Hazır | Konular | Kitaplar

Sınavlara Hazırlanan Öğrencilerin Ailelerine Hayati Öneriler

Bugün hayatımızın her safhası sınav olmuş durumda. Yazılılar, Sözlüler, SBS, ÖSS, KPSS, KPDS, TUS vs. ... saydıkça kuyruk uzayıp gidecektir.



Bu kadar yoğun sınav trafiğinin içinde boğulan çocuklarımızın aileleri, bu durumlara karşı nasıl davranmalıdır? sorusunun cevabını irdeleyeceğiz.


AİLE REHBERLİĞİ

Sınavlara hazırlanan öğrencilerin aileleri olarak sizlere de önemli görevler düşmektedir.

Çocuklarının sınava hazırlandıkları sırada ailelere düşen en önemli görev, çocuklarının çalışma isteğini arttırmak ve kaygı yükseltici davranışlardan kaçınmaktır.

Öncelikle çocuklarınızın ergenlik döneminde olduğunu ve bu dönemin özelliklerini taşıdığını unutmayın.Ergenlik dönemindeki gençler;

a) Duygusal yönden daha olgunlaşıyor ama bir tarafıyla da hala çocuk kalıyorlar.

Karşı cinsle ilişkileri arttırıyor.

Sadece dersleriyle ilgili değiller, başka heyecanlarda arıyorlar.

b) Aile ve öğretmenler çocuğun önem verdiği insanlar rolünden yavaş yavaş sıyrılıp, kendi yaşıt gurubuna doğru ilgisi artmaktadır.

Bu da kimlerle arkadaşlık ettiği ve arkadaş grubunun genç üzerindeki etkileri gibi konuları da beraberinde getiriyor.

c) Sosyal olgunluğu gelişiyor.Ama bir taraftan da toplum önüne çıkma, kalabalıkla düşüncelerini ve duygularını paylaşma konusunda bazı sıkıntılar yaşıyor.

d) Bağımsızlık isteğine sahip oluyor."Ben olmak istiyorum" diyor.

e) Zihinsel yönden gelişiyor.İyi düşünüyor. Yalnız düşündükleri gerçekleştiğinde sonuçlarını tam olarak kestirememe gibi bir sıkıntı yaşıyorlar.

Bu noktada ailenin desteğini ihtiyaç duyuyorlar. Fakat bunun " Bizim zamanımızda böyleydi " Tarzında yaptığınızda tepki gösteriyorlar.

Bunun yerine " Böyle bir şey olursa, sence ne olabilir; Sonuçlar istediğimiz gibi olmazsa ne gibi önlemler alabiliriz.

Gel beraber düşünelim" diyerek gence karar verme sürecine kadar, kendi dönemimizden fazlaca bahsetmezsek daha iyi olur.

f) Boş zamanlarını değerlendirmek istiyor sosyal aktivitelere ihtiyaç duyuyor.

Sosyalleşmesini tamamlayabilmesi, grubun bir üyesi olması kendi yaşıtlarıyla ileride kuracağı hayatı düşlemesi ve planlaması için gencin kendi yaşıt grubuna bu dönemde oldukça ihtiyacı vardır.


İsterseniz şimdide çocuklarımızı motive edebilmek için aileler olarak sizlerin neler yapabileceği konusuna deyinelim.

Çoğu aileden " Destek olmaya yardım etmeye çalışıyoruz ama bizim yardımımızı çoğu zaman kabul etmiyorlar " gibi dert yanlamalar alıyoruz.

Bu soruya şöyle cevap verilebilir. Eğer bu yardım bana yük oluyorsa, karşılığını verememek bana sıkıntı veriyorsa ben bu yardımı almak istemem.

Surun budur. demek ki çocuğunuz sizin yardımınızın ona yük olduğunu düşünüyor ve karşılığını veremezsem diye korkuyor ve sıkıntıya düşüyor.

Keşke onu borçlandırsanız " Senin için şu kadar para harcadım" yerine " Sana şu kadar kredi açtım " yada " Bana şu kadar borçlusun" demeniz daha iyidir. Ve bu kadar masraf yapmak benim görevim, bunun sözünü etme demeliyiz yada ben sana borç olarak veriyorum, ileride bunu bana ödeyeceksin demeliyiz.

Çocuğunuzun üstündeki ağır yükü kaldırın.

Çocuğunuzun sizinle bir şey paylaşmadığını söylerken sizin onunla ne paylaştığınızı düşünüyor musunuz ?

Eğer siz bir şey paylaşmadan, onun size gelip açılmasını bekliyorsanız, siz çocuğunuzu sorguluyorsunuz demektir.

Asıl isteğiniz size hesap vermesidir, sizinle bir şeyler paylaşması değil, unutmayın sizler çocuklarınız için birer modelsiniz siz nasıl davranırsanız onlarda aynı şekilde davranacaktır.

Çocuğunuza " Senin sınavı kazanıp başarılı olacağına inanıyorum " diyorsunuz, ama bunu inanarak samimi olarak mı söylüyorsunuz yoksa ona moral vermeye mi çalışıyorsunuz.

Çocuğunuz bunu sezer. Eğer çocuğunuz " Biraz zor kazanırım " diyorsa bu onun kendisine güvensizliğini gösterir.

Onun yerine " Ben senin yerine sınava girecek değilim, sınava girecek olan sensin. Ben girseydim başarır mıydım ondan da emin değilim.

