Beyin Felcinin Çeşitleri
Felç yada diğer adıyla inme nedir ve kaç çeşidi vardır?
Beyin Felcinin Çeşitleri?
İnme (beyin felci) denilen durum, beyne kan götüren damarların tıkanması ya da yırtılması ile oluşur.
Birbirinin zıttı gibi görünen bu iki durumda da, beynin bir bölümü kansız kaldığından beslenemeyerek harap olur.
Kaba bir benzetmeyle; beyin bir tarlaya, damarlarla taşınan kan da derelerle gelen suya benzetilirse, damar tıkanıklığı oluşması dereden hiç su gelemediği için tarlanın susuzluk nedeniyle, damar yırtılması ise derenin taşması nedeniyle tarlanın sel baskınına uğraması nedeniyle harap olmasıdır.
İster hiç su alamadığı, isterse de su altında kaldığı için olsun, sonuç aynı olacak; tarladaki ürün harap olacaktır. Bu benzetmedeki gibi, damarların hastalanması sonucunda, ilgili beyin bölgesi tahrip olur.
İskemik inme (beyin infarktüsü, beyin damar tıkanıklığı)
En sık rastlanan inme türü 'infarkt' diye adlandırılan, beynin bir bölümüne kan akışının durmasından kaynaklanan türdür. Bir pıhtının damarı tıkaması ya da damarın kanın akışına izin vermeyecek derecede daralması infarkt'a sebep olabilir. Beynin bir bölümü yeterli miktarda kanla beslenmediğinde bu bölüm oksijen alamaz. Bu arada, herhangi bir ağrı hissetmediği için inme geçiren kişi tıbbi destek istemekte gecikebilir. Beyinde damar tıkanmasının kalp krizinden en önemli farklarından biri genellikle kural olarak 'ağrısız' olmasıdır.
Beyin kanaması İkinci tür inme ise beyinde meydana gelen kanama sonucu oluşur. Yaklaşık her 5 inme olayından 1'i kanamadır. Kanama ya beyin dokusu içine ya da beyni çevreleyen zarlar içine (subaraknoid kanama) olabilir. Beyin dokusu içine olan kanamalarda komşu beyin dokularına baskı ortaya çıkar ve ağır seyreder. Beyin kanamasında ağırlıklı olarak ciddi ve ani bir baş ağrısı hissedilebilir. Bunun yanı sıra, bazı hastalarda tamamen ağrısız nörolojik semptomlar da görülebilir.
Geçici İskemik Atak (Küçük İnmeler) Söz konusu küçük inmeler, gerçek inmelerde olduğu gibi kan akışındaki bir tıkanma nedeniyle oluşmakla birlikte genellikle birkaç dakika ya da en geç 24 saat içinde açılmakta, ciddi bir hasara yol açmamaktadır. Ancak, küçük inmelerin en önemli özelliği, bazı kişiler için daha ciddi bir inmenin ön habercisi niteliği taşımalarıdır.
Beyinin normal işlevlerini yerine getirebilmesi için kesintisiz bir şekilde tek yakıt kaynağı olan glukozu ve bunu yakabilmek için de oksijeni elde edebilmesi gerekir. Bu iki temel madde boyunumuzun her iki tarafında yer alan ve kafatası içerisindeki beyine kadar ulaşan sağlı sollu birer adet karotis arter (şah damarı) aracılığıyla ulaştırılır. Her iki karotis arter kafatası kemikleri içerisinden geçerek beyine ulaşırlar. Sonrasında da beyin içerisinde dallanırlar. Beyinin arka bölgeleri ile beyin sapı ve beyinciği vertebral arterler denen damarlar beslese de beynin kan ihtiyacının büyük kısmı önde yer alan karotis arterler denen damarlarca sağlanır.
