuruluşlar, maalesef olayın bu boyutunu görmezlikten gelmekte ve getirmeye çalışmaktadırlar.

Bu dökümanı yayınlayanlar,medyayı da yanlarına alarak bir kaşık suda fırtına kopartanlar.Iyi bilmelidirler ki,ülkemizde de kullanılan E rumuzlu Katkı maddeleri ve bu maddeleri kullanarak meydana getirilen gıda maddeleri ve ilaçlar dokunulmaz değildir.Tüketici kitlesinde en ağırlıklı yeri olan müslümanların inanç ve sağlıklarına sahip çıkmaları en tabii hakları olduğu gibi,üretici ve onları kontroldan sorumlu yöneticiler de en az kendi inanç ve sağlıkları kadar,bu insanların inanç ve sağlık haklarına saygı göstermek zorundadırlar.

Gıdalarda kullanılan katkı maddeleri ile ilgili düzenlemeler,bütün dünyada,Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Sağlık Teşkilatı(WHO) ve Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı(FAO) liderliğinde yürütülmektedir.Katkı Maddelerinin insan sağlığına hiçbir zarar vermeden hangilerinde hangi miktar kullanılacağı (WHO) ve (FAO) tarafından tesbit ediliyor.Ancak unutulmamalıdır ki önceden kullanılabileceği deklare edilen pek çok madde sonradan zararları tesbit edildiği için aynı kuruluşlar tarafından kullanımı iptal edilmektedir.Ayrıca yürürlükte olduğu halde,ülkeler tek taraflı olarak pek çok katkı maddesinin kullanılmasını kendi ülkelerinde yasaklanmaktadırlar.Örnek verelim;E123 ABD’de 1976’dan beri yürürlükten kaldırılmış.E104,E131,E154,E173,E174, E175,E180,E215,E217,E236,E237 gibi toplam 52 adet katkı maddesi WHO ve FAO listelerinde mevcut olduğu halde Avustralya geçersiz saymış,ülkesinde kullanımını yasaklamıştır.

Her ülke devleti ve özel kuruluşlar boş oturmuyor.Halkına hizmet edebilmek,onu memnun edebilmek için pekçok araştırma kurumları oluşturuyorlar.Bunlardan bir tanesi de Avustralya Kuzey Bölgesi Allerji Araştırma Merkezidir.WHO ve FAO’nun katkı maddeleri listesinin olduğu gibi gözü kapalı alınmasını uygun görmemiş ve laboratuvarlarında çeşitli araştırmalara tabi tutmuş.(Merak edenler geniş bilgi için internette araştırabilirler.)Ancak toplam bir bilgi olması için,allerji,astım ve kanser riski bakımından bu riski taşıyan insanlar tarafınddan kullanılmasında tehlikeli olan maddelerin sayısının 83 olarak tesbit edildiğini örnek olarak verebiliriz.

Sadece bizim ülkemizde ne kamu ne de özel kurum ve kuruluşlarda bu gibi bilimsel çalışma ve araştırmalar yapılmıyor.Bilakis yapanlara bile hücum üstüne hücum yapılarak susturulmaya çalışılıyor.

Her yerde sorumsuzluk,her şeyde kazanç hırsı ön planda.Halkın sağlığını,halkın inançlarını dikkate alan,düşünen yok.Düşünmek isteyenler ise suçlanarak devreden çıkarılmaya çalışılıyor.

Ancak,bu ülkenin düşünen müslümanları olarak yılmayacağız,korkmayacağız.Sonuna kadar bu halkın,layık olduğuna inandığımız,iyiliklerin,güzelliklerin kendilerine teslim edilmesine kadar mücadeleye devam edeceğiz.Bu kararlılığımızı belirttikten sonra,biz müslümanların gözlüğü ile Gıda Katkı Maddelerine ve bu maddeler kullanılarak üretilen Endüstriyel Gıda Maddelerine nasıl baktığımızı muhterem halkımıza gıda üreticilerimize,ithalatçılarımıza ve devlet adına denetimi üstlenen yetkililere özet olarak anlatmaya çalışalım.

Yakın zamanımıza kadar,müslümanlar,hangi yiyeceğin helal,hangi yiyeceğin haram olduğuna kolayca karar verebiliyordu.Kuran ve sünnet bize kolayca anlaşılabilecek kurallar bildirmiştir.Yakın zamanımızda gelişen gıda endüstrisi,gittikçe yaygınlaşmış,klasik yiyecek ve içeceklerimiz dahi yeni teknolojilerde üretilir duruma gelmiştir.Hergün yediğimiz ekmek gibi. Bunun yanında bilinmeyen birçok yeni gıda çeşidi ortaya çıkmıştır.Coca Cola,ciklet v.s. gibi. Bu durum müslüman tüketiciyi kolayca çözemediği iki soru ile karşı karşıya bırakmıştı.

