Çocuk Yetiştirmede Hayati Değere Sahip Hususlar
ÇOCUKLARIN MAHREMİYET EĞİTİMİ
(HAYÂ DUYGUSU)
"HAYA İMANDANDIR" - HADİS- İ ŞERİF
Temel davranış refleksi
Mahremiyet eğitiminde ihmale uğrayan çocuklar her an bir çift hain gözün tuzağına düşmeye adaydır.
Kendisine yönelebilecek tehlikelerden habersiz, o masum çocuklar, her an tuzaklara düşmeye aday olarak sokak ortasında kendilerini korumaktan aciz, şen şakrak oyunlar oynamaktadır.
Kız olsun veya erkek olsun, çocukların, kendilerini bu türlü “hasta ruhlu insanlar”dan koruyabilmesi için nasihat vermek yeterli değildir. Hatta çok defa; “Aman, oğlum/kızım, dışarıdaki kötü adamlara dikkat et, seni alır kaçırır...” türünden korku dolu nasihatler çocuğun ruhunda derin yaralar açılmasına da neden olmaktadır.
Bir yandan sosyal yönü kuvvetli çocuk yetiştirmek için uğraşılırken, bir yandan da böylesi nasihatler çocukların içe kapanmasına ve sosyal çevreden korkmasına neden olabilir.
Çocukların kendi bedenlerine yönelecek tehlikelerden kurtulabilmesi için verilecek olan asıl mahremiyet eğitimine biz, “Temel Davranış Refleksi” diyoruz.
Temel Davranış Refleksi’ni eskiler “Hayâ Duygusu” olarak da kullanmışlardır. Temel Davranış Refleksi gelişmiş bir çocuk kendisine yönelecek bir tehlikenin, tehlike olduğunu fark etmese bile, ani bir refleks ile o tehlikeden kendisini koruyabilir. Çocuk, kendisine yönelen anormal davranışın ne anlama geldiğini bilmese dahi ciddi rahatsızlık duyar ve o an o ortamdan uzaklaşmak ister.
Temel Davranış Refleksi hangi yaşta ve nasıl verilmelidir?
Temel Davranış Refleksi, çocuklara, en kolay olarak 4 – 7 yaş arasında kazandırılır. Bu yaş aralığındaki çocuklara aşağıdaki yol ve yöntemler izlenilerek bu refleks kazandırılır.
“Bedenim bana aittir” bilinci
Daha bebekliğinden itibaren kendisini rahatlıkla yetişkinlerin eline bırakan bebeğin ilerleyen yıllarda kendi bedeninin farkına varması ve çevresindeki yetişkinlerden ayrı bir birey olduğunu hissetmesi gerekir.
Anne-babalar, çocukları 4 yaşına gelmeye başladığı andan itibaren çocuklarına vücudunun kendisine ait olduğu bilincini vermelidir.
Bu bilincin oluşturulmasında en temel faktör anne-babaların çocuklarının bedenleri ile yapacakları tasarruflarda çocuklarının onayını alma yönünde eğilim göstermektir.
Örneğin, terlemiş bir çocuğun atleti izin alınmadan aniden çıkartılmamalı, altını ıslatmış bir çocuğun pantolonu kızgınlıkla ve öfkeyle değil, çocuktan izin alınarak çıkartılmalıdır.
Çocuk zamanla kendisinden izin alınmadan bedenine yapılacak müdahaleleri hisseder ve rahatsız olur.
“İzin verirsem dokunabilirsin” bilinci
Bu bilincin oluşturulması için anne baba, çocuğunun vücudunu hoyratça kullanmaktan kaçınmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarını öperken “Seni öpebilir miyim?” diye izin istemeleri bu bilincin oluşmasında etkilidir.
Çocuğun güçsüz bedeninin, herkes tarafından izinsiz kullanılmasının çocukların kendi bedenlerini koruma refleksini kıracağı unutulmamalıdır.
“Dokunulması yasak olan yerlerim” refleksi
Çocuklar dört yaşından itibaren vücutlarının belli bölgelerine dokunulmasından rahatsızlık duymaya başlamalıdır.
Özellikle genital bölgelere dokunulması çocukta ani tepkiye neden olmalıdır. Bu bilincin kazandırılması için dört yaşından itibaren çocukların genital bölgelerine temas azaltılmalıdır. Eş, dost ve akrabalar tarafından çocuk, dokunularak, öperek, vurarak sevilmemelidir.
“Fiziksel baskıya direnme” refleksi
Küçük yaştaki çocuklar kendi güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini büyüklerin gücünü keşfettikçe anlarlar. Anne-babalar ve akrabalar, çocuklarına olan sevgi gösterileri sırasında çocuklara kendi güçsüzlüklerini hissettirecek kadar büyük ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmalıdırlar.
