Hazır | Konular | Kitaplar

Bahar Yorgunluğu'na Karşı Hazırlıklı Olmalıyız

Bahar Yorgunluğu'na Karşı Hazırlıklı Olmalıyız

Bahar iyiden iyiye hissedilmeye başlayıp, havalar ısındıkça bizi bazı tehlikler bekler.



Bunlardan biri;Bahar Yorgunluğu'dur.

Halsizlik, eklem ağrıları, sürekli uyku isteği olarak kendini gösteren ve “bahar yorgunluğu” adı verilen bu durum, metabolizmada gerçekleşen bazı değişimlerden kaynaklanıyor.

Bahar Yorgunluğu'ndan Korunmalıyız.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Kefeli, metabolizmanın baharla gelen değişimlere uyumu için beslenme alışkanlıklarının nasıl değiştirilmesi gerektiğini anlattı.

Kefeli, “Mevsim geçiş dönemlerinde sürekli değişen hava şartları, insan sağlığı ve günlük hayat temposunu etkiler.

Bahar ayları havadaki pozitif ve negatif yüklü iyonların artması da insan biyoritminde olumlu ya da olumsuz etkilere neden olur.

Pozitif iyonlar insanı daha zinde hissettirirken; negatif iyonların artması insanın kendini daha halsiz hissetmesinde ve yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkmasında etkili olur.

Bu dönemde vücudun daha aktif olmasını sağlayacak hormonlar salgılanmasına karşın; kişide vitamin eksikliği ve beslenme bozukluğu varsa, vücut buna uyum gösteremez ve yorgunluk hissi artar” dedi.

Besin çeşitliliği oluşturarak tek tip beslenmekten kaçınılması tavsiyesinde bulunan Dr. Gül Kefeli, “Bütün besin gruplarını içeren bir öğün tüketmeye çalışın.

Örneğin bir öğününüzde kıymalı sebze yemeği veya tavuklu salata, 1 su bardağı ayran ve 1 dilim ekmek tüketerek besin çeşitliliğini sağlayabilirsiniz. Günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı kesinlikle atlamayın. Beyaz undan yapılmış besinler yerine; kepek, çavdar, tam buğdaydan yapılmış tahıllı besinleri tercih edin” diye konuştu.

KÜÇÜK PORSİYONLARLA, SIK SIK BESLENİN

“Düzensiz tüketilen öğünler, uzun süren açlıklar kan şekerinin dengesiz düşmesine ve yükselmesine neden olabileceği için bahar yorgunluğu belirtileri daha kötü hale gelebilir” diyen Kefeli,

“Dolayısıyla günde 3 ana, 3 ara öğün olacak şekilde az az ve sık sık 6 öğün tüketmeye çalışın.

Kendinizi 3-4 saatten fazla aç bırakmamaya özen gösterin. Tükettiğiniz miktarlara yani porsiyonlarınıza dikkat etmeye çalışın.

Su tüketimini alışkanlık haline getirin.

Havaların ısınmasıyla oluşabilecek su kayıplarını önlemek ve mevsimsel değişikliğe bağlı dolaşım problemlerinden kurtulmak için bol bol su tüketin.

Susamadan su içmeyi alışkanlık haline getirmeye çalışın. Günlük 2-3 lt (10-15 su bardağı) su tüketerek dolaşım sistemini daha düzenli hale getirmiş ve toksinlerden kurtulmayı sağlamış olursunuz”

şeklinde konuştu.

KAFEİNİ KONTROL ALTINDA TUTUN

Gün içerisinde yorgunluğu atmak, uyanık kalmak için sıkça tüketilen çay, kahve gibi kafeinli içeceklerin kontrol altında tutulması gerektiğine işaret eden Dr. Kefeli, tavsiyelerini şöyle sıraladı:

“Yüksek miktarlarda alınan kafein, kalp çarpıntısına ve vücutta su kaybına neden olabileceği için özellikle mevsim değişikliğindeki sıkıntıları tetiklememek adına kafein alımını minimumda tutmaya özen gösterin.

Kahve, çay, asitli içecekler gibi kafeinli içecekler yerine rahatlatıcı özelliğinden dolayı bitki çaylarını tercih edebilirsiniz.

Yeterli ve düzenli C vitamini alın. Gün içerisinde özellikle C vitamini içeren sebze ve meyve tüketimini arttırın.

Beslenmenize brokoli, ıspanak, yeşil sivri biber, maydanoz gibi yeşil yapraklı sebzeler ve portakal, kivi, kuşburnu, greyfurt gibi meyveler ekleyin.

Uykusuzluk ve düzensiz uyuma kendinizi daha yorgun hissetmenize neden olur. Düzenli uyku saatleri, gün içerisinde kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı olacaktır.

Günde 6-8 saat uyumaya çalışmalısınız. Fiziksel aktivitenizi arttırın. Haftada 3 gün yapılan tempolu yürüyüşler, yüzme, gevşeme egzersizleri sizi yorgunluğa karşı koruyacaktır.

Eğer ‘vaktim yok’ diyorsanız en azından aktif yaşam tarzı için yürüyerek gidebileceğiz yerlere arabasız gitme, asansör yerine merdivenleri tercih etme gibi küçük aktivitelerle de yaşam tarzınızı değiştirebilirsiniz.”

BAHAR YORGUNLUĞU DEYİP GEÇİŞTİRMEYİN

Bahar yorgunluğu deyip geçiştirilmemesi gerektiğini vurgulayan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gül Kefeli, şu bilgileri verdi:

“Yorgunluk, vücudumuzun fiziksel çalışmaya, psikolojik strese, uykusuzluğa verdiği fizyolojik bir cevap olarak tanımlanır.

Yorgunluk fizyolojik bir cevap olabildiği gibi bazı hastalıkların ön belirtisi olarak da ortaya çıkabilir.

Bu nedenle yorgunluk uzun sürdüğünde mutlaka altta yatan nedenlerin araştırılması gerekir.

Kansızlık, enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi hastalıkları, tümörler, yeme bozuklukları, tiroit hastalıkları, kronik yorgunluk sendromu, uyku bozuklukları, stres, depresyon gibi sebepler yorgunluk için araştırılması gereken sorunlar arasında gelir.

Yorgunluk uzar ve kişinin gündelik işlevlerini bozacak hale gelirse ya da okul veya iş yerindeki performansı engelleyecek boyuta ulaşırsa bu durumu bahar yorgunluğu diye geçiştirmemek gerekir.

Elbette bu durumun ortaya çıkmasında mevsimlerin, ışığın, ısının rolü vardır; ancak bahar yorgunluğu diye geçiştirildiği takdirde tedavisi gecikebilecek bazı psikiyatrik durumlar da söz konusu olabilir.

Sadece psikiyatrik değil, hem bedensel hem ruhsal belirtilerle giden başka durumları da unutmamak gereklidir.”