Hazır | Konular | Kitaplar

Sultanahmet Hanutçuları

Sultanahmet Hanutçuları



İstanbul'da Turist Sierranın ölümüyle gözler hanutçulara çevrildi.

Sultanahmet'i merkez alan İstanbul Hanutçularının bakış açısını sunalım...


Hanutçu gözüyle turist profili :

Hanutçuların en gözde müşterisi Amerikalı turisttir. Pazarlık etmez. Malı beğenirse alır.

Bol para harcar. Amerikalıları İtalyan ve İspanyollar takip eder.

Bunlar Türkler gibi alışveriş etmeyi sever. Halı aldığı zaman yedi göbek akrabasına da alır.

Yüksek sesli konuşur ve kesinlikle pazarlık ederler. Japonlar en sevilen turisttir. Çok dürüst olurlar ve yalan nedir bilmezler.

Lügatlerinde yok diye bir kelime yok. Bu yüzden malı almak istemedikleri zaman ‘biraz düşüneyim’ derler.

Alışverişin de milliyeti var

*Almanlar altın ve deri alır. Altın Almanların ol-

mazsa olmazı; çünkü Almanya’da altın fiyatları Türkiye’nin iki katı.

*Belçikalılar deri alır.

*Amerikalılar her şeyi alır, yeter ki beğensin.

*Japonlar el işçiliği olan ürünleri severler, turkuaz halı kilime meraklılar.

*Rus turist para yemeye gelir.

*Hollandalı halı almaz. Ona göre en güzeli makine halısıdır.

Hanutçuluğun yazılı olmayan kuralları

İyi bir hanutçu turistin kılık kıyafetine önem vermez. Çünkü paranın kimde olduğu bilinmez.

Bir hanutçu bir diğerinin müşterisine göz dikmez.

Dükkan kapısının önünde görev yapan, yani turistin dikkatini içerdeki mallara çekmeye çalışan çağrıcı hanutçu her müşteriden yüzde 10 alır. Dışarıdan dükkana getirilen müşteri ise dükkan sahibinin kazancına göre daha yüksek bir yüzdeye tabiidir.

İki hanutçu beraber volta atarken hanutladıkları turistin hanutuna ortak olurlar. Satılan mallardan elde edilen kâr, kardeş payı yapılır.

Hanutçunun ‘olta’ lügatı

Hanutçuluk mesleğinde turistle diyaloğa nasıl girildiği çok önemli. Turistin soruya veya espriye yanıt vermesine mükabil uzun bir sohbet başlayacak ve bu sohbet, bir alışverişe neden olacaktır. İşte atılan bazı oltalar:

Hello my friend, how are you? (Merhaba arkadaşım, nasılsın?)

You remind me a Hollywood star! (Sen bana bir Hollywood yıldızını anımsatıyorsun.)

Look, I tell you what? (Bak sana ne anlatacağım?)

Do you want to buy this mosque? (Bu camiyi satın almak ister misin?)
You don’t have to buy, just look. (Satın almak zorunda değilsin, bakman yeterli.)