Beyindeki nöron denen sinir hücreleri işlevlerini yerine getirebilmek için yeteri miktarda oksijen alamazlarsa glukozu tam olarak parçalayamazlar. Bu durumda nöronlar enerjiden yoksun kalmakla kalmaz glukozun yeterince parçalanamamasına bağlı oluşacak zararlı yan ürünlerden de etkilenirler ve hasarlanabilirler. Bu hasarın beyinin işlevlerinde yol açtığı bozukluklar sonucunda ortaya çıkan tabloya İnme-stroke denir. İnme dünyada kalp hastalıkları ve kanserden sonra ölüm nedenleri arasında üçüncü sırayı almaktadır.
İnmeler 2 gruba ayrılırlar; iskemik (tıkayıcı-geçici kan akımı kaybı veya azalması nedeniyle oluşan) ve hemorajik (kanamalı). İnme bazı araştırmacılar tarafından kalp damarlarındaki tıkanıklıklarda ortaya çıkan durumdan yola çıkılarak beyin krizi olarak değerlendirilmektedir. İnmelerin çoğunluğu iskemik-tıkayıcı tiptedir. Bu tıkanıklıkların başlıca sebebi damar tıkanıklıklarıdır. Hemorajik-kanamalı inmede ise beyinin herhangi bir yerinde kanama olmakta ve bu kanın neden olacağı fazla basınç oluştuğu bölgedeki hücrelerin ölmesine yol açar. Sonuçta beyin dokusunda oluşan hasar oluştuğu yere bağlı olarak geçici bulanık görmeden körlüğe; kollar, bacaklar ve parmaklarda uyuşukluk ve güçsüzlüğe, denge sağlamada zorluğa, konuşma yeteneğinin kaybına kadar değişebilen belirtiler şeklinde kendisini gösterir. Hatta bilinç kaybına bile yol açabilir.
İnmede belirtilerin dağılımı ve ağırlığı tamamen beyinin etkilenen kısmı ve bu kısmın genişliğine ve beyinin inmeye maruz kalan kısmının yönettiği vücut bölgesine göre değişkenlik gösterir. Beyinde vücudun yönetildiği bölgeler ters olarak yer alırlar, yani beyinin sağ yarısı vücudumuzun sol yarısını, sol yarısı da sağ yarısını kontrol eder. Vücudun yarısında uyuşukluk, konuşma bozuklukları, görme bozuklukları, dengesizlik hatta bilinç durumunda değişiklik oluşabilecek bazı belirtilerdir. Beyinde etkilenen alanın yerleşimine göre hastalar hastalıklarını inkar etme şeklinde bulgu da verebilirler. Eğer inme beyin sapını da etkilerse burada yerleşim gösteren solunum ve yutma ile ilgili alanlar da etkileneceğinden solunum ve yutma işlevlerinde bozulma ortaya çıkacaktır. Beyinin sağ yarısının etkilenmesi durumunda hastalarda günlük aktivitelerde beceriksizlik, mekânı algılamada zorluk gibi günlük hayatlarını etkileyecek belirtiler ortaya çıkar. Aynı şekilde beyinin sol yarısının etkilenmesi durumunda ise kişide bellek bozuklukları, konuşulan dili anlayamama veya konuşamama şeklinde yine günlük hayatlarını çok etkileyecek belirtiler ortaya çıkacaktır. Vücudumuzun denge ile ilgili organlarından biri olan beyinciğin inme sonucu haraplanması durumunda ise denge ve koordinasyon bozuklukları ortaya çıkacaktır. Yine bu durumda baş dönmesi, bulantı, kusma da görülür.
İnme tanısında beyin tomografisi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile beyinin kanayan veya kansız kalarak etkilenen bölgesinin görüntülenmesi kullanılır. Ek yöntemler olarak BTA(bilgisayarlı tomografi anjiografi), MRA(manyetik rezonans anjiografi), DSA( dijital substraksiyon anjiografi) ile beyinin damarsal yapıları görüntülenir. İnme oluşumunda önemli bir rolü olan kalp kaynaklı pıhtıların ve kalbin durumunun belirlenebilmesi için yardımcı yöntemler olarak ekokardiografi ve holter gibi inceleme teknikleri de yardımcı olacaktır.
