Özel Eğitimde "Kavram Öğretimi"
Özel Eğitimde "Kavram Öğretimi"
Öncelikle kavram nedir? Tanımlayalım;
KAVRAM;
Bazı bakımlardan ilişkili uyaranlar takımı yada bazı kurallarla ilişkili nitelikler kategorisi olarak tanımlanabilir.
Daha genel olarak, bir kategoriye nelerin alınacağını yada çıkarılacağını belirleyen ölçütler takımına “kavram” denir.
Eğitim açısından kavram, ortak tepkiye yol açan ilişkili uyaranlar takımıdır.
Tepkide bulunduğumuz soyutlamalar da kavram olarak bilinmektedir.
Örneğin; kaşık sözcüğüyle sadece nesnenin fiziksel niteliğine tepkide bulunulmaz fakat nesneler sınıfına özelliğini veren soyut niteliklerine de tepkide bulunulur.
Kaşık kelimesiyle simgelenen kavram oldukça kolaydır. Çünkü, bu örnek somut nesneler sınıfında yer alan kavram örneği oluşturmaktadır.
Buna karşılık, soyut nitelikler ve olgular arasında ilişkileri belirleyen kavramlar daha karmaşıktır.
Kavramlar soyut ve somut olarak sınıflanabilir. Sebzeler, kuşlar, otomobiller, sayılar, kediler somut kavram örnekleri olup gözlenebilirler. Somut kavramlar doğrudan gözlenerek öğrenilebilir.
Örneğin; iki-üç yaşındaki çocuklar kedi kavramını; ana-babaların dört ayaklı küçük hayvanı kedi olarak belirlemesi ve çocukların uygun tepkilerini pekiştirmeleri buna karşılık kedi dışındaki hayvanları da kedi değil (köpek) olduğunu belirlemesi ve yani uygun olmayan tepkilerini de düzeltmeleriyle, öğrenirler (Gange, 1970; Wehmann ve diğ., 1981)
Gözlenebilir olmayan soyut yada tanımlanmış kavramlar, tanımlar aracılığıyla öğrenilmektedir.
Basit kurallarla nitelikler arasında ilişkinin kurulmasıyla soyut kavrama biçim verilir, (Blake, 1974). Numaralar vererek değerlendirme (5 çok iyi, 1 çok kötü gibi), kelimelerin işlevleri (sıfat, zamir, isim gibi) soyut (tanımlanmış) kavram örnekleridir. Soyut kavramın kazanılması kuralların öğrenilmesini gerektirmektedir.
Kavram kelimeden ayrılmaktadır. Kaşık kelimesi her zaman bir kavramı simgelemez. O kavram için bir etiketi simgeleyebilir. Kelimenin öğrenilmiş olması kavramın öğrenildiği anlamına gelmeyebilir.
Örneğin,
“Gode” yi okuyabilir ve tekrarlayabilirsiniz. Ancak, ne olduğunu bilmeyebilirsiniz. Çünkü bu kavramla ilgili yaşantınız yoktur.
Kavramlar seslerle de simgelenmektedir. İki ses bir arada söylendiğinde sadece iki sesi bir araya getirmez. İki kavramı da biraraya getirir.
Örneğin,
“Kırmızı gül” bir kavramı “gül kırmızı” ise başka bir kavramı biçimlendirmektedir. Her iki kavramda iki ses söz konusudur.
“Kırmız gül” de iki ses söz konusu olduğu gibi, iki kavram söz konusudur. “Kırmızı” ve “Gül”
Sesleri söyleyebilmek, kavramların bilindiği anlamına gelmemektedir (Stone,1979)
Eğitim ortamında, öğretmen ve öğrencilerin aynı kelime ve seslerle simgeledikleri kavramları anlama düzeyleri çok farklı olabilir.
Bu farkı, kavramla ilgili yaşantı düzeyi belirlemektedir. Genellikle değişik kavramlarla öğretmenlerin yaşantıları öğrencilerinkinden çok daha fazladır. Yani, kavramlar öğretmenlerde çok daha önce gelişmiştir.
Bireyler bildikleri kavramlardan söz ederlerken onları hafife alırlar, basitleştirirler. Bu durumda kavram öğretme süreçlerini etkileyebilmektedir.
Özellikle, nitelikler ve ilişkiler arasında bağın kurulduğu basit soyut kavramlarda bu durumla sıkça karşılaşılmaktadır.
Öğrenciye kavram sistemlerini kazandırarak onun çevresine daha donatımlı bir biçimde uyumu sağlanır. Buda öğretimin temel amaçlarındandır.
Bu amacın öğrencilerde gerçekleştirilmesi için eğitim personelinin ve öğretmenlerin kavram öğrenme ve öğretme ile donatılmış olması gerekir.
KAVRAM ÖĞRENME
Nesneleri, olayları yada insanları bir sınıfa koyabilme ve bu sınıfa bir bütün olarak tepkide bulunabilme durumu “kavram öğrenme” olarak betimlenmektedir.
Ancak öğrenci düzenli ve anlaşabilir bir çevrede öğrendiği kavramları kendi çevresine aktarır.
Eğitim programlarında kavram öğrenmenin oldukça önemli bir yeri vardır. Aşağıdaki çizelgede kavram öğrenmeyi gerektiren içeriğin ana hatları gösterilmektedir.
Eğitim Programında Kavram Öğrenmeyi Gerektiren İçerik
Disiplin Alanı
Konular
Sözlü anlatım Serbest konular, Teşbihli konular, Kelimelerin işlevleri, Örnekler
Okuma Sesli ve sessizlerin telafuz örüntüsü, vurgular
Yazılı anlatım
Çoğul yapma ilkeleri, imla kuralları
Aritmetik
Sayılar, İlişkiler, Uzunluk ve ağırlık ölçüleri , dört işlem
Sosyal bilgiler
Aile, Demokrasi, Yeryüzü biçimleri, Doğal afetler
Kavramın yapısının niteliği ve sunulma biçimi kavram öğrenmeyi etkilemektedir. Bu etmenleri üzerinde durmakta yarar vardır.
Kavram Öğrenmeyi Etkileyen Etmenler
1. Kavramın yapısının niteliği
2. Sunulma biçimi
1- Kavramın Yapısına İlişkin Özellikler
a- Kavramın kurallarının yapısı,
b- Kavramın ilişkili-ilişkisiz nitelikleri,
c- Kavram taksonomisi
2- Kavramın Sunulmasına ilişkin Özellikler
a- Kavramın olumlu / olumsuz örnekleri
b- Örneklerin sırası
c- Örneklerin benzerliği
Açık anlatımla yada yaratıcı yöntemle sunma gibi kavramın sunulmasıyla ilişkili özellikler kavram öğrenmede etkili olmaktadır.
Yukarıda sıralanan özelliklerden biri yada bir kaçına dikkat edilmediğinde kavram öğrenme gerçekleşmez yada yanlış öğrenme söz konusudur.
1- Kavramın Yapısına İlişkin Özellikler
Kavramın Kurallarının Yapısı; Kavram, bazı kurallarla bağlantılı nitelikler kategorisi olarak tanımlanmaktadır. Nitelikler arasındaki ilişkiyi ve onların işlevini belirleyen kurallar, kavramı tanımlamaktadır. Bu kurallar, çok sayıda aynı niteliğin bir arada bulunmasını içerebileceği gibi birbirinden farklı niteliklerin bir arada bulunmasını da kapsayabilir.
Örneğin;
“1,2,3,......” gibi elemanlar sayı kavramının üyeleridir. Çok sayıda kavramı içeren sayı kavramı için kural yalın ve objektiftir. Buna karşılık büyüklük kavramı sayı kavramından daha karmaşıktır(hangi sayının daha büyük olduğunun belirlenmesinde olduğu gibi)Çünkü büyüklük kavramı miktar ve yoğunluk bakımından karşılaştırmayı gerektirmesi nedeniyle ilişki kuralını içermektedir. Aynı niteliklerden oluşan kavramlar, niteliklerin farklılaştığı kavramlardan daha kolay öğrenilmektedir.
Kavramın İlişkili ve İlişkisiz Nitelikleri;
• Kavramın ilişkili nitelikleri; Kavramın yapısında varolup, kavramı tanımlayan niteliklerdir.
• Kavramın ilişkisiz nitelikleri; Kavramın yapısında varolup, kavramı tanımlamayan niteliklerdir.
Örneğin;
Kavram- “Kalem”
İlişkili Nitelikleri; yazı aracı olması
İlişkisiz Nitelikleri; rengi, malzemesi, boyutu
Örneğin;
Kavram- “Televizyon”
İlişkili Nitelikleri; Hareketli resimsel görüntü veren, anteni olan, elektrik akımıyla çalışan iletişimi aracı
İlişkisiz Nitelikleri; Televizyonun markası, ekran büyüklüğü, kumandalı-kumandasız olması vb.
Örneğin;
Kavram- “Kırmızı”
İlişkili Nitelikleri; rengi
İlişkisiz Nitelikleri; kırmızı renkteki nesnelerin ne olduğu, nesnelerin boyutu
“Otomobil Tamircisi” kavramını ele aldığımızda, üzerinde çalışılan nesne ve işin niteliği bu kavramın ilişkili nitelikleridir. Çalışanın yaşı, aldığı ücret, çalışma süresi vb. nitelikler ise, ilişkisiz nitelikleridir.
Kavramın ilişkisiz ve ilişkili niteliklerini ayırmak güçleştikçe kavramın öğrenilmesi de güçleşmektedir.
İlişkili niteliklerden birini ayırmak için verilen örnekler arttırıldığında verilecek bilgi türü ve miktarı değişikliğe uğrar.
İlişkisiz niteliklerin somut örneklerinin sunulması kavramın öğrenilmesini kolaylaştırır. Kavramın somut örneklerinin gösterilmesinin olanaklı olmadığı durumlarda şemalarla gösterme ve sözlü açıklamalarda bulunma ilişkili niteliklerin açıklık kazanmasına yardımcı olur.
Örneğin “Kare” kavramı için tek ilişkili nitelik onun biçimidir. Kareyi temsil eden nesnenin yapısı, rengi ve büyüklüğü gibi tüm diğer nitelikler, ilişkisiz niteliklerdir. Ancak “kare” biçimini değişik nesne ve renklerle göstererek kare kavramına açıklık kazandırır.
Kavramın Taksonomik Düzeyi;
* Taksonomi aşamalı sınıflama sistemidir.
* Taksonomik düzey bir kavramın hangi sayıda kavram içerdiğini ifade etmektedir.
Örneğin, üçler kavramının, tek sayı kavramından daha az sayıda kavramı kapsaması nedeniyle üçler kavramı, tek sayılar kavramına göre taksonomik düzeyi daha düşüktür.
Hayvan, evcil hayvan, ve en alt düzeyde köpek kavramı yer alır.
En üst düzeydeki hayvan kavramının ilişkisiz nitelikleri çok sayıdadır. Buna karşılık köpek kavramının ilişkili nitelikleri fazladır. Aşama sırası yükseldikçe ilişkili nitelikler, ilişkisiz niteliği özelliği kazanır ki, buda kavramın öğrenilmesini güçleştirir.