Anne-babalar, çocuğuna kendisine güç uygulandığında karşılık verilmesi gerektiğini öğretmelidirler.
Bunun için bazen çocuğun istemediği bazı durumlarda gösterdiği tepki, güç gösterisi ile kırılmamalı, çocuğun direncinin işe yaradığı bizzat yaşayarak gösterilmelidir.
“Vücudum görünmemeli” hissi
Çocuklar yürümeye başladığı andan itibaren, çırılçıplak olarak ortada bırakılmamalıdır. Çocuk, hatırlayabildiği en küçük yaşlardan itibaren kendisini genital bölgeleri giyinik olarak hatırlamalıdır.
Özellikle dört yaşından itibaren çocuklar çırılçıplak olarak ev içinde veya ev dışında bulunmamalı, giysilerini kendisinin giyip çıkartmasına izin verilmelidir. Kendisini başkalarının yanında çıplak olarak görmeye alışkın olmayan bir çocuk, elbisesinin birileri tarafından çıkartılmasından ciddi rahatsızlık duyacaktır.
“Banyoda çıplak olunmaması” bilinci
Çocuk, temel davranış refleksi kazanması açısından dört yaşından itibaren anne-babası ile birlikte tamamen çıplak olarak banyoda bulunmamalıdır. Ayrıca çocuklar banyo yaparken üzerinde külotu da bulunmalıdır ki, çocuk, genital bölgelerinin görülmemesi ilkesini pratikte yaşayarak öğrenmiş olsun.
“Tuvalette benden başkası olmamalı” bilinci
Bazı anne babalar, çeşitli nedenlerle ya çocukları ile birlikte tuvalete girmekte veya tuvaletin kapısını aralık bırakmaktadır. Bu davranış çocuğun temel davranış refleksi kazanmasına engel olmaktadır.
Her ne sebeple olursa olsun dört yaşına gelen bir çocuk, tuvaletin “özel” bir mekân olduğunu öğrenmeli, tuvalet ihtiyacını gideren birisinin başkaları tarafından görülmesinin uygun olmayacağını bilmelidir. Çocuk genital bölgelerinin görülmesinden rahatsızlık duymamaya, kendisini tuvalette iken gören birisine tepki vermemeye alışmamalıdır.
“Soyunma ve giyinmede yalnızlık” ilkesi
Çocuğun dört yaşından itibaren genital bölgelerinin başkaları tarafından görülmesinden adım adım uzaklaşması gerekir. Bu bağlamda çocukların elbiseleri herkesin içerisinde değiştirilmemelidir.
Çocuklar mümkünse elbiselerini kendileri ve kimsenin görmediği bir ortamda değiştirmelidir. Eğer çocuk kendisi elbiselerini değiştiremiyorsa, anne ile ayrı bir odaya gidilerek elbiseler değiştirilmelidir.
“İzin verirsem kabul edilirsin” ilkesi
Anne için çocuk ne kadar büyürse büyüsün çocuktur. O yüzden anne, çocuğunun odasına girerken izin alınması gerektiğini düşünmez. Ancak, çocuk dört yaşına girdiğinden itibaren “izin verirsem kabul edilirsin” ilkesi hayata geçirilmelidir.
Anne-baba, çocuğun odasına girerken izin istemeli, her şeye rağmen onun çıplak vücudu ile karşılaşıldığında özür dilenip kapı kapatılmalıdır. Bu davranış kalıbı hem çocuğun kişiliğine saygıyı, hem de çocuğun rahatsız olduğu bir durumda itiraz edebilme becerisi kazandırılması açısından önemlidir.
(HAYÂ DUYGUSU)
"HAYA İMANDANDIR" - HADİS- İ ŞERİF
Temel davranış refleksi
Mahremiyet eğitiminde ihmale uğrayan çocuklar her an bir çift hain gözün tuzağına düşmeye adaydır.
Kendisine yönelebilecek tehlikelerden habersiz, o masum çocuklar, her an tuzaklara düşmeye aday olarak sokak ortasında kendilerini korumaktan aciz, şen şakrak oyunlar oynamaktadır.
Kız olsun veya erkek olsun, çocukların, kendilerini bu türlü “hasta ruhlu insanlar”dan koruyabilmesi için nasihat vermek yeterli değildir. Hatta çok defa; “Aman, oğlum/kızım, dışarıdaki kötü adamlara dikkat et, seni alır kaçırır...” türünden korku dolu nasihatler çocuğun ruhunda derin yaralar açılmasına da neden olmaktadır.