İnme nedenleri arasında sigara içimi, yüksek kolesterollü beslenmek alp hastalıkları, diabetes mellitus(şeker hastalığı), hipertansiyon yer alır. Ayrıca geçici iskemik ataklar da inmeye yol açarlar. Yine beyin damarlarına giden kanın azalmasına yol açabilecek etmenler içerisinde kandaki eritrosit(kırmızı küre) fazlalığı, alkol, uyuşturucu madde kullanımı, böbrek rahatsızlıkları, aşırı stres, dengesiz beslenme ve düzensiz yaşam da inme riskini arttırırlar. İnme genelde yaşlı hastalığı olarak bilinse de daha genç yaşlarda hatta çocukluk yaşlarında bile görülebilmektedir. 35 yaşından sonra her 10 yılda tehlike ikiye katlanmaktadır.
İnmeye yol açan nedenler içerisinde en önemli oranı karotis arterlerde özellikle dallanma yerlerindeki lezyonlardır. Bunlar iskemik inme hastalarının %50-80'inde görülürler. Diğer bir önemli grup da %15-20'yi oluşturan kalp kaynaklı beyin damarlarında tıkanmalardır. Özellikle daha öncesinde kalp krizi geçirmiş olan insanlarda kalp kasının bir kısmı görevini yapamaz hale gelmiş olacağından kalp içerisinde oluşabilecek olan pıhtıların koparak beyin damarlarını tıkama olasılığı artmaktadır. Böyle hastalarda kalp ritminde de bozulma olabileceğinden bu rtim bozuklukları nedeniyle kanın pompalanması sırasında beyin yönüne de fırlatılabilmektedir.
Yine beyini besleyen ana damarlar olan karotis (şah damarı) arterlerde veya beynin arka kısmı ve beyinciği besleyen vertebral arter sisteminde olabilecek bir tıkanma veya daralma da inmeye neden olabilir.
Diabet, yüksek kan kolesterol değerleri ve hipertansiyon gibi durumlar damar boşluğunun yapısını bozarak özellikle ince dallanmaların olduğu beyinin daha derin bölgelerini besleyen damarlarda tıkanmaya yol açabilirler. Bir damar yeteri genişlikte çapa sahipse ve yavaş yavaş tıkanma gelişmişse sağlam kalan diğer damarlardan bu damarın beslediği alana doğru damarlanmalar oluşacak ve herhangi bir sorun oluşmayacaktır. Ancak, tıkanma aniden ortaya çıkarsa ve bu durum özellikle uç dallarda oluşursa inme belirtileri oluşacaktır.
Yine inme oluşumu açısından risk altında olan bir grup hasta da kalıtımsal hastalıklar, romatizmal hastalıklar ile kanın pıhtılaşmasında problem oluşturabilecek hematolojik hastalıkları olan kişilerdir. Yine damar diseksiyonları (aniden yırtılma) inme nedenleri arasındadır. Diseksiyonlar özellikle çocuklar ve gençlerde inme nedeni olabilirler.
Yine iskemik (tıkayıcı) inmelerin yaklaşık %10-30'unu oluşturan nedeni bilinmeyen inmeler de yer almaktadır.
İnme tedavisinde günümüzdeki en önemli gelişmelerden birisi de ilk 3 saat içerisinde görülebilmişse ve hastanın klinik durumu da uygunsa damar açıcı tedavinin yapılabilmesidir. Bu tedavide rekombinant doku plasminjen aktivatörü denen bir madde ilk 3 saat içerisinde tanı almış hastalara uygulanır. Bunun dışında rehabilitasyon tedavisi medikal tedavi seçenekleri de bulunmaktadır. Medikal tedavide inme geçirmiş kişilerde sebebin bulunarak ortadan kaldırılması ve mevcut riskin de azaltılması amaçlanır. Örneğin yüksek kan kolesterol değeri olan ve/veya hipertansiyonu olanların öncelikle bu sorunlarının tedavisi planlanır. Kan akışkanlığında problem olan kişilerde kan sulandırıcı denen ilaçların kullanımı, diabeti olanların diabetinin öncelikli tedavisi önerilir.