Örneğin;
“Köpek” kavramını ele alacak olursak;
İlişkili nitelikleri; Hareket etme yeteneği olan insan dışındaki canlılar (1), yetiştirilmesi sonucunda, davranışları büyük oranda insanlar tarafından kontrol altına alınabilmesi (2), havlaması, koku alması, kuyruğunu sallaması (3)
İlişkisiz Nitelikleri; Cinsi, tüy rengi, kulaklarının olma uzun olması
“Evcil Hayvan”
İlişkili nitelikleri; Hareket etme yeteneği olan insan dışındaki canlılar,(1) yetiştirilmesi sonucunda, davranışları büyük oranda insanlar tarafından kontrol altına alınabilmesi (2)
İlişkisiz nitelikleri; Havlaması, koku alması, kuyruğunu sallaması, cinsi, tüy yengi, kulaklarının olması
“Hayvan”
İlişkili nitelikleri; Hareket etme yeteneği olan insan dışındaki canlılar. (1)
İlişkisiz nitelikleri; Yetiştirilmesi sonucunda, davranışları büyük oranda insanlar tarafından kontrol altına alınabilmesi, havlaması, koku alması, kuyruğunu sallaması, cinsi, tüy yengi, kulaklarının uzun olması
Kavram taksonomisinin en üst düzeyindeki ilişkili özellik, taksonominin tüm alt düzeylerinde ilişkili nitelik olarak yer alması gerekir, yoksa karışıklığa yol açar
Kavram öğrenmede kavramın yapısından kaynaklanan özellikler kısaca özetlendiğinde;
1- Kavramı tanımlayan kuralların güçlük derecesi
2- Kavramın uzunluğundan ve karmaşıklığından
3- Kavramı tanımlayan ilişkili niteliklerin açıkca ortaya çıkması için yeterince ilişkisiz niteliklerin ortaya koyulup koyulmadığından
4- Taksonminin alt bölümünde yer alan ilişkili niteliğin, üst aşamalarda ilişkisiz niteliğe dönüşmemesinden dolayı,
Kavram öğrenme olumlu veya olumsuz olarak etkilenir
2- Kavramın Sunulmasına İlişkin Özellikler;
Kavram öğrenmede kavramın sunuluş biçimi, kavramın yapısından kaynaklanan özellikler kadar etkili olmaktadır. Bu konu başlığı altında yer alan alt konu başlıklarımız;
a- Kavram örneklerinin benzerliği
b- Kavramın olumlu ve olumsuz örnekleri
c- Örneklerin sırası
d- Kavramın açık anlatım ve yaratıcı yöntemlerle sunulması
a- Kavramın Örneklerinin Benzerliği
Benzerlik, aynı anda sunulan farklı kavramların birbirine yakınlığı anlamına gelmektedir.
Aynı anda bir kavramın yakın örnekleri sunulduğunda örneklerin benzerliği yüksektir. Örneğin, “büyük-küçük”, “sarı elma-kırmızı elma”
Buna karışık olamayan sunu denir ve örnekler birbirine çok yakın yada benzerdir. Buna karşılık, birden fazla değişik kavramın aynı anda sunulduğu durumlarda örneklerin benzerliği ve yakınlığı azalmaktadır.
Karışık olmayan sunuya göre; meyve, sebze ve et kavramları sunulurken, her bir kavram öğrenilinceye kadar ayrı ayrı sunulur. Yani bu sunuda meyve, örnekleri ilk, sebze örnekleri meyve kavramı kazanıldıktan sonra ve daha sonrada et örnekleri sunulur.
Karışık sunu da ise; farklı kavramlar aynı anda sunulmaktadır. Meyve, sebze, et kavramları tamamıyla öğrenci kazanıncaya değin ilişkili örnekleri şeftali, pirzola havuç; tavuk, bezelye, armut; elma, kıyma, lahana birlikte sunulur.
Karışık olmayan sunularda örneklerin benzerliği, yakınlığı kolayca sağlanmaktadır. Karışık sunularda ise örneklerin benzerliği ve yakınlığı azalmaktadır.
Örneklerde benzerliğin ve yakınlığın olmaması çocukların öğrenmesini güçleştirmekte ve belleklerini zorlamaktadır. Kavramlar sunulurken benzer ve yakın örneklere yer verilmesi kavramın öğrenilmesini kolaylaştırır.
b- Kavramın Olumlu ve Olumsuz Örnekleri;
Olumlu Örnekler; Kavramı örnekler.
Örneğin; “Meyve” kavramına ilişkin olumlu örnekler, elma, armut, portakal, kiraz vb. Bu yiyecekler meyve kavramını örneklerler.
Olumsuz Örnekler; Kavramı örneklemeyen örneklerdir
Örneğin; “Meyve” kavramına ilişkin olumsuz örnekler, lahana, kıyma, kabak, soğan vb. Bu yiyecekler meyve kavramını örneklemezler.
Olumlu örnekler kavramı tanımlayan niteliklerin neler olduğunu gösterirler. Olumsuz örnekler ise kavramı tanımlamayan niteliklerinin neler olduğunu gösterirler.
Kavramın öğrenilmesi kavramın olumlu ve olumsuz örneklerinin birlikte sunulmasını mutlaka gerektirir. Olumlu ve olumsuz örnekler birlikte sunulurken olumlu örneklere daha fazla yer verilmelidir.
Kavramın olumlu ve olumsuz örneklerini olabildiğince somutlaştırma ve aynı biçimde sunmaya çalışma öğrenmeyi kolaylaştırabilir.
Kavramın olumlu ve olumsuz örneklerine, baştan onun tüm olumlu örnekleri sonrada tüm olumsuz örneklerine yer verilerek sunu gerçekleştirilebilir.
Aynı zamanda, kavramın olumlu ve olumsuz örnekleri karışık olarak ta sunulabilir. Olumlu ve olumsuz örneklerin karışık olarak sunulması, kavramı tanımlayan niteliklerin açıkça ortaya çıkmasına neden olmakta ve öğrencinin belleğini zorlamamaktadır. Bu nedenle karışık sunu tercih edilebilir.
c- Örneklerin Sırası
Kavramın olumlu ve olumsuz örnekleri tek tek gösterilebileceği gibi, tümü aynı anda birlikte gösterilebilir.
Örneklerin tek, tek gösterilmesinde olumlu yada olumsuz örnek gösterilir, tepki alındıktan sonra geri çekilir. Sonra bir başkasına yer verilir.
Tüm örneklerin aynı anda gösterilmesinde ise, öğrenci tüm olumlu ve olumsuz örnekler tepkide bulununcaya değin örneklerden hiç biri geri çekilmemektedir. Bu sunum biçiminde öğrencinin olumlu ve olumsuz örneklere tepkide bulunurken, daha önceki örnekleri de görmesine fırsat verilirken öğrenmesi pekiştirilir.Kısaca kavramın olumlu ve olumsuz örneklerinin tek tek sunulmasıyla kavram öğrenilebilir ancak öğrenci daha önce öğrendiklerini görecek olursa daha kolay öğrenir.
d- Kavramın Açık anlatım ve Yaratıcı Yöntemlerle Sunulması
Açık Anlatımda (Tüme varım); Kavramın ilişkili-ilişkisiz nitelikleri, olumlu-olumsuz örnekleri, kuralların yapısı ve benzeri bilgiler olabildiğince somutlaştırılarak sunulur.
Yaratıcı Sunuda (Tümden gelme); Sorularla kavramın ilişkili-ilişkisiz nitelikleri, olumlu-olumsuz örnekleri ve kuralları öğrencinin kendinin bulması sağlanır.bu yöntemlerden ilki tüme varım ikincisi de tümden gelme olarak ta bilinir.
Açık anlatımda, kavram daha çabuk öğrenilmekte, daha fazla bilgi kazandırılmakta, öğrencinin hata yapması başarısız ve yaşantıları ve engellemeleri aza indirilebilmektedir. Kavramın açık anlatımla sunulmasının tam öğrenmeyle sonuçlanma olasılığı daha yüksektir.
Yaratıcı yöntemle ise, öğrenci daha dikkatli ve aktif tutulmaktadır.
Kavram öğrenmeyi etkileyen sunu özellikleri şöyle özetlenebilir; kavramın örneklerinin benzer ve yakın olmasına ve bu örneklerin olumlu ve olumsuz örneklerinin ilişkili ve ilişkisiz niteliklerinin karışık olarak açık anlatımla sunulmasının kavramın öğrenilmesini olumlu doğrultuda etkilemektedir.
KAVRAM ÖĞRETME
Kavramın kazandırılmasında, daha çok ayırdedici öğrenme sürecinden yararlanılmaktadır. Buna göre olumlu ve olumsuz örneklerden uygun olanları pekiştirilir, olmayanlar pekiştirilmez. Bu süreçte, ayırdedici pekiştirmelere yer vererek öğrenme gerçekleştirilir. Ayrıca kavramın olumlu ve olumsuz örneklerle ve ilişkili, ilişkisiz niteliklerle kontrol edilebilmesi için onların ayırdedici uyaran özelliğini kazanmış olması gerekmektedir.
Kavram öğretilirken, yapılan, olası hatalar;
* Kavramın birer olumlu ve olumsuz örneğine yer verme; Kazandırılmak istenen kavram “karedir” Bunun için kareyi tanımlayan bir olumlu örnekle, kareyi tanılamayan bir olumsuz örneğe yer verilir.
A B
Karenin olumlu örneği Karenin olumsuz örneği
Öğrencinin, A şekline kare, B şekline kare değil tepkisi verinceye değin, bu örnekler sunulur. Kare kavramı öğretildi mi ? Kavramın öğretilip, öğretilmediğini bu kavramın farklı örneklerinin (uyaranlarının) sunulmasıyla (değerlendirmeyle) anlaşılabilir.
Uyaran Tepki
Kare
Kare
Kare
Kare değil
Kavramın farklı örneklerine yer verilmesi (değerlendirme) sonucunda, öğrenci siyah olan şekillere kare tepkisini vermiştir. O halde öğrenci geri zekalıdır yada, planlanan öğretimle kare kavramını kazandırmaktan çok siyah-beyaz kavramını kazandırmıştır, şeklinde yorumlayabiliriz. O halde hangisi yetersiz ? Öğrenci mi yoksa öğretim mi? Öğretim yetersiz gibi görünüyor değil mi ? İzleyen satırlarda sununun yetersizliğine açıklık kazandırılacaktır.
Yukarıda belirtilen hatanın ortaya çıkmasını önlemek amacıyla;
* Kavram kazandırılırken, onun olumlu ve olumsuz örnekleri arasındaki ayırım, öğretilmek istenen (ilişkili) niteliğin dışındaki (ilişkisiz) nitelikler bakımından da yapılmalıdır. Ancak böylece, ilişkili ve ilişkisiz nitelikler arasındaki ayırım kazandırılır. Yoksa yukarıda olduğu gibi öğrencilerden bazılarının büyüklüğü, bazılarının rengi, ve bazılarının da biçimi dikkate alarak tepkide bulunduğu gözlenebilir. Farklı ipuçlarını içeren kavramın bu farklı ipuçları ayıklanmadan kazandırılmasında ayırt edici pekiştirmelere yer verildiğinde, öğrenciler bu değişik ipuçlarına bağlı olarak farklı tepkilerde bulunurlar.
Sınıf ortamında, öğrencilerin öğretilmek istenenin dışındaki uyaranlara tepkide bulundukları sıkça gözlenir. Örneğin, öğretmen Türkçe dersinde tahtaya yazdığı dört kısa tümceye öğrencilerinin tümünün doğru tepkide bulunmasını sağlamıştır. Ertesi günkü derste bu tümceler, farklı büyüklük ve sırayla tahtaya yazılmıştır. Öğrencilerden bazıları uygun tepkileri verememiştir. Unutmuşlar mıdır ? Aslında, öğrencilerin, bunu unutmaları beklenemez. Daha çok öğrencilerinden bazıları büyüklük, sıra gibi ilişkisiz niteliklere takılı kalmışlardır.
