İlk kendim uygulama sırasında keşfettim bu lezzeti. Hiçbir aşçıdan ya da yemek kitabından alınmamıştır kesinlikle.
Peki neler lazım?
1. 1 kilo pırasa
2. Limonların sıkılmasıyla elde edilmiş saf limon suyu: yarım çay bardağına yakın,
(kesinlikle hazır limon sosu olmaz)
3. 1 çorba kaşığı salça (kış mevsinde domates önermiyorum. Eğer organik domates varsa iki adet kuşbaşı olarak doğranmış domates kullanmak daha iyi olur.)
4. Yarım çay bardağı pirinç
5. Yemekte havuç sevenler için; kuşbaşından az daha küçük ebatlarda doğranmış biraz havuç
6. Sıvı yağ (zeytinyağı daha iyi olur)
7. Tuz (doğal tuz çok daha iyi olacaktır. Rafine tuzlar aslında tuz değil, sanayiide ve üretimde kullanılmak amacıyla hazırlanan çok zararlı bir kimyasal karışımdır.)
8. Kaliteli pul biber : 1 tatlı kaşığı
9. Sıcak su: 1 litre civarı
Bu arada eğer malzemeleri söylediğimin dışındaki şekliyle te’min ettiyseniz hemen vazgeçin. Tarifime harfiyyen uymazsanız, aynı lezzeti kesinlikle yakalayamazsınız.
En kritik unsurlardan birincisi pırasaların doğranmasıdır.
Yeşil olan ve kuyruk oluşturan kısımlar kesilerek ayrılır. Yalnızca beyaz olan taraflar ile yeşil-beyaz karışımı olan tarafları kullanırız.
Kullanılacak kısımda Önce pırasa boylamasına 2 ‘ye ayrılır. Yani, uzunlamasına ikiye ayrılmalıdır. Kesinlikle teker şeklinde değil.
Direkt teker şeklinde doğramak çok hatalı olur. Klasik yemek pişirmede teker şeklinde doğramak çok yaygındır.
Zaten bu yüzden, pırasa sevilmeyen bir yemek olarak ünvan kazanmıştır birçok kişi arasında.
Sanki, keser sapını dilimler gibi doğrayıp piştiğinde insan önüne gelince ister istemez bir tiksinti meydana getiriyor.
İşte bu yüzden direk pırasa doğranmamalı, önce uzunlamasına boydan boya ikiye ayrılmalıdır.
İkiye ayrılan bu 2 büyük parça sonradan yarım santimlik aralıklarla dilimlenmelidir.
Bu yöntemle biribirinin içinde sarılı kocaman kocaman pırasa parçaları yemekte karşımıza çıkmaz. Böylece de iştah kaçırıcı bir durum oluşmamış olur.
Pişirme:
Tencereyi ateşe koyup, sıvı yağımızı tencereye koyarız. Biraz yağ ısınınca, doğranmış pırasaları tencereye atarız.
(Ancak havuç kullanacaklar önce doğranmış havuçları tencereye atarlar ve havuçları iyice kavurup pırasaları tencereye daha sonra atmalıdırlar.)
Kısık veya orta ateşte aynı soğanları pembeleştirirken kullandığımız yöntemdeki gibi pırasaları uzun süre yağda pembeleştiririz . en önemli ikinci unsur da budur. Yani yavaş yavaş pırasaları yağda sertliğini kaybettirene kadar kavurmak. Bu yemeğe çok müthiş bir lezzet verecektir.
Yeterince kavurduysak salçayı ekleriz(domates kullanıyorsak domatesleri ekler 3-5 dakika kavururuz.), pul biberi de ekleyip 1-2 dakikada salçayla birlikte kavururuz.
Sonra limon suyunu tencereye boşaltıp biraz karıştırırız. Böylece de limon suyunun aroması pırasaya henüz su katılmadan karışmış olur. Su kattıktan sonra eklesek limon o kadar lezzet vermez.
Sonra hazır beklettiğimiz sıcak suyu, pirinci ve tuzu ekler ve güzelce karıştırırız. Kaynadıktan sonra kapağını iyice kapatıp kısık ateşte maksimum yarım saat pişiririz.
Afiyet Olsun..
Yemeğime de isim verdim: Çamlıca PIRASA – Buda tescil olsun... 28 Mart 2012- İZMİT/KÖSEKÖY
İlk kez Bilecik’te yapmıştım galiba 1996
Hatta, sinan özdoğan çok şaşırmıştı, devasa büyüklükte bir tencere pırasanın kapış kapış bitirilmesine...
Herkes her türlü kopyalayabilir, alabilir, kullanabilir. Ama en azından adını da kullanın ki vatandaş lezzetli pırasaya ne denildiğini duymuş olsun
"pırasayı sevdiren tarif" bitti...
Afiyet Olsun.