Bir diğer tedavi seçeneği ise cerrahi tedavidir ki burada karotis arterlerde DSA ile saptanan %70 ve üzerindeki darlık durumunda endarterektomi denen işlem uygulanır. Bu işlemde tıkanmış olan damar bolumu cerrahi olarak açılarak hasarlı doku alındıktan sonra damar çeperi tekrar kapatılmaktadır. Bir diğer tedavi yöntemi de bir girişimsel radyoloji yöntemi olarak karotis arterlere stent takılmasıdır.
İnme geçiren hastalarda beynin etkilenen bölgesine göre değişkenlik gösteren vücut fonksiyon kayıpları olabileceğinden kişilerin bu kaybettikleri fonksiyonlara tekrar kavuşabilmeleri için rehabilitasyon tedavi programlarına gereksinimleri de olmaktadır. Bu durumda da fizik tedavi rehabilitasyon klinikleri ile bağlantı kurularak gerekli tedavi planı yapılabilir.
Beyin Felcinin Çeşitleri?
İnme (beyin felci) denilen durum, beyne kan götüren damarların tıkanması ya da yırtılması ile oluşur.
Birbirinin zıttı gibi görünen bu iki durumda da, beynin bir bölümü kansız kaldığından beslenemeyerek harap olur.
Kaba bir benzetmeyle; beyin bir tarlaya, damarlarla taşınan kan da derelerle gelen suya benzetilirse, damar tıkanıklığı oluşması dereden hiç su gelemediği için tarlanın susuzluk nedeniyle, damar yırtılması ise derenin taşması nedeniyle tarlanın sel baskınına uğraması nedeniyle harap olmasıdır.
İster hiç su alamadığı, isterse de su altında kaldığı için olsun, sonuç aynı olacak; tarladaki ürün harap olacaktır. Bu benzetmedeki gibi, damarların hastalanması sonucunda, ilgili beyin bölgesi tahrip olur.
İskemik inme (beyin infarktüsü, beyin damar tıkanıklığı)
En sık rastlanan inme türü 'infarkt' diye adlandırılan, beynin bir bölümüne kan akışının durmasından kaynaklanan türdür. Bir pıhtının damarı tıkaması ya da damarın kanın akışına izin vermeyecek derecede daralması infarkt'a sebep olabilir. Beynin bir bölümü yeterli miktarda kanla beslenmediğinde bu bölüm oksijen alamaz. Bu arada, herhangi bir ağrı hissetmediği için inme geçiren kişi tıbbi destek istemekte gecikebilir. Beyinde damar tıkanmasının kalp krizinden en önemli farklarından biri genellikle kural olarak 'ağrısız' olmasıdır.
Beyin kanaması İkinci tür inme ise beyinde meydana gelen kanama sonucu oluşur. Yaklaşık her 5 inme olayından 1'i kanamadır. Kanama ya beyin dokusu içine ya da beyni çevreleyen zarlar içine (subaraknoid kanama) olabilir. Beyin dokusu içine olan kanamalarda komşu beyin dokularına baskı ortaya çıkar ve ağır seyreder. Beyin kanamasında ağırlıklı olarak ciddi ve ani bir baş ağrısı hissedilebilir. Bunun yanı sıra, bazı hastalarda tamamen ağrısız nörolojik semptomlar da görülebilir.
Geçici İskemik Atak (Küçük İnmeler) Söz konusu küçük inmeler, gerçek inmelerde olduğu gibi kan akışındaki bir tıkanma nedeniyle oluşmakla birlikte genellikle birkaç dakika ya da en geç 24 saat içinde açılmakta, ciddi bir hasara yol açmamaktadır. Ancak, küçük inmelerin en önemli özelliği, bazı kişiler için daha ciddi bir inmenin ön habercisi niteliği taşımalarıdır.