Yukarıda ki şekilde sunulan kare örneği ilişkisiz nitelikleri olan büyüklüğü ve rengi kontrol edilerek bir başka öğrenci grubuna aşağıda gösterilen biçimde sunulmuş olsun;
A B
Karenin olumlu örneği Karenin olumsuz örneği
Bu örnekte karenin olumlu ve olumsuz örnekleri sadece biçimleri bakımından farklıdır. A şekline kare B şekline kare değil tepkisini alıncaya değin öğretim tekrarlanır. İlişkisiz niteliklerin kontrol edildiği bu sunuda öğrenciler kare kavramını öğrenmiş midir ? Bunu anlayabilmek içinde kavramın farklı örneklerinin sunulması (değerlendirilmesi) gerekmektedir (Becker ve diğ., 1975).
Aşağıda kavramın farklı örneklerine yer verilmiştir.
Uyaran Tepki
Kare
Kare
Kare değil
Kare değil
İlişkisiz niteliklerden büyüklüğün ve rengin kontrol edildiği kare kavramının birer olumlu ve olumsuz örneklerinin sunulması ayırdetmenin gerçeklemesine yetmemektedir. Kavramın kazandırılmasında, ilişkisiz nitelikler sabit tutulduğunda (olumlu ve olumsuz kavram örnekleri aynı büyüklük ve renkte olduğunda) sunulan yeni örneklerin ilişkisiz nitelikleri (büyüklüğü, rengi vs.) farklı olduğu durumlarda ayırt etme güçleşir.
Kavramın birer olumlu ve olumsuz örneklerinin sunulduğu durumlarda, kavramın ilişkisiz niteliklerin sabit tutulması ya da kontrol edilmemesi, öğrencilerin değişik ipuçlarına takılmamalarına neden olmaktadır. Kavram öğretirken, kavramın sadece bir olumlu ve olumsuz örneğini sunmak hatalı bir yoldur. Dolayısıyla böyle bir durumda öğrenci değil, sunu yetersizdir (Becker ve diğ., 1975).
Öğrencilerin yanlış ipuçlarına takılmaları nasıl önlenir ? Sunu nasıl iyileştirilir ? Düşünüldüğü gibi kavramın olumlu ve olumsuz örnekleri arttırılmalı ve ilişkisiz nitelikler değiştirilmelidir. Aşağıdaki şekillerde kavramın sunulması için olumlu ve olumsuz örneklerin sayısı arttırılmış ve ilişkisiz nitelikler değiştirilmiştir.
I.Dizi
II.Dizi
III.Dizi
IV.Dizi
Yukarıda görüldüğü gibi, kare kavramının sunumu yapılırken, kavramın olumlu ve olumsuz örneklerinin ilişkisiz nitelikleri, değiştirilerek sunulur. Öğrencinin tümü ayrımlı tepkide bulununcaya değin tekrar edilir. Öğrencilerin öğrenip, öğrenmediğini anlayabilmek için, tekrar kavramın farklı olumlu-olumsuz örneklerine yer verilir (değerlendirilir).
Kare kavramının değişik örneklerine yer verme (Değerlendirme)
Kare kavramının değişik (yeni) olumlu ve olumsuz örneklerinden öğrencinin kareyi işaret etmesi istenir. Öğrenciler izlenen bu süreçler sonrası tamamen başarılı olmaktadırlar. Kısaca, ilişkisiz niteliklerin değiştirdiği çok sayıda olumlu ve olumsuz örneklerin sunulması, kavramın öğrenci tarafından tam olarak kazanmasına yol açabilmekte ve genelleyebilmektedir.
Dolayısıyla, kavram öğretilirken sunum tek bir yorumla kararlılık gösterecek şekilde düzenlenmesi gerekir. Yoksa, sunu birden fazla yorumla kararlılık gösterirse, öğrencilerden bazıları istenmeyen yorumu benimseyebilir.
Yazının ilk sayfalarında “GODE” kavramının kazandırılacağına değinilmiştir. Yapay bir kavram olan, “GODE” de tüm diğer yeni kavramlar gibidir. Kavram öğrenmeyi etkileyen etmenler, dikkate alınarak, bu kavram kazandırılacaktır. Aşağıdaki şekillerin her biri GODE’ nin örnekleridir (olumlu örneklerdir).
Aşağıdaki örneklerden “GODE” nin ne olduğunu çıkarabilirse, o yeni örneklere genellenebilir. “GODE” nin hangi anlama geldiği sunudan açıkça anlaşılıyor mu ? Sunudan “GODE” nin kap olduğu sonucuna varılırsa genellemeler buna göre yapılır. Yok herhangi bir nesne olduğu sonucuna varılırsa bir başka şekilde genellenir. Eğer sununun birden fazla yorumu olursa öğrencilerden bazıları, istenmeyen yorumu benimseyeceklerdir. Bu sununun birden fazla yoruma açık olması nedeniyle “GODE” kavramını bu örnek sunu ile tamamen kazandırılamaz. “GODE” nin olumlu örnekleri
Genel olarak kavramın tek bir yorumla kararlılık gösteren tek bir örneği sunulamaz. Örneğin, bir grup öğrenciye bir bardak gösterildiğinde onların onunla yaşantı düzeyine bağlı olarak bardak, boş, cam gibi yada herhangi bir nesne gibi yorumlarlar.
O halde kavramın tek bir örneği gösterilerek, tek bir yorumla uygunluk göstermesi beklenemez. Ayrıca sadece kavramın olumlu örnekleri de (yukarıda şekilde olduğu gibi) hiçbir zaman tek bir yorumla uygunluk göstermez. Kavram öğrenme ilkelerinde de belirtildiği gibi, kavram dikkatlice seçilmiş çok sayıda olumlu ve olumsuz örneklerinin bir arada sunulmasıyla kazandırılabilir (Engelmann, 1977).
Tek bir yorumla uygunluk gösteren sununun özelliklerine geçmeden önce yapısal olarak “GODE” kavramı “altında”, “kırmızı”, “daha yüksek” kavramları gibidir. Altında, kırmızı gibi kavramları bilmeyen bir kişiye öğretilmesi onlarla eşanlama gelen kelimelerin söylenmesi ile gerçekleşmez. Mutlaka örneklerin gösterilmesini ve bunların etiketlenmesini gerektirir. O halde, yeni bir kavramın öğretilmesi, onun olumlu ve olumsuz örneklerinin gösterilmesini gerektirir. (Bkz. Kavramın olumlu-olumsuz örnekleri).
Tek bir yorumla kararlılık gösteren kavramın sunulması, onun olumlu ve olumsuz örneklerinin ilişkili ve ilişkisiz niteliklerinin birlikte gösterilmesini gerektirir. Engelmann 1977 ın dinamik sunu adını verdiği teknikle , kavram tek bir yorumla kararlılık gösterecek şekilde olumlu ve olumsuz örnekleri ilişkili ve ilişkisiz nitelikleri kontrol edilerek sunulabilmektedir.Şekil 8 de tek bir yorumla kararlılık gösterecek şekilde GODE kavramının olumlu ve olumsuz örnekleri gösterilmiştir. Doğal olarak olumlu örnekler GODE yi olumsuz örnekler olmamayı (GODE değili) ifade etmektedir.
Aşağıdaki şekilde yer alan her bir örnek GODE ya da GODE değil olarak etiketlenerek öğrencilere gösterilir.her bir öğrenciden örneklere uygun tepkiler alınıncaya kadar tekrarlanır . Daha sonra kavramın farklı örnekleri oluşturularak durum değerlendirilir.
Yukarıdaki şekillerde gösteri aşağı yukarı tek bir yorumla kararlılık göstermektedir. GODE kavramının ilişkili nitelikleri gösterilmiştir.(1,4 ve 6 nolu şekil) GODE kavramının ilişkili niteliği en açık şekilde 5 den 6 şekle geçerken görülmektedir.5. şekil GODE kavramının sınırdaki örneklerinden biridir.Çünkü 5. şekilde bardağın ağzı yere tam paralel değildir fakat yakındır.6. şekilde ise artık bardağın ağzı yere tam paraleldir. GODE kavramının olumsuz örnekleri de gösterilmiştir (2.,3.,5.,7.,8.,şekiller) GODE olmama durumlarını bardağın ağzını yere paralel ve doğrudan dik olarak bardağın altına gelmediği durumlar göstermektedir.Bu ise GODE’ liğe açıklık kazandırmaktadır. Gösteride ilişkisiz niteliklerde kontrol edilmiştir. Şöyle ki olumlu ve olumsuz örneklerdeki bardağın aynı bardak olması nedeniyle yuvarlaklık ve uzunluk,gibi ilişkisiz nitelikler kontrol edilmiştir.Bu nedenle de kavramı tanımlayan nitelikler olamaz. GODE kavramının olumlu ve olumsuz örneklerinin tek bir nesne ile gösterilmiş olmasının sonucunda bardağın pozisyonu dışındaki tüm nitelikler GODE’ likle ilişkisizdir.
Kavramın sunusu tek bir yorumla uygunluk gösterdiğinde,kavramın yeni örneklerinden oluşan testte öğrencilerin başarılarını tahmin etmemize de yardımcı olur. Ayrıca öğrencide çok ciddi beyin zedelenme belirtileri yoksa sunuda kavramın ne olduğu açıkça ortaya çıktığında öğrenciler kavramın yeni olumlu ve olumsuz örnekleri kolayca genelleyebilir. Buraya kadar açıklananlardan çıkarılabilecek önemli bir sonuç; kavramın öğretilmesinde sorunla karşılaşıldığında ilk olarak çocuğun zihinsel, duygusal özelliklerinin incelenmesinin önerilmesi yerine, sununun gözden geçirilmesi daha uygun olacağıdır.Bu yazıda gözleneceği gibi öğrencinin özelliklerine ilişkin bildirimlerde bulunmak yerine sunuya ve özelliklerine ilişkin bildirimlerde bulunmak gerekir.
Dinamik sunuya göre GODE kavramı tek bir yorumla kararlılık gösterecek şekilde sunulmasına rağmen, sadece belirli yapısal özelliği ve konumu olan cisimlerin GODE olabileceği izlenimini vermektedir: (Ağzı yere paralel olan bardağın GODE olduğu gibi) Bunun nedeni de; GODE’ likle ilişkili ve ilişkisiz olumlu ve olumsuz niteliklerin neler olduğunu göstermek için tek bir nesnenin kullanılmış olmasıdır. Tek bir nesne kullanma kavramın ilişkili niteliklerini açıkça ortaya çıkarma kolaylığını sağlar. GODE kavramında olduğu gibi kavramın belirli ortamda kullanılan ve biçimi olan nesnelerle geçerli olabileceği anlamını verir. Genellemelerin yeni nesne ve farklı ortamlarda da yapılabilmesi için sununun değişik ortamlarda farklı nesnelerle yapılması gerekir. Örneğin; bardakla yapılan örneklemeler çöp sepeti, teneke kutu ve gösterilmesi mümkün olmayan lavabo resmi gibi nesnelerle tekrarlandığında GODE kavramının genellenmesi sağlanmış olur. Kavramın öğretilmesinde bu aşamanın önemi çok fazladır.Ancak kavramı (GODE değil)kontrol eden niteliklerin bilinmesi nedeniyle genellemenin kazandırılması çok kolaydır.Ayrıca gösterilen örneklerle genellemeler ve kavram(Godelik)kolayca öğrenilir.(becker ve diğerleri 1975,Engelmann 1970,Engelmann 1977)
Genel olarak genel eğitim alanında ve özel eğitimde uzun yıllar öğrencilerin bireysel farklılıklarına göre farklı öğreneceklerinden hareketle bireysel farklılıklara dikkat edilmiş hatta bireyin kendi yetenekleri bakımından da farklılaştığı üzerinde durulmuştur.