Bir yandan sosyal yönü kuvvetli çocuk yetiştirmek için uğraşılırken, bir yandan da böylesi nasihatler çocukların içe kapanmasına ve sosyal çevreden korkmasına neden olabilir.
Çocukların kendi bedenlerine yönelecek tehlikelerden kurtulabilmesi için verilecek olan asıl mahremiyet eğitimine biz, “Temel Davranış Refleksi” diyoruz.
Temel Davranış Refleksi’ni eskiler “Hayâ Duygusu” olarak da kullanmışlardır. Temel Davranış Refleksi gelişmiş bir çocuk kendisine yönelecek bir tehlikenin, tehlike olduğunu fark etmese bile, ani bir refleks ile o tehlikeden kendisini koruyabilir. Çocuk, kendisine yönelen anormal davranışın ne anlama geldiğini bilmese dahi ciddi rahatsızlık duyar ve o an o ortamdan uzaklaşmak ister.
Temel Davranış Refleksi hangi yaşta ve nasıl verilmelidir?
Temel Davranış Refleksi, çocuklara, en kolay olarak 4 – 7 yaş arasında kazandırılır. Bu yaş aralığındaki çocuklara aşağıdaki yol ve yöntemler izlenilerek bu refleks kazandırılır.
“Bedenim bana aittir” bilinci
Daha bebekliğinden itibaren kendisini rahatlıkla yetişkinlerin eline bırakan bebeğin ilerleyen yıllarda kendi bedeninin farkına varması ve çevresindeki yetişkinlerden ayrı bir birey olduğunu hissetmesi gerekir.
Anne-babalar, çocukları 4 yaşına gelmeye başladığı andan itibaren çocuklarına vücudunun kendisine ait olduğu bilincini vermelidir.
Bu bilincin oluşturulmasında en temel faktör anne-babaların çocuklarının bedenleri ile yapacakları tasarruflarda çocuklarının onayını alma yönünde eğilim göstermektir.
Örneğin, terlemiş bir çocuğun atleti izin alınmadan aniden çıkartılmamalı, altını ıslatmış bir çocuğun pantolonu kızgınlıkla ve öfkeyle değil, çocuktan izin alınarak çıkartılmalıdır.
Çocuk zamanla kendisinden izin alınmadan bedenine yapılacak müdahaleleri hisseder ve rahatsız olur.
“İzin verirsem dokunabilirsin” bilinci
Bu bilincin oluşturulması için anne baba, çocuğunun vücudunu hoyratça kullanmaktan kaçınmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarını öperken “Seni öpebilir miyim?” diye izin istemeleri bu bilincin oluşmasında etkilidir.
Çocuğun güçsüz bedeninin, herkes tarafından izinsiz kullanılmasının çocukların kendi bedenlerini koruma refleksini kıracağı unutulmamalıdır.
“Dokunulması yasak olan yerlerim” refleksi
Çocuklar dört yaşından itibaren vücutlarının belli bölgelerine dokunulmasından rahatsızlık duymaya başlamalıdır.
Özellikle genital bölgelere dokunulması çocukta ani tepkiye neden olmalıdır. Bu bilincin kazandırılması için dört yaşından itibaren çocukların genital bölgelerine temas azaltılmalıdır. Eş, dost ve akrabalar tarafından çocuk, dokunularak, öperek, vurarak sevilmemelidir.
“Fiziksel baskıya direnme” refleksi
Küçük yaştaki çocuklar kendi güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini büyüklerin gücünü keşfettikçe anlarlar. Anne-babalar ve akrabalar, çocuklarına olan sevgi gösterileri sırasında çocuklara kendi güçsüzlüklerini hissettirecek kadar büyük ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmalıdırlar.
Anne-babalar, çocuğuna kendisine güç uygulandığında karşılık verilmesi gerektiğini öğretmelidirler.
Bunun için bazen çocuğun istemediği bazı durumlarda gösterdiği tepki, güç gösterisi ile kırılmamalı, çocuğun direncinin işe yaradığı bizzat yaşayarak gösterilmelidir.
“Vücudum görünmemeli” hissi
Çocuklar yürümeye başladığı andan itibaren, çırılçıplak olarak ortada bırakılmamalıdır. Çocuk, hatırlayabildiği en küçük yaşlardan itibaren kendisini genital bölgeleri giyinik olarak hatırlamalıdır.
Özellikle dört yaşından itibaren çocuklar çırılçıplak olarak ev içinde veya ev dışında bulunmamalı, giysilerini kendisinin giyip çıkartmasına izin verilmelidir. Kendisini başkalarının yanında çıplak olarak görmeye alışkın olmayan bir çocuk, elbisesinin birileri tarafından çıkartılmasından ciddi rahatsızlık duyacaktır.