Beyinin normal işlevlerini yerine getirebilmesi için kesintisiz bir şekilde tek yakıt kaynağı olan glukozu ve bunu yakabilmek için de oksijeni elde edebilmesi gerekir. Bu iki temel madde boyunumuzun her iki tarafında yer alan ve kafatası içerisindeki beyine kadar ulaşan sağlı sollu birer adet karotis arter (şah damarı) aracılığıyla ulaştırılır. Her iki karotis arter kafatası kemikleri içerisinden geçerek beyine ulaşırlar. Sonrasında da beyin içerisinde dallanırlar. Beyinin arka bölgeleri ile beyin sapı ve beyinciği vertebral arterler denen damarlar beslese de beynin kan ihtiyacının büyük kısmı önde yer alan karotis arterler denen damarlarca sağlanır.
Beyindeki nöron denen sinir hücreleri işlevlerini yerine getirebilmek için yeteri miktarda oksijen alamazlarsa glukozu tam olarak parçalayamazlar. Bu durumda nöronlar enerjiden yoksun kalmakla kalmaz glukozun yeterince parçalanamamasına bağlı oluşacak zararlı yan ürünlerden de etkilenirler ve hasarlanabilirler. Bu hasarın beyinin işlevlerinde yol açtığı bozukluklar sonucunda ortaya çıkan tabloya İnme-stroke denir. İnme dünyada kalp hastalıkları ve kanserden sonra ölüm nedenleri arasında üçüncü sırayı almaktadır.
İnmeler 2 gruba ayrılırlar; iskemik (tıkayıcı-geçici kan akımı kaybı veya azalması nedeniyle oluşan) ve hemorajik (kanamalı). İnme bazı araştırmacılar tarafından kalp damarlarındaki tıkanıklıklarda ortaya çıkan durumdan yola çıkılarak beyin krizi olarak değerlendirilmektedir. İnmelerin çoğunluğu iskemik-tıkayıcı tiptedir. Bu tıkanıklıkların başlıca sebebi damar tıkanıklıklarıdır. Hemorajik-kanamalı inmede ise beyinin herhangi bir yerinde kanama olmakta ve bu kanın neden olacağı fazla basınç oluştuğu bölgedeki hücrelerin ölmesine yol açar. Sonuçta beyin dokusunda oluşan hasar oluştuğu yere bağlı olarak geçici bulanık görmeden körlüğe; kollar, bacaklar ve parmaklarda uyuşukluk ve güçsüzlüğe, denge sağlamada zorluğa, konuşma yeteneğinin kaybına kadar değişebilen belirtiler şeklinde kendisini gösterir. Hatta bilinç kaybına bile yol açabilir.
İnmede belirtilerin dağılımı ve ağırlığı tamamen beyinin etkilenen kısmı ve bu kısmın genişliğine ve beyinin inmeye maruz kalan kısmının yönettiği vücut bölgesine göre değişkenlik gösterir. Beyinde vücudun yönetildiği bölgeler ters olarak yer alırlar, yani beyinin sağ yarısı vücudumuzun sol yarısını, sol yarısı da sağ yarısını kontrol eder. Vücudun yarısında uyuşukluk, konuşma bozuklukları, görme bozuklukları, dengesizlik hatta bilinç durumunda değişiklik oluşabilecek bazı belirtilerdir. Beyinde etkilenen alanın yerleşimine göre hastalar hastalıklarını inkar etme şeklinde bulgu da verebilirler. Eğer inme beyin sapını da etkilerse burada yerleşim gösteren solunum ve yutma ile ilgili alanlar da etkileneceğinden solunum ve yutma işlevlerinde bozulma ortaya çıkacaktır. Beyinin sağ yarısının etkilenmesi durumunda hastalarda günlük aktivitelerde beceriksizlik, mekânı algılamada zorluk gibi günlük hayatlarını etkileyecek belirtiler ortaya çıkar. Aynı şekilde beyinin sol yarısının etkilenmesi durumunda ise kişide bellek bozuklukları, konuşulan dili anlayamama veya konuşamama şeklinde yine günlük hayatlarını çok etkileyecek belirtiler ortaya çıkacaktır. Vücudumuzun denge ile ilgili organlarından biri olan beyinciğin inme sonucu haraplanması durumunda ise denge ve koordinasyon bozuklukları ortaya çıkacaktır. Yine bu durumda baş dönmesi, bulantı, kusma da görülür.