Bu durumun gereği olarak ta her bir öğrenciye ve her bir öğrencinin farklı özelliklerine uygun olarak farklı bilgilerin sunulması gerektiği savunula gelmiştir.(Kirk 1971). Bu görüş uzun yıllardan beri ve günümüzde de geçerliliği olan doktrin niteliğini almıştır.Bu doktrine karşı olaraktan beceri yada kavramlarla gerekli ön becerilerin kazanılmış olduğundan öğrencilerin tümünün (bireysel farklılıklarına bakılmaksızın) aynı sunu ile öğrenilebileceği görüşü ileri sürülmektedir (Engelmann 1977).
Bu karşı görüşleri daha fazla açıklamak için “GODE” kavramının öğretimi işine bakalım. “GODE” kavramını bilmeyen öğrencilerin bu kavramı öğrenebilmeleri “GODE” kavramının olumlu-olumsuz örnekleri ve ilişkili-ilişkisiz niteliklerini bilmelerini gerektirir.
Ayrıca bu durum kavramı bilenleri betimlemektedir. Yani “GODE” kavramının (herhangi bir kavramın) öğretilmesi işleminde yer alan süreçler bireysel farklılıklarına bakılmaksızın aynıdır, değişmemektedir.
Örneğin; zeka bölümü 180 ve ZB 44 olan bireylere kavram sunulurken farklı içeriğin sunulması gerekir mi ? Her iki bireyde de ön koşul gerçekleştiğinde birinin lehine daha az bilgi ile kavram öğretilebilir mi ? Eğer sunun birden fazla yorumla kararlılık göstermesine rağmen öğrenilebileceği ileri sürülebilirse o zaman değişik programlara ve içerik sıralamasına yer verilebileceği ileri sürülebilir.
Biden fazla yorumla kararlılık gösteren sunuyla öğrenilebileceğini ileri sürüldüğünde şans ve efsanelere göre öğretim söz konusudur.
Bireysel farklılıklardan çok öğretim içeriğinin ve aşamalarının kontrolünün önemini savunan Engelmann’ın görüşüne katılmamak elde değildir.
Burada tek bir sunu biçiminin önerilmediğine dikkat edilmelidir. Şöyle ki sunu bardakla değil kutula yapılabilir ve değişik nesnelere örneklenebilir, örneklerin sırası değiştirilebilir, örnek sayısı arttırılabilir. Ancak tüm sunuların olumlu olumsuz örnekleri ve ilişkili ilişkisiz nitelikleri içermesi gerekir.
Kavramın bu şekilde sunulmasıyla sonuçta birbirinden farklı olan öğrencilerin performanslarının farklı olmayacağı ileri sürülmektedir.Başlangıçta kavramın öğrenilmesini değerlendirmek için hazırlanan test aşamasına kadar farklı öğrencilere farklı sayıda uygulamaların yapılması gerekebilir.
Yani öğrencilerden bazıları için sunu çok sayıda tekrarlanabilir ve düzeltmelere yer verilebilir.
Ancak,öğrenciye kavram bir kez öğretildiğinde onu kolayca yeni örneklerine ve örnek olmayanlarına genelleyebilir. Dolayısıyla, genellemeleri öğrencinin kendi yeteneği belirlemekten çok sunun (yaşantının) nitelikleri belirler.
Engelmann’ ın dinamik sunusu nasıl ve hangi durumlarda kullanılır? Özellikle temel ayırımların kazandırılmak istendiği durumlarda bu tekniğe yer verilebilir. Örneğin; ve ve ev’i ayırmada güçlüğü olan çocuğu düşünelim ve ile ev arasındaki ayırımı kazandırmak için saydam (transperant) dan yararlanabiliriz. Saydama “ev” in değişik pozisyonları aşağıdaki şekilde olduğu gibi çizilir.
Ev v va ev ve
Ev ev değil ev değil ev ev değil
Çizilen bu örnekler ‘ev’ ve ‘ev değil’ şeklinde etiketlenerek sunulur.’ev’ ‘ev olmama’ durumlarına öğrencinin kararlı bir şekilde tepkide bulunmasından sonra ‘ev’e geçilir. (Dikkat edileceği gibi karışık olmayan sunuya yer verilmektedir.) “Ev” ve ‘ve’ ayırımının daha önceden kazandırılmadığı durumlarda ayırımı kazandırmak daha kolaydır. Ancak ayırımın karıştırıldığı tahminde bulunarak şans eseri ayırımın yapıldığı yani uygun olmayan sunu sonucunda ayırımın kazandırıldığı durumlarda ise, “ve” ve “ev” arasındaki ayırımı kazandırma daha fazla uygulamayı ve zamanı gerektirmektedir.Kavramın yukarıda belirtildiği gibi uygun bir şekilde sunulması öğrenmeyi kolaylaştırır ve öğrenme güçlüğünü önler.
Kavramın bu şekilde sunulması,onun kazandırılmasına sağlamada çok etkilidir. Öğrencinin daha önce yaşantısının olmadığı bir kavram etkin bir şekilde kazandırılır. “Ev” örneğinde olduğu gibi,belirli nitelikleri karşılayan “ev” e ancak ‘ev’ tepkisinin verilebileceği kazandırılabilmektedir.Belirlenen nitelikleri karşılamayan pozisyon değişikliklerine ise farklı etiketlenmektedir (ev değil gibi). “ve” ve “ev” ayırımı bir kez kazandırıldığında yani “ve”, “ev” i kontrol eden etmenlerin yeni örneklerde de öğrenildiği açıkça ortaya konulduktan sonra ,öğrenci “ve”, “ev” i yazabilir.Dinamik sunu tekniği ile “bir sonraki kelime” “bir sonraki satır”, “son ses”, “yazının başlığı” gibi kavramlar da kazandırılabilir.
Bu teknikle hava ısındığında genişler gibi daha karmaşık kurallardan oluşan ayırımları gerektiren kavramlarda kazandırılabilir. Bunun için bir topun sığabileceği kadar ara bırakarak ellerimizi uzatırız. Kural bir kez daha hatırlatılarak “hava ısındığında genişler” denilir. Ellerime bakarak dikkatle dinleyiniz. Kısa bir an ellere bakılması için beklenir. Ellerin arasında top büyüklüğünde hava kütlesi vardır (Eller arasındaki mesafe açılarak). Bu kadar büyüdü,hava ısındı mı? Ellerin arası sabit tutularak, hava ısındı mı ? Daha sonra eller arasındaki mesafe daraltılarak ısındı mı? Gibi örneklerle daha karmaşık olan soyut kavramlarda kazandırılabilir.
Ayırımı gerektiren birçok kavram dinamik sunu tekniğiyle öğretilebilir. Ayrıca,bireysel farklılıklara bakılmaksızın tüm öğrencilerin kavramları öğrenmeleri olanaklıdır. İki kavram birbiriyle sistematik bir şekilde ilişkili olduğunda ve biri öğretildiğinde ikincisinin öğretilebileceği durumlarda Engelmann (1977) AB set süreci adını verdiği tekniğe yer verilebilir.
AB set sürecini okuma ve bayağı kesirlerin bilinmesine rağmen ondalıkların bilinmediği bir durumla açıklayalım.A B set sürecinden birbiriyle sistematik olarak ilişkili olan iki kavramdan biri öğrenildiği ve öğrenilen kavramdan yaralanarak diğerini kazandırmak için yer verilir.Bayağı kesirlerin öğrenilmiş olmasından yararlanılarak ondalık sayıları kazandırmak için; A ve B dizileri oluşturulur.A dizisinde böleni on olan bayağı kesirli sayılar yer alır. B dizisinde ise A dizisinde yer alan sayılar sıraları farklı olarak ondalıklı sayı olarak yazılır. Aşağıdaki şekil 9 da A ve B dizileri gösterilmiştir.(Engelmann,1977)
Şekildeki örneklerden A dizisini bayağı kesirler B dizisini de ondalıklı sayıların oluşturduğu gösterilir yani A dizisindeki örneklerin tümünün bayağı kesir olduğu bu bakımdan hepsinin aynı olduğu diğer yandan da B dizisindeki sayıların ondalıklı sayılar olduğu hepsinin aynı olduğu gösterilir.
Önce A dizisindeki sayılar yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla düzenli bir şekilde sunulur.B dizisine geçilince “ondalıklı sayı kavramı” açıklanır.
Sonrada sekiz bölü onu yazmanın bir diğer yolunun da sıfırdan(tam sayıdan)sonra nokta koyup sekizi yazmak olduğu gösterilir.Bu işlem örneklerin tümünü tamamlayıncaya değin sürdürülür.Dizinin herhangi bir yerinde güçlükle karşılaşıldığında düzeltme yapılarak doğrusu söylenir ve 3-4 yeni örnekle desteklenir. Bayağı kesirlerden yararlanılarak “ondalıklı sayı” kavramı kazandırılırken;bayağı kesirlerle ondalıklı sayılar arasındaki temel ayırımlarda öğretilmektedir. Şeklin ilk yarısındaki B dizisindeki örneklerle açıklamalar yapılır. Şeklin ikinci yarısında yer alan A ve B dizilerindeki bayağı kesirler ve ondalıklı sayılar gösterilir.Buraya kadar başarılı olan öğrenciye başarısını değerlendirmek amacıyla AB dizisinde oluşturulan eşit olasılıkla seçilmiş yeni örnekler gösterilir.
Dinamik sunu tekniği kavramın olumlu örneklerini olumsuz örneklere değiştirmenin olası olduğu durumlarda etkili bir şekilde uygulanır.
AB dizi süreci ise olumlu örneğin olumsuz örneğe çevirmenin olanaksız olduğu durumlarda etkili şekilde kullanılabilir. Örneğin; “daha hızlı” kavramının kazandırılması;bir nesneyi aynı hızda tutarken diğerini göreceli olarak daha hızlı gittiği gösterilebilir. Burada bir bakıma olumlu örnek olumsuz örneğe değiştirildiğinden, dinamik sunu tekniği uygun olur.
Buna karşılık,armut ağacı yaprağı ile elma ağacı yaprağı arasındaki ayırım kazandırılmak istendiğinde;olumlu örneği (elma ağacı yaprağı)olumsuz örneğe (armut ağacı yaprağına) dönüştürmenin olanaklı olmadığı ve iki kavram sistemli bir şekilde ilişkili olduğu durumlarda AB dizi sürecine yer verme deha uygundur (Engelmann1977).
Kavram öğretiminde,dinamik sunu ve AB set tekniklerinden yararlanarak kavramın olumlu,olumsuz ve ilişkili,ilişkisiz nitelikleri kontrol edilerek bireysel ayrılıklar dikkate alınmadan tüm öğrencilere kavram öğretilebilir.
Öncelikle kavram nedir? Tanımlayalım;
KAVRAM;
Bazı bakımlardan ilişkili uyaranlar takımı yada bazı kurallarla ilişkili nitelikler kategorisi olarak tanımlanabilir.
Daha genel olarak, bir kategoriye nelerin alınacağını yada çıkarılacağını belirleyen ölçütler takımına “kavram” denir.
Eğitim açısından kavram, ortak tepkiye yol açan ilişkili uyaranlar takımıdır.
Tepkide bulunduğumuz soyutlamalar da kavram olarak bilinmektedir.
Örneğin; kaşık sözcüğüyle sadece nesnenin fiziksel niteliğine tepkide bulunulmaz fakat nesneler sınıfına özelliğini veren soyut niteliklerine de tepkide bulunulur.
Kaşık kelimesiyle simgelenen kavram oldukça kolaydır. Çünkü, bu örnek somut nesneler sınıfında yer alan kavram örneği oluşturmaktadır.
