Civa Zehirlenmesi, Bulguları ve Tedavisi
Civa Zehirlenmesi, Bulguları ve Tedavisi
CIVA ZEHİRLENMELERİ
Cıva oda ısısında sıvı olan tek metal olup, kolayca buharlaşabilir.
Metalik cıva, anorganik ve organik cıva bileşikleri;
kloralkali, kağıt, deri ve boya endüstrisi, elektrik cihazları, pil, barometre ve termometre ölçüm aletleri yapımında, antiseptik olarak ve diş hekimliğinde amalgam yapımında kullanılmaktadır.
Civanın toksik etkisi kimyasal bileşimine ve maruziyet yollarına göre değişir.
Cıva, hava, su ve toprakta birkaç şekilde bulunur. Bunlar, elementel cıva, inorganik ve organik cıva bileşikleri şeklindedir.
Cıvanın buharını solumak, insanlarda gelişmekte olan sinir sistemlerine zarar verir.
Çoğu insan çevrede dağılmış bulunan cıva nedeniyle, dokularında eser miktarda cıva taşır.
Cıvaya maruz kalan insanın zarar görüp görmeyeceği birçok faktöre bağlı olmakla birlikte genelde zehirleyicidir.
Genel olarak cıva başlıca sinir sistemini ve böbrekleri etkiler.
Klinik Bulgular
Elementel cıva buharları akciğerlerden kolayca absorbe olarak beyne ulaşır. Başlangıç fazında ateş, adale ağrıları, ağızda ve boğazda kuruluk ve başağrısı ile karakterizedir.
Ciddi vakalarda fatal olabilen korrozif bronşit ve pnömoniye neden olabilir. Santral sinir sistemi etkilenir, tremor, aşırı sinirlilik ve duyarlık hali, unutkanlık gibi davranış bozuklukları, gözlenen klinik belirtilerdir. Seyrek olarakta akut renal ve hepatosellüler hasar gelişebilir.
Elementel cıvanın ağız yolu ile absorpsiyonu çok yavaştır. Cıvalı termometrelerin kırılması sonucu oral yolla alınan elementel cıva toksik etki göstermez.Bu durumda sorun etrafa dağılan cıva partiküllerinin buharlaşarak toksik risk taşımasıdır.
Bu nedenle cıvanın dökülen yüzeylerden çok iyi temizlenmesi ( partiküllerin toplanması) ve ortamın havalandırılması mutlaka önerilmelidir. Temizlik işleri elektrik ve çalı süpürgesi kullanmadan, eldiven giyerek elle yapılmalı ve artıklar ağzı kapalı torbalarda saklanmalıdır.
Cıva tuzlarının ağız yoluyla alımı, abdominal kramplara, kanlı diyare, gastrointestinal kanalda ülserasyon ve nekroza neden olabilir. Nefrotik sendrom gelişebilir.
Proksimal tubullerde hasar nedeniyle, oliguri, anuri ve üremiyle seyreden renal hasar oluşabilir. Hipertermi, proteinüri, bikarbonat düşüklüğü görülebilir.
Organik cıva (Metil cıva) cıvanın en toksik formudur. Ağız, dudak ve ekstremitelerde uyuşukluk, ataksiler, yorgunluk hali, konsantrasyon bozukluğu, işitme ve görme kayıpları, tremorlar gelişebilir.
Laboratuar
Normal konsantrasyonu; kanda 0,01mg/l'den, idrarda 10 µg/g kreatinin'den azdır.
• İdrar ve kan cıva analizleri
• BUN, kreatinin ve elektrolit analizleri yapılması önerilir.
Civa Zehirlenmesinde Tedavi
• Temel yaşam desteği sağlanmalıdır.
• Oral alımlarda, elementel cıvanın absorpsiyonu çok yavaştır ve gastrointestinal kanalda fistül yoksa ve uzun süre kalmadıkça akut toksisite göstermez.
• Ancak radyografik olarak izlenmesi gerekebilir. Aktif kömür ve katartikler, elementel cıva ile ilgili bazı olaylarda kullanılabilmektedir.
• Solunum yoluyla maruziyetlerde destekleyici tedavi yanında şelasyon tedavisi yapılır. Dimerkaptosüksinik asit (Succimer)(10 mg/kg 5 gün süresince her 8 saatte, takiben 14 gün süresince her 12 saatte) ve penisillamin (Yetişkinlerde; her 8-12 saatte bir olacak şekilde günde 1.000-1.500 mg, Çocuklarda; 2 veya 4 doza bölünerek günde 25-100 mg/kg ) kullanılabilir.