İnme tanısında beyin tomografisi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile beyinin kanayan veya kansız kalarak etkilenen bölgesinin görüntülenmesi kullanılır. Ek yöntemler olarak BTA(bilgisayarlı tomografi anjiografi), MRA(manyetik rezonans anjiografi), DSA( dijital substraksiyon anjiografi) ile beyinin damarsal yapıları görüntülenir. İnme oluşumunda önemli bir rolü olan kalp kaynaklı pıhtıların ve kalbin durumunun belirlenebilmesi için yardımcı yöntemler olarak ekokardiografi ve holter gibi inceleme teknikleri de yardımcı olacaktır.
İnme nedenleri arasında sigara içimi, yüksek kolesterollü beslenmek alp hastalıkları, diabetes mellitus(şeker hastalığı), hipertansiyon yer alır. Ayrıca geçici iskemik ataklar da inmeye yol açarlar. Yine beyin damarlarına giden kanın azalmasına yol açabilecek etmenler içerisinde kandaki eritrosit(kırmızı küre) fazlalığı, alkol, uyuşturucu madde kullanımı, böbrek rahatsızlıkları, aşırı stres, dengesiz beslenme ve düzensiz yaşam da inme riskini arttırırlar. İnme genelde yaşlı hastalığı olarak bilinse de daha genç yaşlarda hatta çocukluk yaşlarında bile görülebilmektedir. 35 yaşından sonra her 10 yılda tehlike ikiye katlanmaktadır.
İnmeye yol açan nedenler içerisinde en önemli oranı karotis arterlerde özellikle dallanma yerlerindeki lezyonlardır. Bunlar iskemik inme hastalarının %50-80'inde görülürler. Diğer bir önemli grup da %15-20'yi oluşturan kalp kaynaklı beyin damarlarında tıkanmalardır. Özellikle daha öncesinde kalp krizi geçirmiş olan insanlarda kalp kasının bir kısmı görevini yapamaz hale gelmiş olacağından kalp içerisinde oluşabilecek olan pıhtıların koparak beyin damarlarını tıkama olasılığı artmaktadır. Böyle hastalarda kalp ritminde de bozulma olabileceğinden bu rtim bozuklukları nedeniyle kanın pompalanması sırasında beyin yönüne de fırlatılabilmektedir.
Yine beyini besleyen ana damarlar olan karotis (şah damarı) arterlerde veya beynin arka kısmı ve beyinciği besleyen vertebral arter sisteminde olabilecek bir tıkanma veya daralma da inmeye neden olabilir.
Diabet, yüksek kan kolesterol değerleri ve hipertansiyon gibi durumlar damar boşluğunun yapısını bozarak özellikle ince dallanmaların olduğu beyinin daha derin bölgelerini besleyen damarlarda tıkanmaya yol açabilirler. Bir damar yeteri genişlikte çapa sahipse ve yavaş yavaş tıkanma gelişmişse sağlam kalan diğer damarlardan bu damarın beslediği alana doğru damarlanmalar oluşacak ve herhangi bir sorun oluşmayacaktır. Ancak, tıkanma aniden ortaya çıkarsa ve bu durum özellikle uç dallarda oluşursa inme belirtileri oluşacaktır.
Yine inme oluşumu açısından risk altında olan bir grup hasta da kalıtımsal hastalıklar, romatizmal hastalıklar ile kanın pıhtılaşmasında problem oluşturabilecek hematolojik hastalıkları olan kişilerdir. Yine damar diseksiyonları (aniden yırtılma) inme nedenleri arasındadır. Diseksiyonlar özellikle çocuklar ve gençlerde inme nedeni olabilirler.
Yine iskemik (tıkayıcı) inmelerin yaklaşık %10-30'unu oluşturan nedeni bilinmeyen inmeler de yer almaktadır.