*Bize sunulan yiyecek ve içecekler Helal mi?
*Bize sunulan yiyecek ve içecekler sağlığa zararlı mı?

Ikinci soruya yanıt bulmakta zorluk çekilmiyor.Zira bu konuda müslümanı,gayrimüslimi çalışmalar yapmakta. Internette bile konuyla ilgili pekçok sayfaya ulaşmak mümkün olmakta.Bu araştırmalarda genellikle,her türlü allerjik astım,kanser ve çocukların beyinsel gelişmelerine menfi etkiler yapabilecek katkı maddeleri üzerinde durulmaktadır.Maalesef müslümanların bu sahada bir tek çalışmasına rastlayamıyoruz.

Birinci soruya gelince.Katkı maddelerinin ve Endüstriyel gıda maddelerinin helal mi? Haram mı? Sorusuna kesin ve tam cevap verebilmek için ciddi çalışmaların ve araştırmaların yapılmasını gerektirir.Bunun için islam alimi sıfatını taşıyan hoca efendiler,doktorlar,gıda mühendisleri,kimyagerlik mesleğinde olan müslümanlarla işbirliği yaparak gerekli içtihatları ortaya koymak zorundadırlar.

Mesela,E441 rumuzu ile bizim gıda maddelerinin üretiminde de kullanılan jelatin (kollagen,gelatin) isimli katkı maddesi hayvani menşeilidir.Türkiye’de ilaç fabrikalarında üretilen ilaçlardan bazılarında kullanılan kapsüller,jelatinden yapılır ve dış ülkelerden ithal edilir.Avrupa ülkelerinde,kendi gıda tüzüklerinde herhangi bir sınırlama olmadığı için mezbahanelerden karışık olarak aldıkları domuz,sığır,koyun deri parçaları ve kemikleri fabriklalarında işleyerek jelatin elde edilir.Daha sonra bu jelatin kapsül haline getirilir.Bir müslüman bu konuda ne yapacaktır?Yine piyasada,hatta SSK hastanelerinde yaygın olarak verilen öksürük şurublarında açıkça 60 mgr. Alkol bulunduğu yazılıdır.Müslüman bu şurubu kullanacak mı?Alkolsüz öksürük şurubu isteme hakkı yokmudur?Üretici firmalar ve başta devlet olmak üzere bu halkın inançlarına saygı göstererek alkolsüz öksürük şurubu yapmanın yolunu bulmak zorunda değil midir?

Yine,margarinlerden,unlu gıda maddelerine varıncaya kadar katkı maddesi olarak kullanılan E471,E472a-f rumuzlu Mono ve Digliseritler,hayvani yağ asitlerinden de,bitkisel yağ asitlerinden de elde edilebilmekte.Ancak ithalatta bu ayrıntı incelenmemekte gıda maddelerinin etiket ve ambalaşlarında da ayrıntı verilmemektedir.
Diğer bir misal E921 Cystein/Cystin rumuzlu katkı maddesi insan veya domuz kılından üretilmektedir.Tıpta ilaç,gıda da unlu gıda ve ekmekte katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.

Misalleri çoğaltmak mümkün,bugün tıpta ve gıda endüstrisinde bildiğimiz bitten, yengeç ayaklarına,kandan,domuzun her eczasına,pankreastan,kursağına varıncaya kadar akla hayale gelmedik katkı maddeleri üretilmektedir.Bizim de kursağımıza hergün bunların kullanıldığı gıda maddeleri girmektedir.

Türkiye’de halen onlarca domuz üretim çiftlikleri faaliyet göstermekte.Bu çiftliklerde takriben yılda 700.000 ile 1 milyon baş domuz kesilip,piyasaya verilmektedir.Araştırmalara göre bu domuz etleri,gizli gizli müslümanlara üretim yapan sucuk,sosis,salam fabrikalarına ve büyük market zincirlerine bazı turistik otel ve lokantalara intikal ettirilmekteymiş.

Gıda maddelerinin ambalajlandığı etiket ve şeffaf ambalaşlarda,pekçok katkı maddelerinin isimlerinin yazılı olmasına rağmen imalatta kullanılanlarla çok kere aynı olmadıkları ifade edilmektedir.Mesela Konya’da karamela şekerlemeleri üreten firmalar kontrol edilirse,bu iddiamızı kanıtlayan deliller bulunacaktır.
Ithal edilen katkı maddelerinin,üretildikleri fabrikadaki nitelikleri ile gümrük kapısından girerken belirtilen nitelikleri farklı olmaktadır.