Buna karşılık, soyut nitelikler ve olgular arasında ilişkileri belirleyen kavramlar daha karmaşıktır.
Kavramlar soyut ve somut olarak sınıflanabilir. Sebzeler, kuşlar, otomobiller, sayılar, kediler somut kavram örnekleri olup gözlenebilirler. Somut kavramlar doğrudan gözlenerek öğrenilebilir.
Örneğin; iki-üç yaşındaki çocuklar kedi kavramını; ana-babaların dört ayaklı küçük hayvanı kedi olarak belirlemesi ve çocukların uygun tepkilerini pekiştirmeleri buna karşılık kedi dışındaki hayvanları da kedi değil (köpek) olduğunu belirlemesi ve yani uygun olmayan tepkilerini de düzeltmeleriyle, öğrenirler (Gange, 1970; Wehmann ve diğ., 1981)
Gözlenebilir olmayan soyut yada tanımlanmış kavramlar, tanımlar aracılığıyla öğrenilmektedir.
Basit kurallarla nitelikler arasında ilişkinin kurulmasıyla soyut kavrama biçim verilir, (Blake, 1974). Numaralar vererek değerlendirme (5 çok iyi, 1 çok kötü gibi), kelimelerin işlevleri (sıfat, zamir, isim gibi) soyut (tanımlanmış) kavram örnekleridir. Soyut kavramın kazanılması kuralların öğrenilmesini gerektirmektedir.
Kavram kelimeden ayrılmaktadır. Kaşık kelimesi her zaman bir kavramı simgelemez. O kavram için bir etiketi simgeleyebilir. Kelimenin öğrenilmiş olması kavramın öğrenildiği anlamına gelmeyebilir.
Örneğin,
“Gode” yi okuyabilir ve tekrarlayabilirsiniz. Ancak, ne olduğunu bilmeyebilirsiniz. Çünkü bu kavramla ilgili yaşantınız yoktur.
Kavramlar seslerle de simgelenmektedir. İki ses bir arada söylendiğinde sadece iki sesi bir araya getirmez. İki kavramı da biraraya getirir.
Örneğin,
“Kırmızı gül” bir kavramı “gül kırmızı” ise başka bir kavramı biçimlendirmektedir. Her iki kavramda iki ses söz konusudur.
“Kırmız gül” de iki ses söz konusu olduğu gibi, iki kavram söz konusudur. “Kırmızı” ve “Gül”
Sesleri söyleyebilmek, kavramların bilindiği anlamına gelmemektedir (Stone,1979)
Eğitim ortamında, öğretmen ve öğrencilerin aynı kelime ve seslerle simgeledikleri kavramları anlama düzeyleri çok farklı olabilir.
Bu farkı, kavramla ilgili yaşantı düzeyi belirlemektedir. Genellikle değişik kavramlarla öğretmenlerin yaşantıları öğrencilerinkinden çok daha fazladır. Yani, kavramlar öğretmenlerde çok daha önce gelişmiştir.
Bireyler bildikleri kavramlardan söz ederlerken onları hafife alırlar, basitleştirirler. Bu durumda kavram öğretme süreçlerini etkileyebilmektedir.
Özellikle, nitelikler ve ilişkiler arasında bağın kurulduğu basit soyut kavramlarda bu durumla sıkça karşılaşılmaktadır.
Öğrenciye kavram sistemlerini kazandırarak onun çevresine daha donatımlı bir biçimde uyumu sağlanır. Buda öğretimin temel amaçlarındandır.
Bu amacın öğrencilerde gerçekleştirilmesi için eğitim personelinin ve öğretmenlerin kavram öğrenme ve öğretme ile donatılmış olması gerekir.
KAVRAM ÖĞRENME
Nesneleri, olayları yada insanları bir sınıfa koyabilme ve bu sınıfa bir bütün olarak tepkide bulunabilme durumu “kavram öğrenme” olarak betimlenmektedir.
Ancak öğrenci düzenli ve anlaşabilir bir çevrede öğrendiği kavramları kendi çevresine aktarır.
Eğitim programlarında kavram öğrenmenin oldukça önemli bir yeri vardır. Aşağıdaki çizelgede kavram öğrenmeyi gerektiren içeriğin ana hatları gösterilmektedir.
Eğitim Programında Kavram Öğrenmeyi Gerektiren İçerik
Disiplin Alanı
Konular
Sözlü anlatım Serbest konular, Teşbihli konular, Kelimelerin işlevleri, Örnekler
Okuma Sesli ve sessizlerin telafuz örüntüsü, vurgular
Yazılı anlatım
Çoğul yapma ilkeleri, imla kuralları
Aritmetik
Sayılar, İlişkiler, Uzunluk ve ağırlık ölçüleri , dört işlem
Sosyal bilgiler
Aile, Demokrasi, Yeryüzü biçimleri, Doğal afetler
Kavramın yapısının niteliği ve sunulma biçimi kavram öğrenmeyi etkilemektedir. Bu etmenleri üzerinde durmakta yarar vardır.
Kavram Öğrenmeyi Etkileyen Etmenler
1. Kavramın yapısının niteliği
2. Sunulma biçimi
1- Kavramın Yapısına İlişkin Özellikler
a- Kavramın kurallarının yapısı,
b- Kavramın ilişkili-ilişkisiz nitelikleri,
c- Kavram taksonomisi
2- Kavramın Sunulmasına ilişkin Özellikler
a- Kavramın olumlu / olumsuz örnekleri
b- Örneklerin sırası
c- Örneklerin benzerliği
Açık anlatımla yada yaratıcı yöntemle sunma gibi kavramın sunulmasıyla ilişkili özellikler kavram öğrenmede etkili olmaktadır.
Yukarıda sıralanan özelliklerden biri yada bir kaçına dikkat edilmediğinde kavram öğrenme gerçekleşmez yada yanlış öğrenme söz konusudur.
1- Kavramın Yapısına İlişkin Özellikler
Kavramın Kurallarının Yapısı; Kavram, bazı kurallarla bağlantılı nitelikler kategorisi olarak tanımlanmaktadır. Nitelikler arasındaki ilişkiyi ve onların işlevini belirleyen kurallar, kavramı tanımlamaktadır. Bu kurallar, çok sayıda aynı niteliğin bir arada bulunmasını içerebileceği gibi birbirinden farklı niteliklerin bir arada bulunmasını da kapsayabilir.
Örneğin;
“1,2,3,......” gibi elemanlar sayı kavramının üyeleridir. Çok sayıda kavramı içeren sayı kavramı için kural yalın ve objektiftir. Buna karşılık büyüklük kavramı sayı kavramından daha karmaşıktır(hangi sayının daha büyük olduğunun belirlenmesinde olduğu gibi)Çünkü büyüklük kavramı miktar ve yoğunluk bakımından karşılaştırmayı gerektirmesi nedeniyle ilişki kuralını içermektedir. Aynı niteliklerden oluşan kavramlar, niteliklerin farklılaştığı kavramlardan daha kolay öğrenilmektedir.
Kavramın İlişkili ve İlişkisiz Nitelikleri;
• Kavramın ilişkili nitelikleri; Kavramın yapısında varolup, kavramı tanımlayan niteliklerdir.
• Kavramın ilişkisiz nitelikleri; Kavramın yapısında varolup, kavramı tanımlamayan niteliklerdir.
Örneğin;
Kavram- “Kalem”
İlişkili Nitelikleri; yazı aracı olması
İlişkisiz Nitelikleri; rengi, malzemesi, boyutu
Örneğin;
Kavram- “Televizyon”
İlişkili Nitelikleri; Hareketli resimsel görüntü veren, anteni olan, elektrik akımıyla çalışan iletişimi aracı
İlişkisiz Nitelikleri; Televizyonun markası, ekran büyüklüğü, kumandalı-kumandasız olması vb.
Örneğin;
Kavram- “Kırmızı”
İlişkili Nitelikleri; rengi
İlişkisiz Nitelikleri; kırmızı renkteki nesnelerin ne olduğu, nesnelerin boyutu
“Otomobil Tamircisi” kavramını ele aldığımızda, üzerinde çalışılan nesne ve işin niteliği bu kavramın ilişkili nitelikleridir. Çalışanın yaşı, aldığı ücret, çalışma süresi vb. nitelikler ise, ilişkisiz nitelikleridir.
Kavramın ilişkisiz ve ilişkili niteliklerini ayırmak güçleştikçe kavramın öğrenilmesi de güçleşmektedir.
İlişkili niteliklerden birini ayırmak için verilen örnekler arttırıldığında verilecek bilgi türü ve miktarı değişikliğe uğrar.
İlişkisiz niteliklerin somut örneklerinin sunulması kavramın öğrenilmesini kolaylaştırır. Kavramın somut örneklerinin gösterilmesinin olanaklı olmadığı durumlarda şemalarla gösterme ve sözlü açıklamalarda bulunma ilişkili niteliklerin açıklık kazanmasına yardımcı olur.
Örneğin “Kare” kavramı için tek ilişkili nitelik onun biçimidir. Kareyi temsil eden nesnenin yapısı, rengi ve büyüklüğü gibi tüm diğer nitelikler, ilişkisiz niteliklerdir. Ancak “kare” biçimini değişik nesne ve renklerle göstererek kare kavramına açıklık kazandırır.
Kavramın Taksonomik Düzeyi;
* Taksonomi aşamalı sınıflama sistemidir.
* Taksonomik düzey bir kavramın hangi sayıda kavram içerdiğini ifade etmektedir.
Örneğin, üçler kavramının, tek sayı kavramından daha az sayıda kavramı kapsaması nedeniyle üçler kavramı, tek sayılar kavramına göre taksonomik düzeyi daha düşüktür.
Hayvan, evcil hayvan, ve en alt düzeyde köpek kavramı yer alır.
En üst düzeydeki hayvan kavramının ilişkisiz nitelikleri çok sayıdadır. Buna karşılık köpek kavramının ilişkili nitelikleri fazladır. Aşama sırası yükseldikçe ilişkili nitelikler, ilişkisiz niteliği özelliği kazanır ki, buda kavramın öğrenilmesini güçleştirir.
Örneğin;
“Köpek” kavramını ele alacak olursak;
İlişkili nitelikleri; Hareket etme yeteneği olan insan dışındaki canlılar (1), yetiştirilmesi sonucunda, davranışları büyük oranda insanlar tarafından kontrol altına alınabilmesi (2), havlaması, koku alması, kuyruğunu sallaması (3)
İlişkisiz Nitelikleri; Cinsi, tüy rengi, kulaklarının olma uzun olması
“Evcil Hayvan”
İlişkili nitelikleri; Hareket etme yeteneği olan insan dışındaki canlılar,(1) yetiştirilmesi sonucunda, davranışları büyük oranda insanlar tarafından kontrol altına alınabilmesi (2)
İlişkisiz nitelikleri; Havlaması, koku alması, kuyruğunu sallaması, cinsi, tüy yengi, kulaklarının olması
“Hayvan”
İlişkili nitelikleri; Hareket etme yeteneği olan insan dışındaki canlılar. (1)
İlişkisiz nitelikleri; Yetiştirilmesi sonucunda, davranışları büyük oranda insanlar tarafından kontrol altına alınabilmesi, havlaması, koku alması, kuyruğunu sallaması, cinsi, tüy yengi, kulaklarının uzun olması
Kavram taksonomisinin en üst düzeyindeki ilişkili özellik, taksonominin tüm alt düzeylerinde ilişkili nitelik olarak yer alması gerekir, yoksa karışıklığa yol açar
Kavram öğrenmede kavramın yapısından kaynaklanan özellikler kısaca özetlendiğinde;
1- Kavramı tanımlayan kuralların güçlük derecesi
2- Kavramın uzunluğundan ve karmaşıklığından
3- Kavramı tanımlayan ilişkili niteliklerin açıkca ortaya çıkması için yeterince ilişkisiz niteliklerin ortaya koyulup koyulmadığından
4- Taksonminin alt bölümünde yer alan ilişkili niteliğin, üst aşamalarda ilişkisiz niteliğe dönüşmemesinden dolayı,
Kavram öğrenme olumlu veya olumsuz olarak etkilenir
2- Kavramın Sunulmasına İlişkin Özellikler;
Kavram öğrenmede kavramın sunuluş biçimi, kavramın yapısından kaynaklanan özellikler kadar etkili olmaktadır. Bu konu başlığı altında yer alan alt konu başlıklarımız;
a- Kavram örneklerinin benzerliği
b- Kavramın olumlu ve olumsuz örnekleri
c- Örneklerin sırası
d- Kavramın açık anlatım ve yaratıcı yöntemlerle sunulması
a- Kavramın Örneklerinin Benzerliği
Benzerlik, aynı anda sunulan farklı kavramların birbirine yakınlığı anlamına gelmektedir.