• Hasta ciddi semptomlar gösteriyor ve oral şelatör alamıyor ise dimerkaprol (BAL) tercih edilir. Dimerkaprol, 3 -5 mg/kg im her 4 saatte bir, 2 gün süreyle, 2,5-3mg/kg im her 6 saatte bir, 2 gün süreyle, 2,5-3mg/kg im her 12 saatte bir, 7 gün süreyle ile kullanılır.
• Dimerkaprol metil civa alan hastalarda kontrendikedir. Diğer şelatörler kullanılmalıdır.
• Özellikle akut renal hasarla seyreden çok ciddi vakalarda şelasyon ajanlarının infüzyonu ile birlikte hemodiyaliz uygulanabilir.
Cıva İnsan Sağlığına Nasıl Etki Eder?
Doğmamış bebeklerin ve küçük çocukların kanlarındaki yüksek seviyede cıva, gelişmekte
olan sinir sistemlerine zarar verir. Hemen hemen herkes, çevreye dağılmış bulunan cıva nedeniyle, dokularında eser miktarda cıva taşır. Cıvaya maruz kalan insanın zarar görüp görmeyeceği birçok faktöre bağlıdır:
• Cıvanın Kimyasal Formu [elementel (metalik), inorganik ya da organik bileşikler],
• Doz,
• Maruz kalma süresi,
• Maruz kalma şekli (yeme, soluma, enjeksiyon, dokunma),
• İnsanın kişisel özellikleri (yaş, sağlık).
Metilcıva vücuttan tabii olarak bir miktar atılabilir. Ancak önemli ölçüde bir azalma sağlanabilmesi için aylar, hatta yıllar gerekebilir.
Yukarıdaki faktörlere bağlı olarak, cıvanın insan sağlığına etkisi çok şiddetli olabileceği gibi, çok sinsi ve uzun sürede ortaya çıkan bir etki şeklinde de olabilir.
Bazı durumlarda ise hiçbir etkisi olmayabilir. Cıva temel olarak sinir sistemine etki eder. Sinirlilik, hafıza kaybı, uykusuzluk ve depresyon şeklinde nörolojik semptomlara yol açar.
Özellikle, cenin, bebek ve çocukların gelişmekte olan sinir sistemleri metilcıvadan çok etkilenir. Besinlerle günde 5-20µg cıva alındığı tahmin edilmektedir.
Buhar halindeki metalik cıva, rahatlıkla hava pasajlarından geçerek mukozalara girmek suretiyle kana geçebilmekte ve hızla organizmanın tüm doku ve organlarında dağılıma uğramaktadır.
Elementel cıva, solunum yolu ile absorbe olur. Cıva buharları, monoatomik yapıda (Hg) olduğu ve lipidde çözündüğü için organizmada depolanabilir.
Elementel cıva gastrointestinal sistem ve mukoz membranlardan kolayca absorbe olur. Kanda Hgo (elementel cıva) şeklindeki cıva kan-beyin bariyerini geçebilmektedir. Hücresel absorbsiyon sonrası Hgo hızlı olarak iyonlara okside olur (Hg2+).
Organik cıva bileşikleri de bir miktar Hg2+ ye oksitlenir. Bu iyonlar vücutta cıva bileşiklerini meydana getirirler. Bu absorbe edilen cıva oksidasyon işlemleri ile idrarla dışarı atılır. Cıvanın dağılımı kimyasal şekline, bir dereceye kadar da giriş yoluna bağlıdır.
İnorganik cıva beyin, karaciğer ve böbreklerde depolanır. En çok böbreklere affinite gösteren cıva bileşikleri başlıca bu organda toplanırlar.
Deri yoluyla, çözünen ve çözünmeyen cıva tuzlarının absorbsiyon hızları aynıdır.
CIVA ZEHİRLENMELERİ
Cıva oda ısısında sıvı olan tek metal olup, kolayca buharlaşabilir.
Metalik cıva, anorganik ve organik cıva bileşikleri;
kloralkali, kağıt, deri ve boya endüstrisi, elektrik cihazları, pil, barometre ve termometre ölçüm aletleri yapımında, antiseptik olarak ve diş hekimliğinde amalgam yapımında kullanılmaktadır.
Civanın toksik etkisi kimyasal bileşimine ve maruziyet yollarına göre değişir.
Cıva, hava, su ve toprakta birkaç şekilde bulunur. Bunlar, elementel cıva, inorganik ve organik cıva bileşikleri şeklindedir.
Cıvanın buharını solumak, insanlarda gelişmekte olan sinir sistemlerine zarar verir.
Çoğu insan çevrede dağılmış bulunan cıva nedeniyle, dokularında eser miktarda cıva taşır.
Cıvaya maruz kalan insanın zarar görüp görmeyeceği birçok faktöre bağlı olmakla birlikte genelde zehirleyicidir.