İnme tedavisinde günümüzdeki en önemli gelişmelerden birisi de ilk 3 saat içerisinde görülebilmişse ve hastanın klinik durumu da uygunsa damar açıcı tedavinin yapılabilmesidir. Bu tedavide rekombinant doku plasminjen aktivatörü denen bir madde ilk 3 saat içerisinde tanı almış hastalara uygulanır. Bunun dışında rehabilitasyon tedavisi medikal tedavi seçenekleri de bulunmaktadır. Medikal tedavide inme geçirmiş kişilerde sebebin bulunarak ortadan kaldırılması ve mevcut riskin de azaltılması amaçlanır. Örneğin yüksek kan kolesterol değeri olan ve/veya hipertansiyonu olanların öncelikle bu sorunlarının tedavisi planlanır. Kan akışkanlığında problem olan kişilerde kan sulandırıcı denen ilaçların kullanımı, diabeti olanların diabetinin öncelikli tedavisi önerilir.
Bir diğer tedavi seçeneği ise cerrahi tedavidir ki burada karotis arterlerde DSA ile saptanan %70 ve üzerindeki darlık durumunda endarterektomi denen işlem uygulanır. Bu işlemde tıkanmış olan damar bolumu cerrahi olarak açılarak hasarlı doku alındıktan sonra damar çeperi tekrar kapatılmaktadır. Bir diğer tedavi yöntemi de bir girişimsel radyoloji yöntemi olarak karotis arterlere stent takılmasıdır.
İnme geçiren hastalarda beynin etkilenen bölgesine göre değişkenlik gösteren vücut fonksiyon kayıpları olabileceğinden kişilerin bu kaybettikleri fonksiyonlara tekrar kavuşabilmeleri için rehabilitasyon tedavi programlarına gereksinimleri de olmaktadır. Bu durumda da fizik tedavi rehabilitasyon klinikleri ile bağlantı kurularak gerekli tedavi planı yapılabilir.
Sağlık
- 9. Sınıf Sağlık 1. Dönem 2. Yazılı Soruları ve Cevapları
- 9. Sınıf Sağlık Bilgisi 2. Dönem 1. Yazılı Soruları
- Aile Hekimliği Hakkında Merak Ettiklerimiz
- Akdeniz Ateşi Hastalığı
- Aspirin'in Yeni Faydaları Tespit Edildi
- Bahar Yorgunluğu'na Karşı Hazırlıklı Olmalıyız
- Bebekler İçin Şifalı Meyveler
- BESLEYİCİ VE GÜÇ KAZANDIRAN BESİNLER
- Beyin Felcinin Çeşitleri
- Beyin Felcinin Önlenmesi İçin Ne Yapılmalıdır?
- Beyin Felcinin Tedavisi Nasıl Yapılır?
- Beyni Durduran Alet: "Televizyon" ve Zararları
- Biyolojik Saati Etkili Kullanmanın Yolu
- Cep Telefonlarının Sakıncaları, Saymakla Bitmiyor
- Cep Telefonu Delirtiyor mu?
- Civa Zehirlenmesi, Bulguları ve Tedavisi
- Çocuklar İçin Yaz Hastalıkları Tehlikesi
- Çörekotu'nun Olağanüstü Şifası Bilimsel Olarak da Keşfedildi
- Dizanteri Hastalığı ve Belirtileri
- Dünya Sağlık Günü 7 Nisan ve Sağlık Hakkında Genel Bilgiler
- Ekmekte Kepek Oranı Arttı, Tuz Oranı Azaldı.
- En Faydalı Yaz Gıdaları
- En Sık Yaptığımız Beslenme Hataları
- Engelli ve Yaşlı Bakım Hizmet Kalitesi Standartları
- Fazla Ekmeğin Tüylendirdiği Tespit Edildi- "Karbonhidrat Fazlalığı"
- Fıtığın Temel Sebebi Stres
- Gıda Zehirlenmesi, Belirtileri ve Türleri
- Gribe karşı Adaçayı
- Hasta Hakları (Kısaca Derlenmiş Temel Haklar)
- Hasta Hakları Yönetmeliği (Resmi Mevzuat)