Aynı anda bir kavramın yakın örnekleri sunulduğunda örneklerin benzerliği yüksektir. Örneğin, “büyük-küçük”, “sarı elma-kırmızı elma”
Buna karışık olamayan sunu denir ve örnekler birbirine çok yakın yada benzerdir. Buna karşılık, birden fazla değişik kavramın aynı anda sunulduğu durumlarda örneklerin benzerliği ve yakınlığı azalmaktadır.
Karışık olmayan sunuya göre; meyve, sebze ve et kavramları sunulurken, her bir kavram öğrenilinceye kadar ayrı ayrı sunulur. Yani bu sunuda meyve, örnekleri ilk, sebze örnekleri meyve kavramı kazanıldıktan sonra ve daha sonrada et örnekleri sunulur.
Karışık sunu da ise; farklı kavramlar aynı anda sunulmaktadır. Meyve, sebze, et kavramları tamamıyla öğrenci kazanıncaya değin ilişkili örnekleri şeftali, pirzola havuç; tavuk, bezelye, armut; elma, kıyma, lahana birlikte sunulur.
Karışık olmayan sunularda örneklerin benzerliği, yakınlığı kolayca sağlanmaktadır. Karışık sunularda ise örneklerin benzerliği ve yakınlığı azalmaktadır.
Örneklerde benzerliğin ve yakınlığın olmaması çocukların öğrenmesini güçleştirmekte ve belleklerini zorlamaktadır. Kavramlar sunulurken benzer ve yakın örneklere yer verilmesi kavramın öğrenilmesini kolaylaştırır.
b- Kavramın Olumlu ve Olumsuz Örnekleri;
Olumlu Örnekler; Kavramı örnekler.
Örneğin; “Meyve” kavramına ilişkin olumlu örnekler, elma, armut, portakal, kiraz vb. Bu yiyecekler meyve kavramını örneklerler.
Olumsuz Örnekler; Kavramı örneklemeyen örneklerdir
Örneğin; “Meyve” kavramına ilişkin olumsuz örnekler, lahana, kıyma, kabak, soğan vb. Bu yiyecekler meyve kavramını örneklemezler.
Olumlu örnekler kavramı tanımlayan niteliklerin neler olduğunu gösterirler. Olumsuz örnekler ise kavramı tanımlamayan niteliklerinin neler olduğunu gösterirler.
Kavramın öğrenilmesi kavramın olumlu ve olumsuz örneklerinin birlikte sunulmasını mutlaka gerektirir. Olumlu ve olumsuz örnekler birlikte sunulurken olumlu örneklere daha fazla yer verilmelidir.
Kavramın olumlu ve olumsuz örneklerini olabildiğince somutlaştırma ve aynı biçimde sunmaya çalışma öğrenmeyi kolaylaştırabilir.
Kavramın olumlu ve olumsuz örneklerine, baştan onun tüm olumlu örnekleri sonrada tüm olumsuz örneklerine yer verilerek sunu gerçekleştirilebilir.
Aynı zamanda, kavramın olumlu ve olumsuz örnekleri karışık olarak ta sunulabilir. Olumlu ve olumsuz örneklerin karışık olarak sunulması, kavramı tanımlayan niteliklerin açıkça ortaya çıkmasına neden olmakta ve öğrencinin belleğini zorlamamaktadır. Bu nedenle karışık sunu tercih edilebilir.
c- Örneklerin Sırası
Kavramın olumlu ve olumsuz örnekleri tek tek gösterilebileceği gibi, tümü aynı anda birlikte gösterilebilir.
Örneklerin tek, tek gösterilmesinde olumlu yada olumsuz örnek gösterilir, tepki alındıktan sonra geri çekilir. Sonra bir başkasına yer verilir.
Tüm örneklerin aynı anda gösterilmesinde ise, öğrenci tüm olumlu ve olumsuz örnekler tepkide bulununcaya değin örneklerden hiç biri geri çekilmemektedir. Bu sunum biçiminde öğrencinin olumlu ve olumsuz örneklere tepkide bulunurken, daha önceki örnekleri de görmesine fırsat verilirken öğrenmesi pekiştirilir.Kısaca kavramın olumlu ve olumsuz örneklerinin tek tek sunulmasıyla kavram öğrenilebilir ancak öğrenci daha önce öğrendiklerini görecek olursa daha kolay öğrenir.
d- Kavramın Açık anlatım ve Yaratıcı Yöntemlerle Sunulması
Açık Anlatımda (Tüme varım); Kavramın ilişkili-ilişkisiz nitelikleri, olumlu-olumsuz örnekleri, kuralların yapısı ve benzeri bilgiler olabildiğince somutlaştırılarak sunulur.
Yaratıcı Sunuda (Tümden gelme); Sorularla kavramın ilişkili-ilişkisiz nitelikleri, olumlu-olumsuz örnekleri ve kuralları öğrencinin kendinin bulması sağlanır.bu yöntemlerden ilki tüme varım ikincisi de tümden gelme olarak ta bilinir.
Açık anlatımda, kavram daha çabuk öğrenilmekte, daha fazla bilgi kazandırılmakta, öğrencinin hata yapması başarısız ve yaşantıları ve engellemeleri aza indirilebilmektedir. Kavramın açık anlatımla sunulmasının tam öğrenmeyle sonuçlanma olasılığı daha yüksektir.
Yaratıcı yöntemle ise, öğrenci daha dikkatli ve aktif tutulmaktadır.
Kavram öğrenmeyi etkileyen sunu özellikleri şöyle özetlenebilir; kavramın örneklerinin benzer ve yakın olmasına ve bu örneklerin olumlu ve olumsuz örneklerinin ilişkili ve ilişkisiz niteliklerinin karışık olarak açık anlatımla sunulmasının kavramın öğrenilmesini olumlu doğrultuda etkilemektedir.
KAVRAM ÖĞRETME
Kavramın kazandırılmasında, daha çok ayırdedici öğrenme sürecinden yararlanılmaktadır. Buna göre olumlu ve olumsuz örneklerden uygun olanları pekiştirilir, olmayanlar pekiştirilmez. Bu süreçte, ayırdedici pekiştirmelere yer vererek öğrenme gerçekleştirilir. Ayrıca kavramın olumlu ve olumsuz örneklerle ve ilişkili, ilişkisiz niteliklerle kontrol edilebilmesi için onların ayırdedici uyaran özelliğini kazanmış olması gerekmektedir.
Kavram öğretilirken, yapılan, olası hatalar;
* Kavramın birer olumlu ve olumsuz örneğine yer verme; Kazandırılmak istenen kavram “karedir” Bunun için kareyi tanımlayan bir olumlu örnekle, kareyi tanılamayan bir olumsuz örneğe yer verilir.
A B
Karenin olumlu örneği Karenin olumsuz örneği
Öğrencinin, A şekline kare, B şekline kare değil tepkisi verinceye değin, bu örnekler sunulur. Kare kavramı öğretildi mi ? Kavramın öğretilip, öğretilmediğini bu kavramın farklı örneklerinin (uyaranlarının) sunulmasıyla (değerlendirmeyle) anlaşılabilir.
Uyaran Tepki
Kare
Kare
Kare
Kare değil
Kavramın farklı örneklerine yer verilmesi (değerlendirme) sonucunda, öğrenci siyah olan şekillere kare tepkisini vermiştir. O halde öğrenci geri zekalıdır yada, planlanan öğretimle kare kavramını kazandırmaktan çok siyah-beyaz kavramını kazandırmıştır, şeklinde yorumlayabiliriz. O halde hangisi yetersiz ? Öğrenci mi yoksa öğretim mi? Öğretim yetersiz gibi görünüyor değil mi ? İzleyen satırlarda sununun yetersizliğine açıklık kazandırılacaktır.
Yukarıda belirtilen hatanın ortaya çıkmasını önlemek amacıyla;
* Kavram kazandırılırken, onun olumlu ve olumsuz örnekleri arasındaki ayırım, öğretilmek istenen (ilişkili) niteliğin dışındaki (ilişkisiz) nitelikler bakımından da yapılmalıdır. Ancak böylece, ilişkili ve ilişkisiz nitelikler arasındaki ayırım kazandırılır. Yoksa yukarıda olduğu gibi öğrencilerden bazılarının büyüklüğü, bazılarının rengi, ve bazılarının da biçimi dikkate alarak tepkide bulunduğu gözlenebilir. Farklı ipuçlarını içeren kavramın bu farklı ipuçları ayıklanmadan kazandırılmasında ayırt edici pekiştirmelere yer verildiğinde, öğrenciler bu değişik ipuçlarına bağlı olarak farklı tepkilerde bulunurlar.
Sınıf ortamında, öğrencilerin öğretilmek istenenin dışındaki uyaranlara tepkide bulundukları sıkça gözlenir. Örneğin, öğretmen Türkçe dersinde tahtaya yazdığı dört kısa tümceye öğrencilerinin tümünün doğru tepkide bulunmasını sağlamıştır. Ertesi günkü derste bu tümceler, farklı büyüklük ve sırayla tahtaya yazılmıştır. Öğrencilerden bazıları uygun tepkileri verememiştir. Unutmuşlar mıdır ? Aslında, öğrencilerin, bunu unutmaları beklenemez. Daha çok öğrencilerinden bazıları büyüklük, sıra gibi ilişkisiz niteliklere takılı kalmışlardır.
Yukarıda ki şekilde sunulan kare örneği ilişkisiz nitelikleri olan büyüklüğü ve rengi kontrol edilerek bir başka öğrenci grubuna aşağıda gösterilen biçimde sunulmuş olsun;
A B
Karenin olumlu örneği Karenin olumsuz örneği
Bu örnekte karenin olumlu ve olumsuz örnekleri sadece biçimleri bakımından farklıdır. A şekline kare B şekline kare değil tepkisini alıncaya değin öğretim tekrarlanır. İlişkisiz niteliklerin kontrol edildiği bu sunuda öğrenciler kare kavramını öğrenmiş midir ? Bunu anlayabilmek içinde kavramın farklı örneklerinin sunulması (değerlendirilmesi) gerekmektedir (Becker ve diğ., 1975).
Aşağıda kavramın farklı örneklerine yer verilmiştir.
Uyaran Tepki
Kare
Kare
Kare değil
Kare değil
İlişkisiz niteliklerden büyüklüğün ve rengin kontrol edildiği kare kavramının birer olumlu ve olumsuz örneklerinin sunulması ayırdetmenin gerçeklemesine yetmemektedir. Kavramın kazandırılmasında, ilişkisiz nitelikler sabit tutulduğunda (olumlu ve olumsuz kavram örnekleri aynı büyüklük ve renkte olduğunda) sunulan yeni örneklerin ilişkisiz nitelikleri (büyüklüğü, rengi vs.) farklı olduğu durumlarda ayırt etme güçleşir.