Genel olarak cıva başlıca sinir sistemini ve böbrekleri etkiler.
Klinik Bulgular
Elementel cıva buharları akciğerlerden kolayca absorbe olarak beyne ulaşır. Başlangıç fazında ateş, adale ağrıları, ağızda ve boğazda kuruluk ve başağrısı ile karakterizedir.
Ciddi vakalarda fatal olabilen korrozif bronşit ve pnömoniye neden olabilir. Santral sinir sistemi etkilenir, tremor, aşırı sinirlilik ve duyarlık hali, unutkanlık gibi davranış bozuklukları, gözlenen klinik belirtilerdir. Seyrek olarakta akut renal ve hepatosellüler hasar gelişebilir.
Elementel cıvanın ağız yolu ile absorpsiyonu çok yavaştır. Cıvalı termometrelerin kırılması sonucu oral yolla alınan elementel cıva toksik etki göstermez.Bu durumda sorun etrafa dağılan cıva partiküllerinin buharlaşarak toksik risk taşımasıdır.
Bu nedenle cıvanın dökülen yüzeylerden çok iyi temizlenmesi ( partiküllerin toplanması) ve ortamın havalandırılması mutlaka önerilmelidir. Temizlik işleri elektrik ve çalı süpürgesi kullanmadan, eldiven giyerek elle yapılmalı ve artıklar ağzı kapalı torbalarda saklanmalıdır.
Cıva tuzlarının ağız yoluyla alımı, abdominal kramplara, kanlı diyare, gastrointestinal kanalda ülserasyon ve nekroza neden olabilir. Nefrotik sendrom gelişebilir.
Proksimal tubullerde hasar nedeniyle, oliguri, anuri ve üremiyle seyreden renal hasar oluşabilir. Hipertermi, proteinüri, bikarbonat düşüklüğü görülebilir.
Organik cıva (Metil cıva) cıvanın en toksik formudur. Ağız, dudak ve ekstremitelerde uyuşukluk, ataksiler, yorgunluk hali, konsantrasyon bozukluğu, işitme ve görme kayıpları, tremorlar gelişebilir.
Laboratuar
Normal konsantrasyonu; kanda 0,01mg/l'den, idrarda 10 µg/g kreatinin'den azdır.
• İdrar ve kan cıva analizleri
• BUN, kreatinin ve elektrolit analizleri yapılması önerilir.
Civa Zehirlenmesinde Tedavi
• Temel yaşam desteği sağlanmalıdır.
• Oral alımlarda, elementel cıvanın absorpsiyonu çok yavaştır ve gastrointestinal kanalda fistül yoksa ve uzun süre kalmadıkça akut toksisite göstermez.
• Ancak radyografik olarak izlenmesi gerekebilir. Aktif kömür ve katartikler, elementel cıva ile ilgili bazı olaylarda kullanılabilmektedir.
• Solunum yoluyla maruziyetlerde destekleyici tedavi yanında şelasyon tedavisi yapılır. Dimerkaptosüksinik asit (Succimer)(10 mg/kg 5 gün süresince her 8 saatte, takiben 14 gün süresince her 12 saatte) ve penisillamin (Yetişkinlerde; her 8-12 saatte bir olacak şekilde günde 1.000-1.500 mg, Çocuklarda; 2 veya 4 doza bölünerek günde 25-100 mg/kg ) kullanılabilir.
• Hasta ciddi semptomlar gösteriyor ve oral şelatör alamıyor ise dimerkaprol (BAL) tercih edilir. Dimerkaprol, 3 -5 mg/kg im her 4 saatte bir, 2 gün süreyle, 2,5-3mg/kg im her 6 saatte bir, 2 gün süreyle, 2,5-3mg/kg im her 12 saatte bir, 7 gün süreyle ile kullanılır.
• Dimerkaprol metil civa alan hastalarda kontrendikedir. Diğer şelatörler kullanılmalıdır.
• Özellikle akut renal hasarla seyreden çok ciddi vakalarda şelasyon ajanlarının infüzyonu ile birlikte hemodiyaliz uygulanabilir.
Cıva İnsan Sağlığına Nasıl Etki Eder?
Doğmamış bebeklerin ve küçük çocukların kanlarındaki yüksek seviyede cıva, gelişmekte
olan sinir sistemlerine zarar verir. Hemen hemen herkes, çevreye dağılmış bulunan cıva nedeniyle, dokularında eser miktarda cıva taşır. Cıvaya maruz kalan insanın zarar görüp görmeyeceği birçok faktöre bağlıdır:
• Cıvanın Kimyasal Formu [elementel (metalik), inorganik ya da organik bileşikler],
• Doz,
• Maruz kalma süresi,
• Maruz kalma şekli (yeme, soluma, enjeksiyon, dokunma),
• İnsanın kişisel özellikleri (yaş, sağlık).