“Banyoda çıplak olunmaması” bilinci
Çocuk, temel davranış refleksi kazanması açısından dört yaşından itibaren anne-babası ile birlikte tamamen çıplak olarak banyoda bulunmamalıdır. Ayrıca çocuklar banyo yaparken üzerinde külotu da bulunmalıdır ki, çocuk, genital bölgelerinin görülmemesi ilkesini pratikte yaşayarak öğrenmiş olsun.
“Tuvalette benden başkası olmamalı” bilinci
Bazı anne babalar, çeşitli nedenlerle ya çocukları ile birlikte tuvalete girmekte veya tuvaletin kapısını aralık bırakmaktadır. Bu davranış çocuğun temel davranış refleksi kazanmasına engel olmaktadır.
Her ne sebeple olursa olsun dört yaşına gelen bir çocuk, tuvaletin “özel” bir mekân olduğunu öğrenmeli, tuvalet ihtiyacını gideren birisinin başkaları tarafından görülmesinin uygun olmayacağını bilmelidir. Çocuk genital bölgelerinin görülmesinden rahatsızlık duymamaya, kendisini tuvalette iken gören birisine tepki vermemeye alışmamalıdır.
“Soyunma ve giyinmede yalnızlık” ilkesi
Çocuğun dört yaşından itibaren genital bölgelerinin başkaları tarafından görülmesinden adım adım uzaklaşması gerekir. Bu bağlamda çocukların elbiseleri herkesin içerisinde değiştirilmemelidir.
Çocuklar mümkünse elbiselerini kendileri ve kimsenin görmediği bir ortamda değiştirmelidir. Eğer çocuk kendisi elbiselerini değiştiremiyorsa, anne ile ayrı bir odaya gidilerek elbiseler değiştirilmelidir.
“İzin verirsem kabul edilirsin” ilkesi
Anne için çocuk ne kadar büyürse büyüsün çocuktur. O yüzden anne, çocuğunun odasına girerken izin alınması gerektiğini düşünmez. Ancak, çocuk dört yaşına girdiğinden itibaren “izin verirsem kabul edilirsin” ilkesi hayata geçirilmelidir.
Anne-baba, çocuğun odasına girerken izin istemeli, her şeye rağmen onun çıplak vücudu ile karşılaşıldığında özür dilenip kapı kapatılmalıdır. Bu davranış kalıbı hem çocuğun kişiliğine saygıyı, hem de çocuğun rahatsız olduğu bir durumda itiraz edebilme becerisi kazandırılması açısından önemlidir.
Kişisel Gelişim ve Rehberlik
- "Etkili Konuşma" Önerileri ve Diksiyon
- "Gözleyerek Öğrenme" Süreci
- "İkna Sanatı"nda Duyguları Etkileme Yaklaşımı
- "Öğrenme Kaabiliyeti"nin Şifreleri
- "Zihin Engelinin Nedenleri" Araştırma Makalesi
- A'dan Z'ye Ailenin Eğitimi
- Aile İçi Eğitim ve Problem Çözme Yöntemleri
- Anne Babalara Tavsiyeler...
- Artikülasyon Bozukluğu Yaşayan Çocukların Eğitimi Nasıl Olmalıdır?
- Aşırı Müdahaleciliğin Zararları
- BAŞARIYA GÖTÜREN DAVRANIŞLAR NELERDİR?
- Başarıyı Arttıran Aile Tutumları
- Beden Dili'ni Kullanarak Olumlu İzlenim Sağlama
- Bir Anne Baba Çocuğundan Ne Bekler?
- Bir Konuyu Nasıl Tamamen Kavrayabilirsiniz?
- Çatışma Anında Sergilenen Taktikler
- Çocuk Yetiştirmede Hayati Değere Sahip Hususlar
- Çocuklara Sorumluluk Duygusunu Kaybettiren Tavırlar
- Çocuklarda "Okul Fobisi" ve Çözüm Önerileri
- Çocuklarda Kardeş Kıskançlığı
- Çocuklarda Okuma Bozukluğu ve Psikolojik Tedavisi
- Çok Özel LYS'ye Hazırlanma Taktikleri
- Ders Çalışmak Hakkında Bulunmaz Tavsiyeler
- Derste Dikkat Dağılmasının ve Kopmaların Çözümü Nedir?
- Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Nedir? Çözüm Yolları Nelerdir?
- Dikkat Eksikliği ve Hiperaktif Olan Çocuklara Karşı Etkili Davranış Taktikleri
- Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü
- Ergenlik Çağı ve Ergenlik Döneminde Yaşanan Sorunlar
- Ergenlik Dönemi Psikolojisi
- Ergenlik Döneminde Aile ile Yaşanan Sorunlar