Kavramın birer olumlu ve olumsuz örneklerinin sunulduğu durumlarda, kavramın ilişkisiz niteliklerin sabit tutulması ya da kontrol edilmemesi, öğrencilerin değişik ipuçlarına takılmamalarına neden olmaktadır. Kavram öğretirken, kavramın sadece bir olumlu ve olumsuz örneğini sunmak hatalı bir yoldur. Dolayısıyla böyle bir durumda öğrenci değil, sunu yetersizdir (Becker ve diğ., 1975).
Öğrencilerin yanlış ipuçlarına takılmaları nasıl önlenir ? Sunu nasıl iyileştirilir ? Düşünüldüğü gibi kavramın olumlu ve olumsuz örnekleri arttırılmalı ve ilişkisiz nitelikler değiştirilmelidir. Aşağıdaki şekillerde kavramın sunulması için olumlu ve olumsuz örneklerin sayısı arttırılmış ve ilişkisiz nitelikler değiştirilmiştir.
I.Dizi
II.Dizi
III.Dizi
IV.Dizi
Yukarıda görüldüğü gibi, kare kavramının sunumu yapılırken, kavramın olumlu ve olumsuz örneklerinin ilişkisiz nitelikleri, değiştirilerek sunulur. Öğrencinin tümü ayrımlı tepkide bulununcaya değin tekrar edilir. Öğrencilerin öğrenip, öğrenmediğini anlayabilmek için, tekrar kavramın farklı olumlu-olumsuz örneklerine yer verilir (değerlendirilir).
Kare kavramının değişik örneklerine yer verme (Değerlendirme)
Kare kavramının değişik (yeni) olumlu ve olumsuz örneklerinden öğrencinin kareyi işaret etmesi istenir. Öğrenciler izlenen bu süreçler sonrası tamamen başarılı olmaktadırlar. Kısaca, ilişkisiz niteliklerin değiştirdiği çok sayıda olumlu ve olumsuz örneklerin sunulması, kavramın öğrenci tarafından tam olarak kazanmasına yol açabilmekte ve genelleyebilmektedir.
Dolayısıyla, kavram öğretilirken sunum tek bir yorumla kararlılık gösterecek şekilde düzenlenmesi gerekir. Yoksa, sunu birden fazla yorumla kararlılık gösterirse, öğrencilerden bazıları istenmeyen yorumu benimseyebilir.
Yazının ilk sayfalarında “GODE” kavramının kazandırılacağına değinilmiştir. Yapay bir kavram olan, “GODE” de tüm diğer yeni kavramlar gibidir. Kavram öğrenmeyi etkileyen etmenler, dikkate alınarak, bu kavram kazandırılacaktır. Aşağıdaki şekillerin her biri GODE’ nin örnekleridir (olumlu örneklerdir).
Aşağıdaki örneklerden “GODE” nin ne olduğunu çıkarabilirse, o yeni örneklere genellenebilir. “GODE” nin hangi anlama geldiği sunudan açıkça anlaşılıyor mu ? Sunudan “GODE” nin kap olduğu sonucuna varılırsa genellemeler buna göre yapılır. Yok herhangi bir nesne olduğu sonucuna varılırsa bir başka şekilde genellenir. Eğer sununun birden fazla yorumu olursa öğrencilerden bazıları, istenmeyen yorumu benimseyeceklerdir. Bu sununun birden fazla yoruma açık olması nedeniyle “GODE” kavramını bu örnek sunu ile tamamen kazandırılamaz. “GODE” nin olumlu örnekleri
Genel olarak kavramın tek bir yorumla kararlılık gösteren tek bir örneği sunulamaz. Örneğin, bir grup öğrenciye bir bardak gösterildiğinde onların onunla yaşantı düzeyine bağlı olarak bardak, boş, cam gibi yada herhangi bir nesne gibi yorumlarlar.
O halde kavramın tek bir örneği gösterilerek, tek bir yorumla uygunluk göstermesi beklenemez. Ayrıca sadece kavramın olumlu örnekleri de (yukarıda şekilde olduğu gibi) hiçbir zaman tek bir yorumla uygunluk göstermez. Kavram öğrenme ilkelerinde de belirtildiği gibi, kavram dikkatlice seçilmiş çok sayıda olumlu ve olumsuz örneklerinin bir arada sunulmasıyla kazandırılabilir (Engelmann, 1977).
Tek bir yorumla uygunluk gösteren sununun özelliklerine geçmeden önce yapısal olarak “GODE” kavramı “altında”, “kırmızı”, “daha yüksek” kavramları gibidir. Altında, kırmızı gibi kavramları bilmeyen bir kişiye öğretilmesi onlarla eşanlama gelen kelimelerin söylenmesi ile gerçekleşmez. Mutlaka örneklerin gösterilmesini ve bunların etiketlenmesini gerektirir. O halde, yeni bir kavramın öğretilmesi, onun olumlu ve olumsuz örneklerinin gösterilmesini gerektirir. (Bkz. Kavramın olumlu-olumsuz örnekleri).
Tek bir yorumla kararlılık gösteren kavramın sunulması, onun olumlu ve olumsuz örneklerinin ilişkili ve ilişkisiz niteliklerinin birlikte gösterilmesini gerektirir. Engelmann 1977 ın dinamik sunu adını verdiği teknikle , kavram tek bir yorumla kararlılık gösterecek şekilde olumlu ve olumsuz örnekleri ilişkili ve ilişkisiz nitelikleri kontrol edilerek sunulabilmektedir.Şekil 8 de tek bir yorumla kararlılık gösterecek şekilde GODE kavramının olumlu ve olumsuz örnekleri gösterilmiştir. Doğal olarak olumlu örnekler GODE yi olumsuz örnekler olmamayı (GODE değili) ifade etmektedir.
Aşağıdaki şekilde yer alan her bir örnek GODE ya da GODE değil olarak etiketlenerek öğrencilere gösterilir.her bir öğrenciden örneklere uygun tepkiler alınıncaya kadar tekrarlanır . Daha sonra kavramın farklı örnekleri oluşturularak durum değerlendirilir.
Yukarıdaki şekillerde gösteri aşağı yukarı tek bir yorumla kararlılık göstermektedir. GODE kavramının ilişkili nitelikleri gösterilmiştir.(1,4 ve 6 nolu şekil) GODE kavramının ilişkili niteliği en açık şekilde 5 den 6 şekle geçerken görülmektedir.5. şekil GODE kavramının sınırdaki örneklerinden biridir.Çünkü 5. şekilde bardağın ağzı yere tam paralel değildir fakat yakındır.6. şekilde ise artık bardağın ağzı yere tam paraleldir. GODE kavramının olumsuz örnekleri de gösterilmiştir (2.,3.,5.,7.,8.,şekiller) GODE olmama durumlarını bardağın ağzını yere paralel ve doğrudan dik olarak bardağın altına gelmediği durumlar göstermektedir.Bu ise GODE’ liğe açıklık kazandırmaktadır. Gösteride ilişkisiz niteliklerde kontrol edilmiştir. Şöyle ki olumlu ve olumsuz örneklerdeki bardağın aynı bardak olması nedeniyle yuvarlaklık ve uzunluk,gibi ilişkisiz nitelikler kontrol edilmiştir.Bu nedenle de kavramı tanımlayan nitelikler olamaz. GODE kavramının olumlu ve olumsuz örneklerinin tek bir nesne ile gösterilmiş olmasının sonucunda bardağın pozisyonu dışındaki tüm nitelikler GODE’ likle ilişkisizdir.
Kavramın sunusu tek bir yorumla uygunluk gösterdiğinde,kavramın yeni örneklerinden oluşan testte öğrencilerin başarılarını tahmin etmemize de yardımcı olur. Ayrıca öğrencide çok ciddi beyin zedelenme belirtileri yoksa sunuda kavramın ne olduğu açıkça ortaya çıktığında öğrenciler kavramın yeni olumlu ve olumsuz örnekleri kolayca genelleyebilir. Buraya kadar açıklananlardan çıkarılabilecek önemli bir sonuç; kavramın öğretilmesinde sorunla karşılaşıldığında ilk olarak çocuğun zihinsel, duygusal özelliklerinin incelenmesinin önerilmesi yerine, sununun gözden geçirilmesi daha uygun olacağıdır.Bu yazıda gözleneceği gibi öğrencinin özelliklerine ilişkin bildirimlerde bulunmak yerine sunuya ve özelliklerine ilişkin bildirimlerde bulunmak gerekir.
Dinamik sunuya göre GODE kavramı tek bir yorumla kararlılık gösterecek şekilde sunulmasına rağmen, sadece belirli yapısal özelliği ve konumu olan cisimlerin GODE olabileceği izlenimini vermektedir: (Ağzı yere paralel olan bardağın GODE olduğu gibi) Bunun nedeni de; GODE’ likle ilişkili ve ilişkisiz olumlu ve olumsuz niteliklerin neler olduğunu göstermek için tek bir nesnenin kullanılmış olmasıdır. Tek bir nesne kullanma kavramın ilişkili niteliklerini açıkça ortaya çıkarma kolaylığını sağlar. GODE kavramında olduğu gibi kavramın belirli ortamda kullanılan ve biçimi olan nesnelerle geçerli olabileceği anlamını verir. Genellemelerin yeni nesne ve farklı ortamlarda da yapılabilmesi için sununun değişik ortamlarda farklı nesnelerle yapılması gerekir. Örneğin; bardakla yapılan örneklemeler çöp sepeti, teneke kutu ve gösterilmesi mümkün olmayan lavabo resmi gibi nesnelerle tekrarlandığında GODE kavramının genellenmesi sağlanmış olur. Kavramın öğretilmesinde bu aşamanın önemi çok fazladır.Ancak kavramı (GODE değil)kontrol eden niteliklerin bilinmesi nedeniyle genellemenin kazandırılması çok kolaydır.Ayrıca gösterilen örneklerle genellemeler ve kavram(Godelik)kolayca öğrenilir.(becker ve diğerleri 1975,Engelmann 1970,Engelmann 1977)
Genel olarak genel eğitim alanında ve özel eğitimde uzun yıllar öğrencilerin bireysel farklılıklarına göre farklı öğreneceklerinden hareketle bireysel farklılıklara dikkat edilmiş hatta bireyin kendi yetenekleri bakımından da farklılaştığı üzerinde durulmuştur.
Bu durumun gereği olarak ta her bir öğrenciye ve her bir öğrencinin farklı özelliklerine uygun olarak farklı bilgilerin sunulması gerektiği savunula gelmiştir.(Kirk 1971). Bu görüş uzun yıllardan beri ve günümüzde de geçerliliği olan doktrin niteliğini almıştır.Bu doktrine karşı olaraktan beceri yada kavramlarla gerekli ön becerilerin kazanılmış olduğundan öğrencilerin tümünün (bireysel farklılıklarına bakılmaksızın) aynı sunu ile öğrenilebileceği görüşü ileri sürülmektedir (Engelmann 1977).
Bu karşı görüşleri daha fazla açıklamak için “GODE” kavramının öğretimi işine bakalım. “GODE” kavramını bilmeyen öğrencilerin bu kavramı öğrenebilmeleri “GODE” kavramının olumlu-olumsuz örnekleri ve ilişkili-ilişkisiz niteliklerini bilmelerini gerektirir.
Ayrıca bu durum kavramı bilenleri betimlemektedir. Yani “GODE” kavramının (herhangi bir kavramın) öğretilmesi işleminde yer alan süreçler bireysel farklılıklarına bakılmaksızın aynıdır, değişmemektedir.