Metilcıva vücuttan tabii olarak bir miktar atılabilir. Ancak önemli ölçüde bir azalma sağlanabilmesi için aylar, hatta yıllar gerekebilir.
Yukarıdaki faktörlere bağlı olarak, cıvanın insan sağlığına etkisi çok şiddetli olabileceği gibi, çok sinsi ve uzun sürede ortaya çıkan bir etki şeklinde de olabilir.
Bazı durumlarda ise hiçbir etkisi olmayabilir. Cıva temel olarak sinir sistemine etki eder. Sinirlilik, hafıza kaybı, uykusuzluk ve depresyon şeklinde nörolojik semptomlara yol açar.
Özellikle, cenin, bebek ve çocukların gelişmekte olan sinir sistemleri metilcıvadan çok etkilenir. Besinlerle günde 5-20µg cıva alındığı tahmin edilmektedir.
Buhar halindeki metalik cıva, rahatlıkla hava pasajlarından geçerek mukozalara girmek suretiyle kana geçebilmekte ve hızla organizmanın tüm doku ve organlarında dağılıma uğramaktadır.
Elementel cıva, solunum yolu ile absorbe olur. Cıva buharları, monoatomik yapıda (Hg) olduğu ve lipidde çözündüğü için organizmada depolanabilir.
Elementel cıva gastrointestinal sistem ve mukoz membranlardan kolayca absorbe olur. Kanda Hgo (elementel cıva) şeklindeki cıva kan-beyin bariyerini geçebilmektedir. Hücresel absorbsiyon sonrası Hgo hızlı olarak iyonlara okside olur (Hg2+).
Organik cıva bileşikleri de bir miktar Hg2+ ye oksitlenir. Bu iyonlar vücutta cıva bileşiklerini meydana getirirler. Bu absorbe edilen cıva oksidasyon işlemleri ile idrarla dışarı atılır. Cıvanın dağılımı kimyasal şekline, bir dereceye kadar da giriş yoluna bağlıdır.
İnorganik cıva beyin, karaciğer ve böbreklerde depolanır. En çok böbreklere affinite gösteren cıva bileşikleri başlıca bu organda toplanırlar.
Deri yoluyla, çözünen ve çözünmeyen cıva tuzlarının absorbsiyon hızları aynıdır.
Sağlık
- 9. Sınıf Sağlık 1. Dönem 2. Yazılı Soruları ve Cevapları
- 9. Sınıf Sağlık Bilgisi 2. Dönem 1. Yazılı Soruları
- Aile Hekimliği Hakkında Merak Ettiklerimiz
- Akdeniz Ateşi Hastalığı
- Aspirin'in Yeni Faydaları Tespit Edildi
- Bahar Yorgunluğu'na Karşı Hazırlıklı Olmalıyız
- Bebekler İçin Şifalı Meyveler
- BESLEYİCİ VE GÜÇ KAZANDIRAN BESİNLER
- Beyin Felcinin Çeşitleri
- Beyin Felcinin Önlenmesi İçin Ne Yapılmalıdır?
- Beyin Felcinin Tedavisi Nasıl Yapılır?
- Beyni Durduran Alet: "Televizyon" ve Zararları
- Biyolojik Saati Etkili Kullanmanın Yolu
- Cep Telefonlarının Sakıncaları, Saymakla Bitmiyor
- Cep Telefonu Delirtiyor mu?
- Civa Zehirlenmesi, Bulguları ve Tedavisi
- Çocuklar İçin Yaz Hastalıkları Tehlikesi
- Çörekotu'nun Olağanüstü Şifası Bilimsel Olarak da Keşfedildi
- Dizanteri Hastalığı ve Belirtileri
- Dünya Sağlık Günü 7 Nisan ve Sağlık Hakkında Genel Bilgiler
- Ekmekte Kepek Oranı Arttı, Tuz Oranı Azaldı.
- En Faydalı Yaz Gıdaları
- En Sık Yaptığımız Beslenme Hataları
- Engelli ve Yaşlı Bakım Hizmet Kalitesi Standartları
- Fazla Ekmeğin Tüylendirdiği Tespit Edildi- "Karbonhidrat Fazlalığı"
- Fıtığın Temel Sebebi Stres
- Gıda Zehirlenmesi, Belirtileri ve Türleri
- Gribe karşı Adaçayı
- Hasta Hakları (Kısaca Derlenmiş Temel Haklar)
- Hasta Hakları Yönetmeliği (Resmi Mevzuat)