Planını, programını yapıp çalışacaksın olursa olur, olamazsa olmaz.

Senin yerine ben giremeyeceğime göre sorumluluk senindir." diyerek sorumluluğu çocuğunuzun üzerine vermeniz gerekmektedir.

Biz ise çocuklarımıza sorumluluk vermemek için elimizden geleni yapıyor ve onun erdem olduğunu düşünüyoruz.

" Hiç ders çalışmadıkları, sürekli telefonla konuştukları müzik dinledikleri veya televizyon seyrettikleri konusunda sıkça şikayetçi oluyorsunuz.

Bu gerçekten böyle mi yoksa sizi çocuklarınızı sadece müzik, telefonla konuşurken veya televizyon seyrederken görüyor, ama ders çalışırken görmüyor musunuz ?

Onu her zaman görmelisiniz yalnızca kendi istediğiniz zamanlarda değil.

Çocuğunuzda gördüğünüz hataları düzeltmek için onu eleştirmeyin; tembel, aptal, sorumsuz gibi onu yargılayıcı ifadelerden kaçınız.

Bu durum çocuğunuzun kendine olan güvenini azaltır. Yanlışlarını düzeltmek yerine, doğrularını taktir edin.

Çocuğunuza teşekkür etmekten veya ondan özür dilemekten kaçınmayın. Bu sizi onun gözünde küçültme tersine size olan saygısının artmasına sebep olur.

" Bu kafayla gidersen zor kazanırsın " , " Bak Ali şurayı kazanmış bakalım sen ne yapacaksın " gibi ifadelerden kaçının çocuğunuzu kendinden daha başarılı olanlarla kıyaslayarak motive etmeye çalışmanız çoğu zaman ters tepki yapıp onu çalışmaktan tamamen soğutur.

Unutmayın insanlar yetenekleri yönünden eşit değildir. Nasıl boyları, kiloları, saç ve göz renkleri aynı değilse başarıları da aynı olmayabilir.

Çocuğunuz durumunu başkaları ile değil daha önceki kendi başarı durumu ile kıyaslayınız. Buda geçmişteki başarılarını ona hatırlatarak yapınız.

Bazen anne-babalar kendi gerçekleştiremediklerini, ideallerini çocuklarının gerçekleştirmesini ister. " Ben olamadım, O olsun.

Ben yapamadım, o yapsın " anlayışı ile hareket edip çocuklarını baskı altında tutarlar.

Çocuğunuzun istek ve ideallerinin sizinkilerden farklı olabileceğini unutmayın. Onu kendi istekleri ve yetenekleri doğrultusunda seçim yapmasına izin verin.

Meslek secimi konusunda yol gösterebilir, fikrinizi söyleyebilirsiniz ama son kararı siz değil çocuğunuz versin.

Yeteneklerine ve isteklerine uygun olamayan bir mesleği seçmesi onu mutsuz ve başarısız yapar.

Çocuğunuz kendi istediği üniversiteyi veya bölümü kazanamazsa, gideceği okulu bir ceza gibi göstermeyin.

" Eğer X fakültesine giremezde Y fakültesine girerse hiçbir şey olamazsın.

Orada okumuşsun okumamışsın fark etmez " gibi sözler sarf etmeyin. Bu tür sözler onun gideceği okulu, yapacağı mesleği sevmesine imkan bırakmaz.

Toplumumuzda her meslek grubundan elemana ihtiyaç olduğunu ve alacağı eğitimin hayatı açısından yinede büyük önem taşıdığını unutmayın.

Ailede eşler arasındaki çatışmalar veya ergenlik çağındaki gençle yapılan, tartışmalar gencin başarısını azaltacağından bu konuda titiz davranın.

Çocuğunuzla mümkün olduğunca tartışmaya girmekten kaçınınız ve eşinizle olan tartışmalarınızı yansıtmamaya çalışınız ve onu da tartışmaya çekip taraf tutmaya zorlamayın.

Ders çalışma konusunda yapılacak aşırı baskılar çocuğunuz ders çalışma ve başarma isteğini düşüreceğinden bu konuda aşırı baskı yapmayın. Çalışmasını kolaylaştıracak şekilde davranmanız yeterlidir.

Çocuğunuzu kendisine ders programı hazırlaması konusunda teşvik edin ve programa uyup, uymadığını ona hissettirmeden takip edin.

Zaman zaman hazırladığı programa uymakta zorlanabilir bun hoşgörü ile karşılayın. Bu uyumsuzluk sürecini devamlılık gösterdiğini fark ederseniz, onun yumuşak bir dille uyarınız.


Lise derslerinin yanında üniversite sınavına hazırlanması, çocuğunuzun yükünü arttırmaktadır.

Zaman zaman ders dışı faaliyetlerinde de bulunmak isteyecektir. Bu duruma müsaade edin.

Bir yıl boyunca her şeyden elini ayağını çekip sadece ders çalışmasını bekleyemezsisiniz.

Arada bir arkadaşları ile dolaşması, temiz hava alması, onu dinlendirip, aklını toplamasına ve daha zinde bir şekilde çalışmaya başlamasını sağlar.

Başarılı bir yıl dileğiyle...

aile rehberliği, ailelere öneriler, SBS ye hazırlananlar, sınav öncesi ailenin tutumu başlıklıo konular açıklandı...

"aile rehberliği, ailelere öneriler, SBS ye hazırlananlar, sınav öncesi ailenin tutumu" konuları bitti...