Örneğin; zeka bölümü 180 ve ZB 44 olan bireylere kavram sunulurken farklı içeriğin sunulması gerekir mi ? Her iki bireyde de ön koşul gerçekleştiğinde birinin lehine daha az bilgi ile kavram öğretilebilir mi ? Eğer sunun birden fazla yorumla kararlılık göstermesine rağmen öğrenilebileceği ileri sürülebilirse o zaman değişik programlara ve içerik sıralamasına yer verilebileceği ileri sürülebilir.
Biden fazla yorumla kararlılık gösteren sunuyla öğrenilebileceğini ileri sürüldüğünde şans ve efsanelere göre öğretim söz konusudur.
Bireysel farklılıklardan çok öğretim içeriğinin ve aşamalarının kontrolünün önemini savunan Engelmann’ın görüşüne katılmamak elde değildir.
Burada tek bir sunu biçiminin önerilmediğine dikkat edilmelidir. Şöyle ki sunu bardakla değil kutula yapılabilir ve değişik nesnelere örneklenebilir, örneklerin sırası değiştirilebilir, örnek sayısı arttırılabilir. Ancak tüm sunuların olumlu olumsuz örnekleri ve ilişkili ilişkisiz nitelikleri içermesi gerekir.
Kavramın bu şekilde sunulmasıyla sonuçta birbirinden farklı olan öğrencilerin performanslarının farklı olmayacağı ileri sürülmektedir.Başlangıçta kavramın öğrenilmesini değerlendirmek için hazırlanan test aşamasına kadar farklı öğrencilere farklı sayıda uygulamaların yapılması gerekebilir.
Yani öğrencilerden bazıları için sunu çok sayıda tekrarlanabilir ve düzeltmelere yer verilebilir.
Ancak,öğrenciye kavram bir kez öğretildiğinde onu kolayca yeni örneklerine ve örnek olmayanlarına genelleyebilir. Dolayısıyla, genellemeleri öğrencinin kendi yeteneği belirlemekten çok sunun (yaşantının) nitelikleri belirler.
Engelmann’ ın dinamik sunusu nasıl ve hangi durumlarda kullanılır? Özellikle temel ayırımların kazandırılmak istendiği durumlarda bu tekniğe yer verilebilir. Örneğin; ve ve ev’i ayırmada güçlüğü olan çocuğu düşünelim ve ile ev arasındaki ayırımı kazandırmak için saydam (transperant) dan yararlanabiliriz. Saydama “ev” in değişik pozisyonları aşağıdaki şekilde olduğu gibi çizilir.
Ev v va ev ve
Ev ev değil ev değil ev ev değil
Çizilen bu örnekler ‘ev’ ve ‘ev değil’ şeklinde etiketlenerek sunulur.’ev’ ‘ev olmama’ durumlarına öğrencinin kararlı bir şekilde tepkide bulunmasından sonra ‘ev’e geçilir. (Dikkat edileceği gibi karışık olmayan sunuya yer verilmektedir.) “Ev” ve ‘ve’ ayırımının daha önceden kazandırılmadığı durumlarda ayırımı kazandırmak daha kolaydır. Ancak ayırımın karıştırıldığı tahminde bulunarak şans eseri ayırımın yapıldığı yani uygun olmayan sunu sonucunda ayırımın kazandırıldığı durumlarda ise, “ve” ve “ev” arasındaki ayırımı kazandırma daha fazla uygulamayı ve zamanı gerektirmektedir.Kavramın yukarıda belirtildiği gibi uygun bir şekilde sunulması öğrenmeyi kolaylaştırır ve öğrenme güçlüğünü önler.
Kavramın bu şekilde sunulması,onun kazandırılmasına sağlamada çok etkilidir. Öğrencinin daha önce yaşantısının olmadığı bir kavram etkin bir şekilde kazandırılır. “Ev” örneğinde olduğu gibi,belirli nitelikleri karşılayan “ev” e ancak ‘ev’ tepkisinin verilebileceği kazandırılabilmektedir.Belirlenen nitelikleri karşılamayan pozisyon değişikliklerine ise farklı etiketlenmektedir (ev değil gibi). “ve” ve “ev” ayırımı bir kez kazandırıldığında yani “ve”, “ev” i kontrol eden etmenlerin yeni örneklerde de öğrenildiği açıkça ortaya konulduktan sonra ,öğrenci “ve”, “ev” i yazabilir.Dinamik sunu tekniği ile “bir sonraki kelime” “bir sonraki satır”, “son ses”, “yazının başlığı” gibi kavramlar da kazandırılabilir.
Bu teknikle hava ısındığında genişler gibi daha karmaşık kurallardan oluşan ayırımları gerektiren kavramlarda kazandırılabilir. Bunun için bir topun sığabileceği kadar ara bırakarak ellerimizi uzatırız. Kural bir kez daha hatırlatılarak “hava ısındığında genişler” denilir. Ellerime bakarak dikkatle dinleyiniz. Kısa bir an ellere bakılması için beklenir. Ellerin arasında top büyüklüğünde hava kütlesi vardır (Eller arasındaki mesafe açılarak). Bu kadar büyüdü,hava ısındı mı? Ellerin arası sabit tutularak, hava ısındı mı ? Daha sonra eller arasındaki mesafe daraltılarak ısındı mı? Gibi örneklerle daha karmaşık olan soyut kavramlarda kazandırılabilir.
Ayırımı gerektiren birçok kavram dinamik sunu tekniğiyle öğretilebilir. Ayrıca,bireysel farklılıklara bakılmaksızın tüm öğrencilerin kavramları öğrenmeleri olanaklıdır. İki kavram birbiriyle sistematik bir şekilde ilişkili olduğunda ve biri öğretildiğinde ikincisinin öğretilebileceği durumlarda Engelmann (1977) AB set süreci adını verdiği tekniğe yer verilebilir.
AB set sürecini okuma ve bayağı kesirlerin bilinmesine rağmen ondalıkların bilinmediği bir durumla açıklayalım.A B set sürecinden birbiriyle sistematik olarak ilişkili olan iki kavramdan biri öğrenildiği ve öğrenilen kavramdan yaralanarak diğerini kazandırmak için yer verilir.Bayağı kesirlerin öğrenilmiş olmasından yararlanılarak ondalık sayıları kazandırmak için; A ve B dizileri oluşturulur.A dizisinde böleni on olan bayağı kesirli sayılar yer alır. B dizisinde ise A dizisinde yer alan sayılar sıraları farklı olarak ondalıklı sayı olarak yazılır. Aşağıdaki şekil 9 da A ve B dizileri gösterilmiştir.(Engelmann,1977)
Şekildeki örneklerden A dizisini bayağı kesirler B dizisini de ondalıklı sayıların oluşturduğu gösterilir yani A dizisindeki örneklerin tümünün bayağı kesir olduğu bu bakımdan hepsinin aynı olduğu diğer yandan da B dizisindeki sayıların ondalıklı sayılar olduğu hepsinin aynı olduğu gösterilir.
Önce A dizisindeki sayılar yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla düzenli bir şekilde sunulur.B dizisine geçilince “ondalıklı sayı kavramı” açıklanır.
Sonrada sekiz bölü onu yazmanın bir diğer yolunun da sıfırdan(tam sayıdan)sonra nokta koyup sekizi yazmak olduğu gösterilir.Bu işlem örneklerin tümünü tamamlayıncaya değin sürdürülür.Dizinin herhangi bir yerinde güçlükle karşılaşıldığında düzeltme yapılarak doğrusu söylenir ve 3-4 yeni örnekle desteklenir. Bayağı kesirlerden yararlanılarak “ondalıklı sayı” kavramı kazandırılırken;bayağı kesirlerle ondalıklı sayılar arasındaki temel ayırımlarda öğretilmektedir. Şeklin ilk yarısındaki B dizisindeki örneklerle açıklamalar yapılır. Şeklin ikinci yarısında yer alan A ve B dizilerindeki bayağı kesirler ve ondalıklı sayılar gösterilir.Buraya kadar başarılı olan öğrenciye başarısını değerlendirmek amacıyla AB dizisinde oluşturulan eşit olasılıkla seçilmiş yeni örnekler gösterilir.
Dinamik sunu tekniği kavramın olumlu örneklerini olumsuz örneklere değiştirmenin olası olduğu durumlarda etkili bir şekilde uygulanır.
AB dizi süreci ise olumlu örneğin olumsuz örneğe çevirmenin olanaksız olduğu durumlarda etkili şekilde kullanılabilir. Örneğin; “daha hızlı” kavramının kazandırılması;bir nesneyi aynı hızda tutarken diğerini göreceli olarak daha hızlı gittiği gösterilebilir. Burada bir bakıma olumlu örnek olumsuz örneğe değiştirildiğinden, dinamik sunu tekniği uygun olur.
Buna karşılık,armut ağacı yaprağı ile elma ağacı yaprağı arasındaki ayırım kazandırılmak istendiğinde;olumlu örneği (elma ağacı yaprağı)olumsuz örneğe (armut ağacı yaprağına) dönüştürmenin olanaklı olmadığı ve iki kavram sistemli bir şekilde ilişkili olduğu durumlarda AB dizi sürecine yer verme deha uygundur (Engelmann1977).
Kavram öğretiminde,dinamik sunu ve AB set tekniklerinden yararlanarak kavramın olumlu,olumsuz ve ilişkili,ilişkisiz nitelikleri kontrol edilerek bireysel ayrılıklar dikkate alınmadan tüm öğrencilere kavram öğretilebilir.
Kişisel Gelişim ve Rehberlik
- "Etkili Konuşma" Önerileri ve Diksiyon
- "Gözleyerek Öğrenme" Süreci
- "İkna Sanatı"nda Duyguları Etkileme Yaklaşımı
- "Öğrenme Kaabiliyeti"nin Şifreleri
- "Zihin Engelinin Nedenleri" Araştırma Makalesi
- A'dan Z'ye Ailenin Eğitimi
- Aile İçi Eğitim ve Problem Çözme Yöntemleri
- Anne Babalara Tavsiyeler...
- Artikülasyon Bozukluğu Yaşayan Çocukların Eğitimi Nasıl Olmalıdır?
- Aşırı Müdahaleciliğin Zararları
- BAŞARIYA GÖTÜREN DAVRANIŞLAR NELERDİR?
- Başarıyı Arttıran Aile Tutumları
- Beden Dili'ni Kullanarak Olumlu İzlenim Sağlama
- Bir Anne Baba Çocuğundan Ne Bekler?
- Bir Konuyu Nasıl Tamamen Kavrayabilirsiniz?
- Çatışma Anında Sergilenen Taktikler
- Çocuk Yetiştirmede Hayati Değere Sahip Hususlar
- Çocuklara Sorumluluk Duygusunu Kaybettiren Tavırlar
- Çocuklarda "Okul Fobisi" ve Çözüm Önerileri
- Çocuklarda Kardeş Kıskançlığı
- Çocuklarda Okuma Bozukluğu ve Psikolojik Tedavisi
- Çok Özel LYS'ye Hazırlanma Taktikleri
- Ders Çalışmak Hakkında Bulunmaz Tavsiyeler
- Derste Dikkat Dağılmasının ve Kopmaların Çözümü Nedir?
- Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Nedir? Çözüm Yolları Nelerdir?
- Dikkat Eksikliği ve Hiperaktif Olan Çocuklara Karşı Etkili Davranış Taktikleri
- Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü
- Ergenlik Çağı ve Ergenlik Döneminde Yaşanan Sorunlar
- Ergenlik Dönemi Psikolojisi
- Ergenlik Döneminde Aile ile Yaşanan Sorunlar