Mesela Almanya’da jelatin üreten firmaların derneğine ait yazıya göre üyesi olan fabrikalarda jelatinin domuz,sığır,koyun artıklarının karışımından ürettikleri belirtilmekte,ancak gümrükten geçen ambalajlarının üzerine sonradan yapıştırılmış “sığır jelatinidir” etiketi ile büyük sahtecilik yapılmaktadır.Ithalatçı ve toptancı depoları dikkatli bir denetimden geçirilip,ithal edildikleri ülke fabrikaları soruşturulursa bu iddiamızın doğruluğu ortaya çıkacaktır.

Bilgisizlik,ilgisizlik ve sorumsuzluk neticesinde üzücü bir tablo korşımızda durmaktadır.

Bütün dünyada toplam bir avuç olmasına rağmen,bilinçli ilgili ve sorumluluk içerisindeki Yahudi toplumu için gerek Avrupa’da gerek Amerika’da “KosherFood” damgası altında Yahudilerin dini inançlarına uygun gıda maddeleri üretilmektedir.

Kurban Bayramından önce,Avrupa kapısında olduğumuz ileri sürülerek,kurban kesme usulümüz için bir kaşık suda fırtına koparanlar,Avrupa’da Yahudilerin inançlarına uygun hayvan kesme izinleri olduğunu görmezlikten geliyorlardı.

Müslümanlar olarak,bizim de en az Yahudiler kadar inançlarımıza uygun yaşama,yeme, içme ve tedavi olma hakkımız vardır.Ancak bu hakkı haketmek gerekir.Kimse,kimseye bedava hak vermiyor bu dünyada.

Evvela,”Hiç bilenlerle,bilmeyenler bir olur mu?”kavlince bilinçli olmaya,bilgili olmaya, şuurlu olmaya mecburuz.Sonra da en az hakkımızı vermek istemeyenler kadar cesur olmalıyız.

Bir Ayeti Kerime:”Siz verdiğimiz rızkın temizlerinden yiyin,onda taşkınlık yapmayın.Sonra gazabımız üzerinize helal olur.Gazabım kime helal olursa artık o düşmüştür ve ben tevbe eden,salih amel işleyen ve sonra da yola gelen kimselere karşı elbet bağışlayacıyım.” (En-am suresi 81-82)

Bir Hadis-i Şerif
Ebu Hureyre (r.a.) rivayet ettiğine göre Resul-ü Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.
“Şüphe yoktur ki.Allah-u Teala Hazretleri paktır,ancak pak olanları kabul eder.Cenab-ı Hak,Peygamberlerine neyi emretti ise,müminlere de onu emretmiştir.Hak

Teala,Peygamberlere:
“Ey Peygamberler,pak ve helal taamlardan yeyiniz.Iyi ve hayırlı işler yapınız.”
Müminlere de:”Ey müminler,verdiğimiz pak ve helal şeylerden yiyiniz”buyurmuştur.

Sonra Resul-ü Ekrem (s.a.v.) bununla ilgili olarak:
“Allah yolunda sefer yapmış,üstü başı tozlanmış bir adam,ellerini göklere uzatarak:”Ya Rab,ya Rab!” diye yalvarıyor.Halbuki onun yediği haram,içtiği haram,giydiği haram,gıdası haramdır.Böylesinin duası nasıl makbul olur?” buyurmuştur.(Muslim)
Diğer bir Hadis-i şerifte de şöyle buyurulmuştur.Ibn-i Mesud (r.a.) rivayet ettiğine göre Resul-ü Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.
“Şüphesiz ki Allah sizin şifanızı size haram kıldığı şeylerde kılmamıştır.”(Buhari)
Maksadım,müslüman kardeşlerimin yaşama sevincini karartmak,hayatını zorlaştırmak değildir.Bilakis sıkıntıyı tesbit edip çözüm üretmektir.

Bugün için en uygun çözüm,müslüman tüketicilerin örgütlenmesidir.Bir vakıf veya dernek etrafında toplanılabildiği taktirde bilgilendirme,imalatçı ve ithalatçı firmaları uyarma,bu hizmetleri yerine getirebilmek için araştırma merkezleri oluşturma imkanları sağlanmış olur.

Bu konudaki görüşlerimizi burada noktalarken Okuyucularımızdan gelebilecek teklif ve görüşlerini beklediğimizi ifade etmeliyim.


Allah yar ve yardımcımız olsun.